ANONİM ŞİRKETLERDE ORTAKLARIN PRİM BORÇLARINDAN DOLAYI ÜST DÜZEY YÖNETİCİ VE YETKİLİ OLMADIKLARI SÜRECE SORUMLULUKLARI YOKTUR
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2016/2071 E.
2020/405 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 20.06.2011 tarihli dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından müvekkiline dava dışı Bidaş Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin üst düzey yöneticisi olduğu gerekçesiyle 2004 yılının 4 ile 11. ayları ve 2008 yılının 3 ile 10. aylarına ait prim borçlarının ödenmesi için 2009/10910 takip nolu ödeme emrinin gönderildiğini, müvekkilinin 21.03.2002 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında üç yıl için yönetim kurulu üyeliğine (başkan vekilliğine) seçildiğini, görev süresinin dolmasını müteakiben 09.05.2005 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yeniden yönetim kuruluna seçilmediğini, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesine göre sadece yönetim kurulu üyesi olmanın sorumluluk için yeterli olmadığını, müvekkilinin tahakkuk ve tediye yetkisinin olmadığını, her ne kadar 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102 (88). maddesi ile üst düzey yönetici kavramı getirilmiş ise de dava konusu ödeme emri tarihinde (prim borçlarının tahakkuk ettiği tarihte) bu hükmün yürürlükte olmadığını, müvekkilinin üst düzey yönetici olarak kabulü hâlinde ise yönetim kurulu üyeliği görevi sona erdiği tarihten sonra tahakkuk eden prim borçlarından sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca prim borçlarının da zamanaşımına uğradığını ileri sürerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 05.10.2011 tarihli cevap dilekçesinde; Bidaş Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ödenmeyen prim borçlarından dolayı yapılan takipte şirkete 24.01.2009 tarihinde ödeme emri gönderildiğini, ancak şirketin adresinden ayrılması sebebiyle tebligatın iade olduğunu, 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 88. maddesi gereğince haklı bir neden olmaksızın ödenmeyen prim borcu sebebiyle işveren şirket ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan yönetim kurulu başkan vekili olan davacıya dava konusu ödeme emrinin gönderildiğini, zamanaşımı iddiasının da yersiz olduğunu savunarak davanın reddi ile Kurum alacağının %10 zamla tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 5. İş Mahkemesinin 18.02.2013 tarihli ve 2011/421 E., 2013/56 K. sayılı kararı ile; davacıya ödeme emrinin 15.06.2011 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın 20.06.2011 tarihinde 7 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığı, 2009/10910 nolu takip dosyasından tebliğ edilen ödeme emrine konu prim borçlarının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken tarihlerde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi tüzel kişiliğe haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin ödenmeyen prim borcundan dolayı kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarını öngördüğü, 5510 sayılı Kanun’un 01.07.2008 tarihine yürürlüğe giren primlerin ödenmesini düzenleyen 88. maddesinin de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise tüzel kişiliğe haiz işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarını düzenlediği, davacının ödeme emrine konu borçtan üst düzey yönetici sıfatı ile sorumlu olduğu 2004 yılı 4, 5, 6, 7, 10 ve 11. aylara ilişkin kısmından 4, 5, 6. aylara ait prim ve gecike zammı alacakları yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacının ödeme emrine konu prim ve gecikme zammı borcundan üst düzey yönetici sıfatını taşıdığı ve zamanaşımına uğramayan 2004 yılı 7, 10 ve 11. aylara ilişkin kısmından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı hakkında yürütülen 2009/10910 takip nolu ödeme emrinin kısmen iptali ile 2004 yılı 7, 10 ve 11. aylarına ilişkin 23.270,16TL prim aslı, 39.874,28TL gecikme zammı olmak üzere toplam 63.144,44TL’lik bölümden sorumlu olduğuna ve takibin bu miktar üzerinden devamına, diğer kısımlar yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bursa 5. İş Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 12.02.2014 tarihli ve 2013/8741 E., 2014/2382 K. sayılı kararı ile;
