3.KİŞİNİN İİK’NUN 96 VD MADDELERİNCE İSTİHKAK İDDİASINA İLİŞKİN KARAR

3.KİŞİNİN İİK’NUN 96 VD MADDELERİNCE İSTİHKAK İDDİASINA İLİŞKİN KARAR

T.C.

Yargıtay

8. Hukuk Dairesi         

2015/9103 E. 

2015/18226 K.

    MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 27/11/2014
    NUMARASI : 2012/1070-2014/982

    .. Yapı Endüstrisi ve Ticaret A.Ş. ile .. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve müşterekleri aralarındaki istihkak davasının reddine dair İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nden verilen 27.11.2014 gün ve 1070/982 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.10.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat Y.. Z.. A.. ve karşı taraftan .. Tek. Müh. İnş. Tic. Ltd,. Şti. vekili Avukat İ.. B.. geldiler. Baka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı 3. kişi vekili, müvekkili şirketin şantiyesinde yapılan hacizde vekiledeni şirkete ait malların haczedildiğini, mahcuzların, vekiledeni şirket taahhüdünde yürütülen İstanbul Zincirlikuyu’daki .. projesine ait inşai faaliyete özel olarak sipariş verilip imal edildiğini, takip borçlusu .. İnşaat…Şti’nin haczin yapıldığı tarihte sözkonusu projeye ait şantiyede herhangi bir görevinin bulunmadığını iddia ederek istihkak iddialarının kabulüne, mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, haciz yapılan işyerinin çok büyük bir şantiye olup borçluya ait malların ve depolarının yer altında olduğunun tespit edildiğini, yer altındaki alanda başkaca bir çok alt müteahhit firmaların isimlerinin yazılı olduğunu, bu depolardan bazılarının borçlu şirkete ait olduğunun ve depolar üzerinde borçlu şirket isminin yazılı olduğunun tespit edilerek tutanağa geçirildiğini, evrak araştırması neticesinde borçlu şirkete ait birçok belge ve fatura örneklerinin bulunduğunu, borçlu şirket ile davacı şirketin muvazaalı işlemler içerisinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, haczedilen mahcuzların davacı 3. kişi şirket ile borçlu şirket arasındaki faturalarda yer almadığı, mahcuzların borçlu .. İnşaat .. Şti. depolarında iken haczedilmesinin ve her iki şirketin de aynı yerde iş yapıyor olmasının, şirketler arasında organik bağ olduğunun kanıtı olduğu, davacı yanca bunun aksini ispatlar nitelikte belge sunulmadığı gibi sunulan belgelerin de muvazaayı ortadan kaldırmaya ve davayı kanıtlamaya yeterli ve kesin nitelikte olmadığı, dolayısıyla İİK 97/a maddesinde bildirilen yasal karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile davacı aleyhine haczedilen mahcuzların kıymeti üzerinden %20 oranında tazminata karar verilmiştir.
    Kararı, davacı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
    Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 vd maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasıdır.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de, alınan bilirkişi raporu, toplanan deliller, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Mahkemece, davacı 3. kişi şirket ile davalı Borçlu şirket arasında akdedilen 12.07.2010 tarihli sözleşme ile sonradan yapıldığı ileri sürülen adi nitelikli tüm tadil sözleşmeleri, mali kayıtlar, ticari defterler ve faturalar ile işin geldiği aşama nedeniyle 21 nolu hak ediş gözönünde bulundurularak, dosyanın öncelikle, iki inşaat ve bir makine mühendisi’nden oluşacak bilirkişi heyetine tevdii ile yapılan işin geldiği aşama, hak ediş raporları ve ödenen hak ediş bedeli göz önünde bulundurularak saptanmalı, bu belirlemeden sonra ise seçilecek iki mali müşavir ve bir eser (inşaat) sözleşmesinden anlayan uzman bilirkişilerden oluşacak bilirkişi kurulundan rapor alınması yoluyla, haciz tarihi itibariyle yapılan iş ve ödeme miktarları da göz önünde bulundurularak mahcuzların mülkiyetinin davacı 3. kişiye geçip geçmediğinin belirlenmesi, bu araştırmalar sonucu elde edilecek bilgi ve belgelerin dosyada bulunan diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.