ALACAKLININ İCRA TAKİBİNİ KÖTÜ NİYETLİ OLARAK YAPTIĞI HUSUSU, BORÇLU TARAFINDAN KANITLANMALIDIR

ALACAKLININ İCRA TAKİBİNİ KÖTÜ NİYETLİ OLARAK YAPTIĞI HUSUSU, BORÇLU TARAFINDAN KANITLANMALIDIR

T.C.

YARGITAY 

3. Hukuk Dairesi

2020/4001 E.

2020/4163 K.

16.09.2020 T.

Özet:

Somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davacının bu istemi hakkında ret kararı verilmesi gerekirken, aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. – kötü niyetli 

Ayrıca, hükmün (1) numaralı bendinde icra takip numarası 2015/4556 olmasına rağmen hükümde hatalı olarak 2010/2487 takip numarasının yazılması ve yine hükmün (2) numaralı bendinde icra takip numarası 2015/4556 olmasına rağmen hükümde hatalı olarak 2010/3476 takip numarası yazılmış ise de HMK 304 ‘‘Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya tarafların birinin talebi üzerine düzeltilebilir.’’ maddesi gereğince icra takip numarasının yanlış yazılması maddi hata olup mahallinde her zaman düzeltilebilir olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkili …’ın oğlu … ‘ın öğrenciliği nedeniyle barınma ihtiyacını karşılamak üzere … Erkek Öğrenci Yurduna yerleştirildiğini, müvekkilinin 2009-2010 öğretim yılı yurt bedeli olarak toplam 4.000,00 TL ödemek üzere … Erkek Öğrenci Yurdu ve … ile bir sözleşme imzaladığını, yapılan ödeme planı ile 400,00 TL peşin geriye kalan kısmın için 9 adet senet tanzim edilerek teslim edildiğini, peşinat olarak 400,00 TL depozito olarak 400,00 TL ve Ekim ayı senedi olarak 400,00 TL’nin ödendiğini, müvekkilinin oğlunun sağlık sorunları nedeniyle öğrenci olduğu Onsekiz Mart Üniversitesinden kaydını sildirdiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4. maddesine göre öğrencinin öğretim yılı içerisinde sağlık sebeplerinden dolayı, okulu dondurduğu ya da okulu devam ettirmeyeceği resmi belgelerle ispatlanırsa senetler iptal edileceğinin belirtildiğini, bu madde gereğince sözleşmenin feshedildiğini, ancak düzenlenen senetlerin davacıya iadesi gerekirken davalı tarafça bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini beyan edilmiştir.

Bu nedenlerle müvekkilinin davalılara Biga İcra Müdürlüğü’nün 2010/2487 ve 2010/3476 Esas sayılı icra dosyaları ve takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, Biga İcra Müdürlüğü’nün 2010/2487 ve 3476 Esas sayılı icra takiplerinin iptaline, davalılar aleyhine haksız ve kötü niyetle icra takibini yapmaları nedeniyle %40’dan az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiş, davalı vekili 18.11.2016 havale tarihli ıslah dilekçesinde, müvekkilinin davalılara Biga İcra Müdürlüğü 2015/4556 Esas ve 2010/3476 Esas sayılı icra dosyaları ve takibe konu senetlerden borçlu olmadıklarının tespiti ile Biga İcra Müdürlüğü’nün 2015/4556 Esas (eski no:2010/2487) numaralı dosyasına ödenen 8.940,00 TL’nin istirdatına, 2010/3476 Esas numaralı icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın kabulü ile davacının Biga İcra Müdürlüğü’nün 2010/2487 ve 2010/3476 Esas sayılı dosyalarından takibe konulan 01/09/2009 düzenleme, 25/10/2009, 25/11/2009, 01/09/2009, 25/12/2009, 25/01/2010,25/02/2010, 25/03/2010 vade tarihli senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Biga İcra Müdürlüğü’nün 2010/3476 sayılı takip dosyasından 8940,00 TL’nin tahsil edildiği ve davanın İstirdat davasına dönüştüğü anlaşıldığından 8.940,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takiplerin iptali konusunda karar verilmesine yer olmadığına, asıl alacak olan 3.600,00 TL’nin %40’ı olan 1400,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun İİK’nin 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.

Anılan Yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.

Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.

Hal böyle olunca, mahkemece, davacının bu istemi hakkında ret kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Ayrıca, hükmün (1) numaralı bendinde icra takip numarası 2015/4556 olmasına rağmen hükümde hatalı olarak 2010/2487 takip numarasının yazılması ve yine hükmün (2) numaralı bendinde icra takip numarası 2015/4556 olmasına rağmen hükümde hatalı olarak 2010/3476 takip numarası yazılmış ise de HMK 304 ‘‘Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya tarafların birinin talebi üzerine düzeltilebilir.’’ maddesi gereğince icra takip numarasının yanlış yazılması maddi hata olup mahallinde her zaman düzeltilebilir olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.

Sonuç:

Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan “Asıl alacak olan 3600,00 TL’nin % 40’ı olan 1400,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” söz ve rakamlarının hükümden çıkarılmasına, yerine “Koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/09/2020 gününde oybirliği ile karar verildi