AİLE HEKİMİ, SORUN YAŞADIĞI HASTANIN KAYDINI BAŞKA YERE ALDIRABİLİR Mİ?
Olayda; Aile Sağlı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan Dr. ...'ın sisteminde kayıtlı olan davacının, 28/01/2015 tarihinde muayene olmak için aile sağlığı merkezine gittiği, aile hekiminin süt izni kullanması nedeniyle yerinde olmadığı, o esnada aile sağlığı merkezinde bulunan Dr. ...'e muayene olmak istediği, doktorun bu isteği geri çevirmesi üzerine aile sağlığı merkezinden ayrıldığı, tekrardan aile sağlığı merkezine dönerek aile hekiminin kapısında yazılı olanları fotoğraflarken kendisine müdahale edildiği, akabinde Dr. ... ile tartıştığı ve orada bulunan başka bir hasta ile arasında arbede yaşandığı; doktor tarafından beyaz kod başvurusu yapıldığı ve aynı gün polis merkezinde verdiği ifadesinde de davacıdan şikayetçi olduğu, davacının kayıtlı olduğu aile hekiminin olaylardan haberdar olması üzerine, davacının aile hekimliği kaydının hem kendisinden hem de aile sağlığı merkezinden silinmesini istediği, davacının mevcut kaydının silinerek başka bir aile sağlığı merkezinde görevli aile hekimine kaydının aktarılması üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi davayı reddetmiştir.
Danıştay bu kararı onamıştır. Gerekçede şu hususa yer verilmiştir:
Kişilerin herhangi bir hastalık halinde kolayca ulaşabildikleri ve ilk teşhis ve tedavilerinin yapıldığı aile sağlığı merkezlerinde görevli olan kayıtlı oldukları aile hekimleriyle aralarında yoğun ve yakın bir temasın bulunduğu, bu temasın karşılıklı güven ilişkisine dayandığı ve her iki tarafın da sağlık hizmetinin en verimli şekilde sunulması adına bu güven ilişkisini zedeleyecek tutum ve davranışlarından kaçınması gerektiği tartışmasızdır.
Gerek koruyucu gerekse birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumu esnasında; aile hekimlerince, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapılmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak hizmetin sunulması gerektiği açık olup, hizmetten yararlananların da aile hekimlerinin görevlerini en iyi şekilde yapmasını sağlayacak şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.
Bu durumda, kayıtlı olduğu aile sağlığı merkezinde çalışan personelle bazı sorunlar yaşayan ve bu kişiler hakkında birçok şikayet başvurusu yapan davacının, aile sağlığı merkezinde yaşanan olayların şikayete konu olması ve akabinde yargıya taşınması ve kaydının silinmesinin istenilmesi ile kayıtlı olduğu aile hekimiyle de güven ilişkisinin sarsıldığı dikkate alındığında; tekrar aynı sorunların yaşanmasının önlenmesi ve sağlık hizmetinin en iyi şekilde sunulabilmesi adına mevcut aile hekimindeki kaydının silinerek, sağlık hizmetinden yararlanmasının da zorlaştırılmayacak şekilde aynı ilçe sınırlarında bulunan başka bir aile sağlığı merkezinde görev yapan aile hekimine kaydının yapılmasına ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmetin gerekleri yönünden hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
2016/4577 E.
2020/1061 K.
