ADLİ ARAMA VE ÖNLEME ARAMASI ARASINDAKİ FARKLAR

ADLİ ARAMA VE ÖNLEME ARAMASI ARASINDAKİ FARKLAR
T.C.
YARGITAY
20. Ceza Dairesi
 
Esas No : 2017/1123
Karar No : 2019/4370
Tebliğname No : 10 - 2014/208550
 
TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN 
YARGITAY KARARI
 
İNCELENEN KARARLA 
İLGİLİ BİLGİLER                                                                                                                 
Mahkeme                  : KONYA 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi-Numarası    : 03.04.2014 - 2014/68 esas ve 2014/155 karar
Sanık                    : Emine S.
Suç                      : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Suç Tarihi                : 28.10.2013
Hüküm                    : Mahkûmiyet
Temyiz Eden      : Sanık müdafii     
Tebliğnamedeki Düşünce    : Onama
 
 
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-)28.10.2013 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, Konya 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/923 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından sanık üzerinde yapılan aramada; sanığın giymiş olduğu şalvar şeklindeki pantolonun iç kısmında el cüzdanı içerisinden her biri tahmini daralı 0,2 - 0,4 gram ağırlığında 7 paket eroin olduğu değerlendirilen kahverengi renkli toz madde, belinde takılı bulunan siyah renkli bel çantası kontrol edildiğinde, çantanın fermuarlı gözünde satışa hazır vaziyette kitap sayfalarına paketlenmiş her biri tahmini daralı 0,2 - 0,4 gram ağırlığında 3 paket eroin olduğu değerlendirilen kahverengi renkli toz madde, aynı çanta içerisinden 1 paket kitap kâğıdına sarılı vaziyette tahmini daralı 2-3 gram ağırlığında esrar olduğu değerlendirilen yeşil renkli bitki kırıntılarının ele geçirildiği somut olayda;
CMK'nın 161. maddesinin 2. fıkrası ve PVSK'nın Ek 6. maddeleri uyarınca edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için gerekli acele tedbirleri aldıktan sonra durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirmesi ve Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda gerekli soruşturma işlemlerini yapması gereklidir.
2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesine göre "önleme araması", suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir.
CMK'nın 116 ve 119. maddelerine göre "adli arama" ise, şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 28.02.2017 tarih, 2016/20-800 esas ve 2017/120 sayılı kararında; "Kollukça alınan bilgiler ile yapılan araştırma sonucu sanığın kimliğine ve uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair elde edilen bilgilerin uyumlu olması halinde ayrıca şuç şüphesi oluşturan bilgilerin elde edildiği aşamada suç üstü halinin olmaması, bu durumda kolluk görevlilerinin edindikleri bilgileri, 5271 sayılı CMK'nın 2/e, 158, 160, 161 ve 164. maddeleri uyarınca derhal Cumhuriyet savcısına bildirip bu konuda adli arama kararı talep etmeleri ve Cumhuriyet savcısından alacakları talimat doğrultusunda işlem yapmaları grektiğinden, adli arama kararı alınmadan yapılacak arama işleminin ve bu arama sonucunda ele geçirilecek uyuşturucu maddenin hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olacağı, suçun maddi konusu ve delili olan uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi durumunda ise hükme esas alınamayacağı ve buna bağlı olarak suçun unsurunun oluşmayacağı gözetildiğinde, yerel mahkemece sanığın üzerinin aranması için CMK'nın 116 ve devamı maddelerine uygun olarak alınmış bir "adli arama kararı" olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir." Şeklinde açıklama yaparak suç şüphesi oluşturan bilgilerin elde edildiği aşamada suç üstü halinin mevcut olmayacağının hükme bağlandığının anlaşılması karşısında; Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağından;
Somut olayla ilgili adli arama kararı ya da yazılı adli arama emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
3-)Hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 09.09.2019 tarihinde Başkan İlmettin Köklü ve Üye Hulusi Pur'un karşı oyu ve  oyçokluğuyla karar verildi.