ALACAKLI ŞİRKETİN MAHKEME KARARI İLE FESHEDİLMİŞ OLMASI VE BU FESHİN KESİNLEŞMİŞ OLMASI DAHA ÖNCE ŞİRKETİN YETKİLİ MÜDÜRLERİNCE YETKİLERİ DAHİLİNDE VERİLMİŞ OLAN VEKALETİ SONA ERDİRMEYECEKTİR
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2014/34770 E.
2015/13592 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında, genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine geçildiği, borçlu tarafından, mahkemece 17/04/2012 tarihinde alacaklı şirketin feshine karar verildiği ve kararın 09/10/2012 tarihinde kesinleştiği, alacaklı şirket müdürlerinin şirketi temsil yetkisinin 06/05/2013 tarihinde sona erdiği, takip alacaklısı şirket müdürlerinin temsil yetkilerinin sona ermiş olması sebebiyle dosya alacaklısı şirket vekili Avukatın da vekillik görevinin de sona erdiği, 18/04/2014 tarihli haciz kararı ile 01/08/2014 tarihli haciz kararının iptal edilmesi için mahkemeye şikayet yoluna başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nun 638/2. maddesinde her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verilmesi için dava açabileceği, aynı yasanın 636. maddesinde haklı sebeplere binaen şirket ortağı ya da ortaklarınca açılacak şirketin feshine ilişkin dava sonucunda fesih kararı verilmesinin şirketin sona ermesi sebeplerinden biri olduğu, sona ermenin sonuçlarına ilişkin anonim şirketler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. 636. maddenin yollamada bulunduğu 533. maddede ise sona eren şirketin tasfiye haline gireceği, tasfiye hâlindeki şirketin, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini koruyacağı ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanacağı, bu hâlde organlarının yetkilerinin TTK’nın 540. ve devamındaki maddelerde açıklanan tasfiye amacıyla sınırlı olduğu düzenlenmiştir.
Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 43.maddesinde hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona ereceği,ve aynı maddesinin 2. fıkrasında bu hükmün, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanacağı belirtilmiştir.
Alacaklı şirketin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/442 Esas 2012/287 Karar sayılı ilamı ile feshine ve tasfiyesine karar verildiği, söz konusu kararın 09/10/2012 tarihinde kesinleştiği, …. 11/07/2014 tarihli yazısında şirketi temsile yetkili şirket müdürleri….’nın 06/05/2013 tarihi itibari ile yetkilerinin sona erdiği ve yeniden şirkete müdür atamasının yapılmadığı anlaşılmıştır.
Alacaklı şirketin temsile yetkili müdürleri tarafından şirket feshedilmeden önce verilen vekaletnameye istinaden borçlunun mallarına haciz konulmuştur. TTK’nun 636. maddesinin atfı ile 533/2. maddesinde öngörüldüğü üzere şirketin tüzel kişiliği tasfiye sonuna kadar devam edeceğinden ve vekilin temsil yetkisi de TBK’nun 43/2. maddesine göre tüzel kişilik sona ermesi halinde sona ereceğinden, alacaklı şirketin mahkeme kararı ile feshedilmiş olması ve bu feshin kesinleşmiş olması daha önce şirketin yetkili müdürlerince yetkileri dahilinde verilmiş olan vekaleti sona erdirmeyecektir.
O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.