20.02.2020 T.
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; ... ili, ... ilçesi ... Nolu Aile Sağlı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan Dr. ...'ın sisteminde kayıtlı olan davacı tarafından; kayıtlı olduğu aile hekiminin değiştirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; ilgili mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; sağlık hizmeti sunumu sırasında aile hekimine veya aile sağlığı elemanına şiddet uygulayan kişinin mevcut aile hekiminden kaydının silinebileceği ve bunun için ilgili kişiden herhangi bir talep alınmasının gerekmeyeceği, bu işlemin idarece resen tesis edilen bir işlem olduğu sonucuna varıldığı; olayda, davacının kendi aile hekimiyle olmasa da orada görevli diğer bir hekimle tartışma yaşadığı, hekimin hakaret ve tehdide uğradığından bahisle davacıdan şikayetçi olduğu, davacı hakkında kamu görevlisine karşı tehdit ve hakaretten iddianame düzenlendiği, adli yargıda açılan davanın devam ettiği; bu durumda, aile hekimliği uygulamasının süreklilik arz eden bir uygulama olup, bu sebepten ötürü hasta ve doktor arasındaki güven ilişkisinin de ayrı bir önemi olduğu hususu da göz önünde bulundurularak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından; hakkında yapılan yargılama neticesinde, ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla, Dr. ...'e şiddet uyguladığı iddiasından beraatine karar verildiği, şiddet iddiasının gerçeğe aykırı olduğunun mahkeme kararıyla sabit olduğu; tanıkların polis merkezinde verdikleri ifadelerde, Dr. ...'in şiddet iddiasının doğrulanmadığı; davalı idarece, doktorun şikayetinden 6 gün sonra, söz konusu şiddet iddiası tanıklarca doğrulanmadan, adli ve idari makamlarca belgelendirilmeden, bu iddiayla ilgili olarak hakkında iddianame düzenlenmeden ve mahkumiyet kararı verilmeden aile hekiminin değiştirildiği; kayıtlı olduğu aile hekimi hakkındaki şikayet başvurularının hak arama niteliğinde olduğu, bu durumun hasta-hekim ilişkisini zedeleyecek bir yönünün bulunmadığı; aile hekimine karşı şiddet uygulamadığı halde, kaydının gerek kendi aile hekiminden gerekse Aile Sağlığı Merkezinden silinmesinin istenilmesinin olmayan hak ve yetkinin kullanımı niteliğinde olduğu; doktorlara, sadece şiddete maruz kalmaları halinde ve acil durumlar hariç olmak üzere hizmetten çekilme hakkı verildiği; kişilere aile hekimini seçme hakkı tanınmasına karşın hekimlere hasta seçme hakkı verilmediği; Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi'ne göre, tabiplerin hastaya bakmayı resmi görev dışında reddedebilecekleri, aile hekimleri resmi görevli olduklarından hastaya bakma görevini reddedemeyecekleri; idarenin haksız fiilleri nedeniyle yaşadığı acı ve üzüntü üzerine şeker hastalığının ilerlediği ve kendisine 08/07/2015 tarihinde böbrek yetmezliği teşhisi konulduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI:
Davalı idare tarafından; hekim ile hasta arasında güven ilişkisinin varlığının gerektiği; davacının, ... Nolu Aile Sağlığı Merkezinde görev yapan aile hekimleri ile diğer çalışanları defalarca şikayet ettiği, güven ilişkisi ve duygusunun zedelendiği ve bu durumun tedavide olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin açık olduğu; Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 8/2. maddesi uyarınca, aile hekimliği kaydının silinmesi için ilgiliye sorulmasına, imzalı dilekçesinin alınmasına gerek olmamasına rağmen, davacının yetkililerce arandığı, kendi isteği doğrultusunda kaydının aktarıldığı, buna ilişkin tutanak tutulduğu; hastanın kendi aile hekimi dışındaki bir aile sağlığı elemanına şiddet uygulaması halinde de aile hekiminin değiştirilebileceği; ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararının temyiz edildiği ve henüz sonuçlanmadığı; şiddet olayının, sadece Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan tehdit ve yaralama suçu ile sınırlandırılmasının mümkün olmadığı, daha geniş bir kavram olduğu; karşıdaki kişi üzerinde hakimiyet kurulması, özgürlüğüne ve iradesine zarar verici veya bunları geçici veya kalıcı olarak ortadan kaldıracak nitelikte de olabileceği; davacının başka bir Aile Sağlığı Merkezindeki aile hekiminden hizmet almasının hem kendisi hem de şikayetçi olduğu personeller açısından gerekli ve bu yönüyle davacı lehine bir uygulama olduğu; dava konusu işlemin tüm unsurları bakımından hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 1. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
... ili, ... ilçesi ... Nolu Aile Sağlı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan Dr. ...'ın sisteminde kayıtlı olan davacının, 28/01/2015 tarihinde muayene olmak için aile sağlığı merkezine gittiği, aile hekiminin süt izni kullanması nedeniyle yerinde olmadığı, o esnada aile sağlığı merkezinde bulunan Dr. ...'e muayene olmak istediği, doktorun bu isteği geri çevirmesi üzerine aile sağlığı merkezinden ayrıldığı, tekrardan aile sağlığı merkezine dönerek aile hekiminin kapısında yazılı olanları fotoğraflarken kendisine müdahale edildiği, akabinde Dr. ... ile tartıştığı ve orada bulunan başka bir hasta ile arasında arbede yaşandığı; doktor tarafından beyaz kod başvurusu yapıldığı ve aynı gün polis merkezinde verdiği ifadesinde de davacıdan şikayetçi olduğu, davacının kayıtlı olduğu aile hekiminin olaylardan haberdar olması üzerine, davacının aile hekimliği kaydının hem kendisinden hem de aile sağlığı merkezinden silinmesini istediği, davacının mevcut kaydının silinerek başka bir aile sağlığı merkezinde görevli aile hekimine kaydının aktarılması üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
I - Anayasa'nın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.";
3. fıkrasında; "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." hükmüne yer verilmiştir.
