506 SAYILI KANUN UYARINCA VERİLEN İDARİ PARA CEZASINA İLİŞKİN GÖREVLİ MAHKEME İDARE MAHKEMESİDİR
T.C.
Danıştay
15. Daire
2011/131 E.
2011/2658 K.
11.10.2011 T.
Uyuşmazlıkta adli ve idari yargı mercilerinin davanın görev yönünden reddine karar vermesi, 506 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikten kaynaklandığından, olumsuz görev uyuşmazlığından bahsedilmeyeceğinden, davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kararda hukuki isabet bulunmadığı hakkında.
İstemin Özeti : Davacıya 506 Sayılı Kanun uyarınca idarî para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, İstanbul 6. İdare Mahkemesince; davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Şeyma Sancar Dere
Düşüncesi : Dava konusu olayda hem adli ve hem de İdarî yargı merciinin görev ret kararı vermesi nedeninin, 506 sayılı Kanun da yapılan değişiklikten kaynaklanmakta olduğu, bu durumda mahkemeler arasında görev konusunda çıkan bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, dolayısıyla davanın esasına geçilerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : İbrahim Özdemir
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya 506 Sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 6. İdare Mahkemesince; davacı tarafından, idari para cezasının kaldırılması istemiyle ilk olarak İstanbul 1. İdare Mahkemesinde dava açıldığı, bu dava sonucu verilen karar üzerine davalı idarenin Bölge İdare Mahkemesine itiraz başvurusunda bulunduğu, Bölge İdare Mahkemesinin 12.10.2006 tarih ve E:2006/131, K:2006/4421 sayılı kararıyla esasa ilişkin kararın bozularak davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine, davacı tarafından Pendik 2. Sulh Ceza Mahkemesinde açılan davanın da görev yönünden reddi üzerine, dava konusu işlemin iptali istemiyle yeniden idare mahkemesinde dava açıldığı, davacı tarafından adli yargı merciinde verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine kararı veren mahkemeye başvurularak dava dosyasının görevli yargı yerinin belirlenmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerekirken, aynı istemin tekrar İdari Yargıda dava konusu edildiği, bu durumda uyuşmazlığın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi yönünde karar vermiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun “Olumsuz Görev Uyuşmazlığı” başlıklı 14. maddesinde; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerektiği, bu uyuşmazlığın giderilmesi isteminin ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebileceği, 5791 sayılı Yasanın 6. maddesiyle değişik “Yargı Merciince Yapılacak İşlemler” başlıklı 15. maddesinde; olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyalarının, görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği ve görevli yargı merciinin belirlenmesinin isteneceği düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının dava konusu işleme karşı ilk olarak İstanbul 6. idare Mahkemesinde açtığı davada, işlemin iptal edilmesi üzerine, davalı idarece İstanbul Bölge İdare Mahkemesine itiraz edildiği, İstanbul Bölge İdare Mahkemesince 12.10.2006 tarihinde, “506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 4. fıkrasında, bu kanun uyarınca verilen idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri hükmüne yer verilmiş iken, söz konusu kanun hükmünün, 15.02.2006 tarih ve 26081 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 5454 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilerek, idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilecekleri” düzenlemesinin getirilmesinden dolayı, idare mahkemesi kararının kaldırılarak davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bunun üzerine davacının Pendik 2. Sulh Ceza Mahkemesinde dava açtığı, bu davanın da, 24.04.2007 tarihinde Sulh Ceza Mahkemesince “Sulh Ceza Mahkemelerini yetkili kılan 506 sayılı Kanunun 06.02.2006 tarihli 140. madde değişikliğinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 2006/75 Esas ve 2006/99 Karar sayılı kararı ile 04.10.2006 tarihinde iptal edildiği, iptal kararının 06.04.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği” gerekçesiyle yine görev yönünden reddedilmesinden dolayı davacının yeniden idare mahkemesinde açtığı davanın, İstanbul 6. İdare Mahkemesince; olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılması gerektiği, doğrudan idare mahkemesinde dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu konuda mahkemeler arasında çıkan uyuşmazlığın giderilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmektedir.
Dava konusu olayda ise; her iki yargı merciinin davanın görev yönünden reddine karar vermesi, hem Bölge İdare Mahkemesi hem de Sulh Ceza Mahkemesinin karar gerekçelerinde açıkça belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanun da yapılan değişiklikten kaynaklanmaktadır.
Bu durumda mahkemeler arasında belirli ve aynı kanun hükmüne dayalı görev konusunda çıkan bir uyuşmazlıktan bahsedilemeyeceğinden, işin esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve E:2007/1663, K:2007/2117 sayılı kararının BOZULMASINA, dava dosyasının, esastan inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 11.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.