ANNE TARAFINDAN OĞLUNA SATIŞ YOLU İLE YAPILAN DEVİR KARİNE OLARAK BAĞIŞTIR-AKSİ ISPAT DİĞER EŞ TARAFINDADIR

ANNE TARAFINDAN OĞLUNA SATIŞ YOLU İLE YAPILAN DEVİR KARİNE OLARAK BAĞIŞTIR-AKSİ ISPAT DİĞER EŞ TARAFINDADIR

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/2236

K. 2017/3533

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.03.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden taraflardan kimse gelmediğinden dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz ve araç yönünden fazlaya dair haklarını saklı tutarak 20.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş olup, 15.09.2015 tarihli açıklama dilekçesi ile 92.150.00 TL olarak talep miktarını arttırmıştır.

Davalı ... vekili, taşınmazın davalının annesine ait olduğu, bazı kaygılar sebebiyle davalı adına devredildiğini, aracın evlilik birliği içinde tarafların ortak rızası ile satılıp paranın davacıya verildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davaya konu tasfiyesi istenen 8 numaralı bağımsız bölümün tasfiye tarihindeki değeri olan, 135.000.00 TL 'nin artık değer olduğu 4721 Sayılı TMK 236/1 maddesi gereğince davacının artık değerin yarısı olan 67.500,00 TL artık değere katılma alacağı olduğu , davaya konu tasfiyesi istenen aracın tasfiye tarihindeki bedeli 49.300,00 TL artık değer olduğu 4721 Sayılı TMK 236/1 maddesi gereğince davacının bu artık değerin yarısı olan 24.650,00 TL artık değere katılma alacağı olduğu, sonuç olarak davacının toplam 92.150,00 TL artık değere katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı yanın fazlaya yönelik dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- ) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- ) Davalı vekilinin taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bağış, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 285 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 285. maddesine göre bağış ( hibe ), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık almaksızın, bağışlayanın malvarlığında bir artış sağlamak zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir. ( Aydoğdu, Murat/Kahveci Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel İlişkileri. İzmir 2013, s. 344, Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel hükümler, 6. B„ İstanbul 2002, s. 222 ).

Yargıtay'ın ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre, eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; satış gösterilse dahi bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmektedir. Bu karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Kabul edilen bu fiili karine, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirmektedir. Anne yada babadan gelen mala dair tasarrufun bağış değilde gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eş, başta satış bedelinin ödendiğine dair ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlamalıdır.

Somut uyuşmazlığa gelince taraflar, 30.03.2006 tarihinde evlenmiş, 13.06.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 09.07.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Tasfiyeye konu 8 numaralı mesken niteliğindeki taşınmaz tapuda davalının annesi dava dışı Rabiye adına kayıtlı iken evlilik birliği içinde 14.08.2008 tarihinde intifa hakkı anne Rabiye üzerinde tutarak çıplak mülkiyeti satış yolu ile davalı adına tescil edilmiş, 19.06.2013 tarihinde ise çıplak mülkiyet satış yolu ile dava dışı üçüncü bir şahsa tapuda devredilmiştir.

Mahkemece, taşınmaz davalının edinilmiş malı olarak kabul edilip davacı lehine alacağa hükmedilmiş ise de gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Annesinden oğlu davalıya yapılan bu devrin yukarda açıklanan ilkelerden anlaşılacağı üzere bağış olarak kabulü gerekir. Bu fiili karinenin aksini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf parası ödenerek taşınmazın davalının annesinden satın alındığını ispat edemediğine göre satış işleminin gerçek olmadığının kabulü gerekir.

Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmaz yönünden bağış suretiyle edinilmesi sebebiyle davalının kişisel malı olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği gözetilmeden davacı tarafın 67.500.00 TL alacak talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda ( 2 ) numaralı bentte gösterilen sebeplerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarda ( 1 ). bentte gösterilen sebeple reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 14.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.