II - 09/12/2004 günlü, 25665 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte olan haliyle;
"Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; Sağlık Bakanlığının belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve mali hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemektir."
"Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde; "Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.
Aile sağlığı elemanı; aile hekimi ile birlikte hizmet veren hemşire, ebe, sağlık memuru gibi sağlık elemanıdır."
III - 25/01/2013 günlü, 28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte olan haliyle;
"Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı;
a) Birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek ve verilen sağlık hizmetinin kalitesini artırmak için görev yapan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esaslarını,
b) Çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralamasını,
c) Aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemini ve sayılarını,
ç) Aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fiziki ve teknik şartları,
d) Eğitim aile sağlığı merkezinde veya biriminde görev yapan asistan/araştırma görevlisi, eğitici ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esaslarını,
e) Eğitim aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fiziki ve teknik şartları,
f) Meslek ilkelerini, iş tanımlarını, performans ve hizmet kalite standartlarını,
g) Hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şeklini ve içeriğini,
ğ) Diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliğini,
h) Kayıtların tutulmasını,
ı) Çalışma ve denetime ilişkin sair usul ve esasları, belirlemektir.
"Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde; "Bu Yönetmelikte geçen;
a) Aile hekimi: Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belirli bir mekanda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Kurumun öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabipleri,
...
ç) Aile sağlığı merkezi: Bir veya birden fazla aile hekimi ile aile sağlığı elemanlarınca aile hekimliği hizmetinin verildiği sağlık kuruluşunu,
...
f) Birinci basamak sağlık hizmetleri: Sağlığın teşviki, koruyucu sağlık hizmetleri ile ilk kademedeki teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bir arada verildiği, bireylerin hizmete kolayca ulaşabildikleri, etkin ve yaygın sağlık hizmeti sunumunu,
...
ifade eder."
"Aile hekiminin görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 4. maddesinde; "(1)Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlıkça ve Kurumca yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.
(2) Aile hekimi, kendisine kayıtlı kişileri bir bütün olarak ele alıp kişiye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir ekip anlayışı içinde sunar.
(3) Aile hekiminin Kurumca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde görev, yetki ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir.
a) Çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki toplum sağlığı merkezi ile işbirliği yapmak.
b) Hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu toplum sağlığı merkezine bildirmek.
c) Kendisine kayıtlı kişilerin ilk değerlendirmesini yapmak için altı ay içinde ev ziyaretinde bulunmak veya kişiler ile iletişime geçmek.
ç) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek.
d) Sağlıkla ilgili olarak kayıtlı kişilere rehberlik yapmak, sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler ile ana çocuk sağlığı ve üreme sağlığı hizmetlerini vermek.
e) Periyodik sağlık muayenesi yapmak.
f) Kayıtlı kişilerin yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları (kanser, kronik hastalıklar, gebe, lohusa, yenidoğan, bebek, çocuk sağlığı, adölesan (ergen), erişkin, yaşlı sağlığı ve benzeri) yapmak.
g) Evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek.