“…Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35 ve 506 sayılı Kanunun 80’inci ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun 80’inci maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin, temsil ve ilzama yetkili üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri haklı bir sebep olmaksızın ödenmeyen prim, sosyal yardım zammı ve ferilerinden dolayı Kuruma karşı işveren ile birlikte müteselsilen sorumludurlar. 5510 sayılı Kanunun 88/2 maddesi de ufak farklar dışında, anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. ” hükmünü öngörmüştür.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar. Her iki düzenlemede de sadece ortak olmak yeterli olmayıp, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, üst düzey yönetici, ya da, kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gerekir. 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde ise; limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu düzenlenmiş, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen, ya da, tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması koşuluyla;şirket ortaklarının,sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Davacı, şirketin 2004 Nisan ile 2008 Ekim arası dönemdeki prim borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi kapsamında kendisine gönderilen ödeme emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, ödeme emrinin 2004/4.- 6. aylara ilişkin kısmının zamanaşımı nedeniyle, 2008/3.- 10. aylar arasının üst düzey yönetici olmadığı gerekçesiyle iptaline, 2004/ 7.- 11. aylar açısından da borçtan sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Mahkemenin zamanaşımı nedeniyle iptali ilişkin kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 506 sayılı Kanun’un 80, 5510 sayılı kanunun 88. maddesi, 6183 sayılı mükerrer 35’inci maddesi gereği davacının şirket ortağı olmasının yeterli olduğu göz önüne alındığında, hissesi araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bursa 5. İş Mahkemesinin 13.07.2015 tarihli ve 2014/725 E., 2015/541 K. sayılı kararı ile; tüzel kişilerden sadece limited şirket ortaklarının 6183 Sayılı Kanun’un 35. maddesi gereğince kamu alacaklarından hisseleri oranında sorumlu tutulduğu, ancak davaya konu ödeme emrinde işverenin Bidaş Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, anonim şirket ortaklarının tüzel kişinin prim borcundan dolayı sorumluluğunun olmadığı, Özel Daire bozma kararının ise işverenin limited şirket olduğu varsayımına dayalı olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının Bidaş Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 21.03.2002 ile 09.05.2005 tarihleri arasında yönetim kurulu başkan vekili olduğu gözetildiğinde, şirketin prim borçlarından dolayı düzenlenen davaya konu ödeme emrinde 2008 yılının 3 ile 10. ayları arasındaki prim borçlarından anonim şirket ortağı olarak sorumlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının hissesinin araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Türk sosyal sigortalar sistemi, sosyal güvenlik politikalarının ve sistemlerinin finansmanını ağırlıklı olarak prim rejimine dayandırmaktadır. Bu nedenledir ki Kurumun sosyal güvenlik politikalarını oluşturabilmesi, sosyal güvenlik sistemlerinin işlerliğini devam ettirebilmesi ve oluşan sosyal riskler yönünden gerekli sosyal sigorta yardımlarının sağlanması en önemli gelir kaynağı olan sigorta primlerinin zamanında ve eksiksiz olarak ödenmesine bağlıdır. Kanun koyucu 5510 sayılı Kanun’un 79. maddesinde “kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadır.” hükmüne yer vererek sosyal güvenlik içerisinde prim ödemenin önemine vurgu yapmıştır.
13. Sosyal sigortalara yönelik harcamalar yönünden önemli bir gelir kaynağı olan primlerin ödeme yükümlüsü ise mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 73 ve 5510 sayılı Kanun’un 87. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanun’un 73. maddesine göre prim ödeme yükümlüsü işverenlerdir. Keza 5510 sayılı Kanun’un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 87. maddesinde de benzer bir düzenlemeye gidilmiş ve Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 5. maddenin (a) bendine tabi olanlar için bunların işverenlerinin prim ödeme yükümlüsü olduğu belirtilmiştir.
14. Primlerin zamanında ve düzenli olarak tahsilini sağlamak amacıyla işveren ile birlikte sorumlu olanlar yönünden kanun koyucu tarafından mülga 506 sayılı Kanun’da, 5510 sayılı Kanun’da ve aynı zamanda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da bir kısım düzenlemeler getirilmiştir.
