15 TEMMUZ DARBE KALKIŞMASINA 'OSCARLIK BİR SENARYO, İKTİDAR HIRSLI BİR DİKTATÖR' DEMEK SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME SUÇUNU OLUŞTURUR
TC
YARGITAY
16. CEZA DAİRESİ
2019/7942 E.
2019/6795 K.
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.07.2019 tarih ve 2019/76821 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine dair Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/115 esas, 2018/305 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1-Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesince atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığa isnat edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tâbi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikâyet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 15/11/2017 tarihli “Olur”u ile de sanığın ... isimli internet sitesinde 16/07/2016 tarihinde paylaştığı ''Oscarlık bir senaryo iktidar hırslı bir diktatör: IQ'su düşük bir toplum, hiç uğruna ölen ..., uyumaya devam, şimdi şov zamanı" şeklindeki sözlerin Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanununun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği, benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 09/07/2018 tarihli ve 2018/1460 esas, 2018/2321 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere sanığın sayın Cumhurbaşkanına yönelik, bahse konu sözleri sarf ederek üzerine atılı bulunan suçu işlediği anlaşılmakla, mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de; söz konusu kararın gerekçe kısmında, sanığın eyleminin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğuna ilişkin kanaate varılmasını müteakip, gerekçe kısmının devamında ve hüküm fıkrasında atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle sanığın beraatine hükmedilerek kararda çelişki yaratılmasında, isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/115 esas, 2018/305 sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17/07/2019 günlü ve...-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY:
Eşme İlçe Emniyet Müdürlüğünce ...... terör örgütünün başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimini öven, terör faaliyetlerini destekleyen, Cumhurbaşkanına ve Devlet büyüklerine hakaret içerir suç unsuru bulunan aralarında sanığın da bulunduğu 7 kişinin URL adreslerinde yapılan herkese açık paylaşımlar kapsamında; sanığın "Oscarlık bi seneryo, iktidar hırslı bir diktatör...IQ sü düşük bi toplum...Hiç uğruna ölen ......Uyumaya devam...Şimdi show zamanı..."Allah Türk'ü korusun!!!" şeklinde 8 beğeni alan bir yazıyı ayrıca Seher Kahya'nın "ne kadar üzücü ne kadar belediyenin ne kadar aracı varsa sokakta... Ülke olarak büyük zarar göreceğimiz kesin", TC ... Ksk'nın "Aynen burada okundu halkı sokağa çağırıyorlar.. Hoca açıklama yaptı biraz önce tv de sabaha kadar böyleymiş", ...'ın "Tayiibin selası", ...'nın "İmam sabaha kadar mesai yapacak gibi... Maalesef yarın kötü bir gün bekliyor bizi maalesef" ve ...'in üzgün olduğunu belirtir emojiyi içerir şeklinde paylaşımlarının olduğunun tespiti üzerine, Uşak Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme ve araştırmalara müteakip belirlenen adreste yer alan bilgilerden yola çıkılarak Uşak ilinde ikamet ettiği belirlenen ve 5237 sayılı TCK'nın 216, 218 ve 299. maddeleri kapsamında yazılan savcılık talimatlarına istinaden şüpheli sıfatı ile alınan ifadelerinde belirtilen ... sayfasının kendisine ait olduğunu ve telefonundan girmek sureti ile paylaşımı kendisinin yaptığını, eleştiri maksatlı paylaştığını, suçlamayı kabul etmediğini beyan eden sanıkla ilgili hazırlanan soruşturma dosyasının, 07.06.2017 tarihinde Eşme Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen yetkisizlik kararı ile gönderilmesi ve 15.11.2017 tarihinde de Bakan oluru ile Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında kovuşturma izni alınmasına müteakip, adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında; Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının 25.01.2018 tarih, 2018/1288 soruşturma 2018/315 esas ve 2018/242 numaralı, savunma, ... paylaşım çıktıları, soruşturma izin talebi, 15.11.2017 tarihli kovuşturmaya izin verildiğine dair yazı ve ekleri, nüfus ve adli sicil kayıtlarının delil olarak gösterildiği, 16.07.2016 tarihinin ise suç tarihi olduğu belirtilen iddianamesi ile; 16 Temmuz 2016 tarihinde "Oscarlık bir senaryo, iktidar hırslı bir diktatör: IQ'su düşük bir toplum... Hiç uğruna ölen ...... Uyumaya devam... Şimdi şov zamanı..." şeklinde paylaşımda bulunduğu, belirtilen tarihte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kastederek sosyal medya aracı olan ... hesabı üzerinden yaptığı paylaşımın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile koruma altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile eleştiri sınırlarını aştığı, şeref ve itibarı ihlal edici nitelikte beyanlar içerdiği, bu ifadelerin düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu iddia edilerek 5237 sayılı TCK'nın 299/1-2, 53 maddelerinden cezalandırılmasının istenildiği anlaşılmıştır.
İddianamede mağdur veya müşteki olarak belirtilmediği görülmekle birlikte, tensiben verilen ara karar uyarınca iddianame ve duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğ edildiği Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin, 19.03.2018 tarihli yazısı ile şikayetçi olunmadığı ve davaya katılma talebinde bulunulmadığının mahkemesine bildirildiği görülmüştür.
Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/115 esasına kayden yapılan kovuşturmada mesajı darbe girişimin vahameti ve üzüntüsü ile korku nedeni ile paylaştığını, hakaret kastının olmadığını, kimseye hitaben yazmadığını, darbe girişimini eleştirdiğini, beraatini istediğini beyan ettiği anlaşılan sanık hakkında; 06.12.2018 tarihinde yapılan duruşmada sanığın yokluğunda, müdafii yerine yetki belgesi ile duruşmaya giren yetkili avukat huzurunda özetle "Yargılama sürecine yansıyan sanığın beyanı, belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde diktatör kelimesinin anlamı itibariyle aşağılama unsuru içermediği, devlet yönetimi bakımından eleştirel mahiyette olduğu, sanığın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığı görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 2017/3092 E. 2017/3097 K. 08.12.2017 tarihli kararı da göz önünde bulundurularak, sanığın CMK 223/2-a maddesi gereğince beraatine" şeklinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
2018/115 esas, 2018/305 karar sayılı gerekçeli kararda "Yargılama sürecine yansıyan sanığın beyanı, belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde diktatör kelimesinin anlamı itibariyle aşağılama unsuru içermediği, devlet yönetimi bakımından eleştirel mahiyette olduğu, sanığın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığı görüldüğünden sanık hakkında beraat kararı vermek gerekmiş" olduğu gerekçesi ile CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Gerekçeli karar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine tebliğ edilmemiştir.
İstinaf edilmeyen karar 05.02.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
25.04.2019 tarihinde kararı veren hakimce yapılan yargılama sonucu hazırlanan gerekçeli kararda gerekçe ile hüküm sonucunun birbiriyle çeliştiği anlaşıldığından kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda incelenmek üzere dosyanın Uşak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.
09.05.2019 tarihinde Uşak Cumhuriyet savcısınca, gerekçede çelişki yapıldığı belirtilmek sureti ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne kanun yararına kesinleşen kararın bozulması talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dairemizin 2018/1460 esas ve 2018/72321 karar sayılı diktatör kelimesinin geçtiği bir olay ile ilgili bozma ilamının da sunularak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından 17.07.2019 tarihinde kararın kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
16 Temmuz 2016 tarihinde "Oscarlık bir senaryo, iktidar hırslı bir diktatör: IQ'su düşük bir toplum... Hiç uğruna ölen ...... Uyumaya devam... Şimdi şov zamanı..." şeklindeki paylaşımların Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t, 2009/7-69,176 sy).
Diğer taraftan T.C. Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı Devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır (......, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10).
Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır (..., Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198).
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur (Erem. age).
Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanılmamalı, ifade veya yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır.
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok uluslararası belgeye, Anayasa ve kanunlara konu olmuştur. Bu cümleden olarak, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1. maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde birbirlerine benzer şekilde; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir." biçiminde teminat altına alınmıştır.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir (......, Türkiye'nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı sy 462).
Ancak mutlak haklardan olmayan ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı, kısıtlı da olsa belli şartlarda sınırlandırılabileceği de aynı metinlerde yer bulmuştur. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2 maddesine göre; görev ve sorumluluklar da yükleyen bu hakkın kullanılması, kanunla öngörülen ve demokratik bir toplumda başkalarının şöhret ve haklarının korunması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir. Anayasanın 26/2. maddesine göre de: "Bu hürriyetlerin kullanılması... başkalarının şöhret veya haklarının... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir."
İfade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda hakkın özünü zedelemeyecek ölçüde yapılması gerekmektedir.
İftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçları TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için "Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez" (..., hakaret ve sövme suçlan sy 80 vd).
Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ve hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlardır. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderleriyle özdeşleştirdiği, liderlerine yapılan ve kamuya yansıyan hakaretleri kendilerine yapılmış gibi algılayarak aşırı reaksiyon gösterdikleri, bu hakaretlerin toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, hakaret ve sövme fiillerinin, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralamalara sebebiyet verdiği gözetildiğinde, bu fiillerin orantılı bir yaptırıma bağlanmasının toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunması bakımından da demokratik toplumda zorlayıcı bir ihtiyacın karşılanması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 15 Temmuz darbe kalkışmasının akabinde saat 10:17'de, ... URL adresinde, "Oscarlık bir senaryo iktidar hırslı bir diktatör: IQ'su düşük bir toplum, hiç uğruna ölen ..., uyumaya devam, şimdi şov zamanı" şeklindeki paylaşımdan ibaret eylemin, deliller içerisinde gösterilen 09.08.2016 ve 27.07.2016 tarihli yazı eklerinde yer alan aynı URL adresine ait olduğu belirtilen saat 02:43'teki yorumları da dikkate alınıp bütün halinde ve bağlamında değerlendirildiğinde, 5237 sayılı TCK'nın 215. maddesinde yer alan suçu övme suçunu oluşturacağı gözetilmeden dosya kapsamı ile de uyuşmayan, çelişkili ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır.
V-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan
ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.12.2018 tarih ve 2018/115 esas, 2018/305 karar sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309/4-c maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe tesir etmemek üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.