ğ) Aile sağlığı merkezi şartlarında teşhis veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk etmek, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, teşhis, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirmek, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamak.
h) Tetkik hizmetlerinin verilmesini sağlamak ya da bu hizmetleri vermek.
ı) Verdiği hizmetlerle ilgili olarak sağlık kayıtlarını tutmak ve gerekli bildirimleri yapmak.
i) Kendisine kayıtlı kişileri yılda en az bir defa değerlendirerek sağlık kayıtlarını güncellemek.
j) Gerektiğinde hastayı gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapmak.
k) Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde gerektiğinde hastayı gözlem amaçlı yatırarak tetkik ve tedavisini yapmak.
l) İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmi tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenlemek.
m) Kurumca belirlenen konularda hizmet içi eğitimlere katılmak.
n) Kurumca ve ilgili mevzuat ile verilen diğer görevleri yapmak.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
En temel insan haklarından olan yaşam hakkının bir tezahürü olan sağlık hakkı Anayasamız ile güvence altına alınmış olup; Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamakla görevlendirilmiştir.
İnsanların hayatını, beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamak amacıyla yürütülen sağlık hizmetlerinde, sağlık hizmetini sunan sağlık çalışanları ile hizmetten yararlanan kişiler arasında, karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan yakın bir temasın varlığı açıktır.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve mali hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemek amacıyla çıkarılan Aile Hekimliği Kanunu ile aile hekimleri, kişilere yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini; yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda vermekle yükümlü kılınmıştır.
Birinci basamak sağlık hizmetleri ise; sağlığın teşviki, koruyucu sağlık hizmetleri ile ilk kademedeki teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bir arada verildiği, bireylerin hizmete kolayca ulaşabildikleri, etkin ve yaygın sağlık hizmeti sunumu olarak tanımlanmıştır.
Kişilerin herhangi bir hastalık halinde kolayca ulaşabildikleri ve ilk teşhis ve tedavilerinin yapıldığı aile sağlığı merkezlerinde görevli olan kayıtlı oldukları aile hekimleriyle aralarında yoğun ve yakın bir temasın bulunduğu, bu temasın karşılıklı güven ilişkisine dayandığı ve her iki tarafın da sağlık hizmetinin en verimli şekilde sunulması adına bu güven ilişkisini zedeleyecek tutum ve davranışlarından kaçınması gerektiği tartışmasızdır.
Gerek koruyucu gerekse birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumu esnasında; aile hekimlerince, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapılmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak hizmetin sunulması gerektiği açık olup, hizmetten yararlananların da aile hekimlerinin görevlerini en iyi şekilde yapmasını sağlayacak şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.
Dava dosyası incelendiğinde; davacı tarafından, aile sağlığı merkezi çalışanları hakkında çok sayıda şikayet başvurusunda bulunulduğu; öte yandan; 28/01/2015 tarihinde aile sağlığı merkezinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde; ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; davacının, Dr....'e yönelik kamu görevlisine hakaret ve tehdit suçlarından beraatine, orada bulunan başka bir hasta ile aralarında yaşanan olaya ilişkin ise, her iki tarafın kasten yaralama suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, kayıtlı olduğu aile sağlığı merkezinde çalışan personelle bazı sorunlar yaşayan ve bu kişiler hakkında birçok şikayet başvurusu yapan davacının, aile sağlığı merkezinde yaşanan olayların şikayete konu olması ve akabinde yargıya taşınması ve kaydının silinmesinin istenilmesi ile kayıtlı olduğu aile hekimiyle de güven ilişkisinin sarsıldığı dikkate alındığında; tekrar aynı sorunların yaşanmasının önlenmesi ve sağlık hizmetinin en iyi şekilde sunulabilmesi adına mevcut aile hekimindeki kaydının silinerek, sağlık hizmetinden yararlanmasının da zorlaştırılmayacak şekilde aynı ilçe sınırlarında bulunan başka bir aile sağlığı merkezinde görev yapan aile hekimine kaydının yapılmasına ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmetin gerekleri yönünden hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE;
2. ... İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibarıyla hukuka uygun bulunan ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın YUKARIDA BELİRTİLEN GEREKÇEYLE ONANMASINA;
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına;
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine;
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.