15. 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu da düzenlenmiş ve “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.
16. 5510 sayılı Kanun’un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 88. maddesinde ise “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Kurum, kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili için muacceliyet tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır (Ek fıkra: 10/9/2014-6552/52 md.). Sigortalılar ile tüzel kişilerin kasıt, kusur, hata veya yanıltıcı beyanından kaynaklanmaması şartıyla, sigortalılarca ödenen prim ve prime ilişkin borcun noksan tahakkuk ettirildiğinin Kurumca sonradan tespit edilmesi hâlinde tespit edilen fark prime ilişkin borç aslına, tebliğ tarihinden itibaren 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
17. Bu kapsamda, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için; işveren kamu kurum ve kuruluşu ise kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması; tüzel kişiliğe haiz diğer işyerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gereklidir.
18. 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve 6183 sayılı Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
19. 6183 sayılı Kanun’un kanuni temsilcilerin sorumluluğu başlıklı mükerrer 35. maddesinde ise, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” hükmü yer almaktadır.
20. 6183 sayılı Kanun, 506 sayılı ve 5510 sayılı Kanun’lara göre daha genel bir Kanun durumunda olup, uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uygulanmaktadır.
21. Kanuni temsilcilerin kim olduğu konusu ise tüzel kişinin türüne göre değişmektedir. Limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinde kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da prim borçlarından sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen prim borçları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir.
22. Bir sermaye şirketi olan anonim şirketlerin kimler tarafından idare ve temsil edileceği dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda düzenlenmiş, anılan Kanunun 312. maddesinin 1. fıkrasında anonim şirketlerin, esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe seçilmiş, en az üç kişiden oluşan bir idare meclisinin bulunacağı öngörüldükten sonra; 317. maddesinde anonim şirketin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı belirtilmiş; aynı Kanunun 319. maddesinin 1. fıkrasında esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilebileceğinin ve bunun yönteminin tespit olunabileceği ve idare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil selahiyeti verilebileceği; 2. fıkrasında ise esas mukavele ile temsil salâhiyetinin idare işlerinin hepsinin veya bazılarının idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılabilmesi konusunda, umumi heyete veya idare meclisine salâhiyet verilebileceği hükme bağlanmıştır.
23. Mülga 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun ve 6183 sayılı Kanun’da anonim şirket ortaklarının sorumluluğu ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmediğinden anonim şirketin prim borçlarından dolayı, ortakların şahsi sorumluluğuna gidilemeyecektir (Balcı, M./ Yılmaz, H.: Sosyal Sigorta Prim Alacaklarının Takip ve Tahsili, Ankara, 2014, s. 88).
24. Somut olay incelendiğinde; davaya konu ödeme emrinde dava dışı Bidaş Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin işyerine ilişkin 2004 yılının 4, 5, 6, 7, 10 ve 11. ayları ile 2008 yılının 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 aylarına ait prim borçları ödenmesinin talep edildiği, yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın davacının 2008 yılının 3 ile 10. ayları arasındaki prim borçlarından anonim şirket ortağı olarak sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı, Bidaş Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin 21.03.2002 tarihli genel kurul toplantısında davacının 3 yıl süre için yönetim kurulu başkan vekili olarak seçildiği, 09.05.2005 tarihli genel kurul toplantısında ise yeniden yönetim kuruluna seçilmediği, davacının uyuşmazlık konusu olan prim borçlarının tahakkuk ettiği tarihte anonim şirketin üst düzey yöneticisi veya yetkilisi olmadığı anlaşılmaktadır.
25. Anonim şirketlerde ortakların prim borçlarından dolayı üst düzey yönetici ve yetkili olmadıkları sürece sorumlulukları yoktur. Davacının yönetim kurulu üyeliğinin devam etmediği ve üst düzey yönetici veya yetkili sıfatı olmadığı da dikkate alındığında anonim şirketin ortağı olarak dava konusu prim borçlarından sorumluluğu bulunmamaktadır.
26. Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
27. Ne var ki, davacı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararı uygun olup davacı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.