ARIZİ DURUMDA İŞVEREN TATİL OLAN GÜNDE İŞÇİLERDEN ÇALIŞMASINI TALEP ETTİĞİ HALDE İŞÇİLERİN BUNU KABUL ETMEMESİ DOĞRULUK VE BAĞLILIK KURALLARINA DA AYKIRI OLDUĞUNDAN HAKLI NEDENLE FESİH SEBEBİDİR

ARIZİ DURUMDA İŞVEREN TATİL OLAN GÜNDE İŞÇİLERDEN ÇALIŞMASINI TALEP ETTİĞİ HALDE İŞÇİLERİN BUNU KABUL ETMEMESİ DOĞRULUK VE BAĞLILIK KURALLARINA DA AYKIRI OLDUĞUNDAN HAKLI NEDENLE FESİH SEBEBİDİR

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi         

2014/15443 E. 

2015/584 K.

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde 20.09.2011-23.03.2013 tarihleri arasında imalat ve montaj elemanı olarak çalıştığını, 23.03.2014 tarihinde 24.03.2013 tarihi için hafta tatili olan pazar günü fuara katılacaklarının belirtildiğini, pazar günü izin günü olduğunu, bu hususun kendilerine haber verilmediğini, fuara katılmayacaklarını beyan ettiklerini, şirket yetkilisine durumun bildirilmesi üzerine şirket yetkilisinin pazar günü fuara gelmeyenin pazartesi günü işe gelmemesini söylediğini, 25.03.2013 tarihinde şirket yetkilisine sürekli fazla mesaiye kaldıklarını, pazar günü fuara kalmalarının kendilerine dikte edildiğini söylediklerinde şirket yetkilisinin şartlarına uyanla çalışacaklarını, uymayanla yollarını ayıracaklarını beyan ederek işten kovduğunu, haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günleri ise 08.00-13.00 saatleri arasında çalıştıklarını, ancak iş yoğunluğu nedeniyle kışın ayda 1-2 gün, Nisan-Ekim ayları arasında çalışmalarının haftada en az 3 gün saat 22.00’ye kadar sürdüğünü, dini bayramlar dışındaki resmi tatil günlerinde de çalışmalarına devam ettiklerini, 12 günlük yıllık izin ücretinin de kendisine ödenmediğini, ihtara rağmen dava konusu taleplerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının 20.09.2011 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığını, davacının herhangi bir sebep belirtmeksizin üst üste 3 gün işe gelmediğini, ihtara rağmen mazeret bildirmeyen davacının iş akdinin bu nedenlerle 08.04.2013 tarihinde haklı nedenle sona erdirildiğini, fuara katılmak isteyenler için bilgilendirme yapıldığını ve işçilere herhangi bir zorlama yapılmadığını, dileyen işçilerin de fuara katılıp mesailerini aldıklarını, davacının aksine iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacıya yaptığı fazla mesai ücretlerinin, hafta sonu, resmi tatil ve genel tatil çalışmalarının karşılıklarının ücret bordrolarıyla ödendiğini, davacının da bu bordroları çekincesiz olarak imzaladığını, davacının yıllık izin hakkının da bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, 4857 sayılı Yasanın hafta tatilini düzenleyen 46. maddesinde “Bu kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63. maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat dinlenme (hafta tatili) verileceği”nin hüküm altına alındığı, davalı tarafın devamsızlığa ilişkin tutanakları ve bu tutanaklara ilişkin ihtarnameyi dosyaya ibraz ettiği, davacı tanığının davacının iş akdinin pazar günü işe gelmemesi nedeni ile feshedildiğini, davalı tanığının ise iş akdinin davacının pazar ve devam eden günlerde işe gelmemesi nedeni ile feshedildiğini beyan ettiği, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacının iş akdinin 4857 sayılı Yasanın hafta tatilini düzenleyen 46. maddesi hükümlerine aykırı bir şekilde feshedildiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkânı vermez.
Somut olayda; davacı tanığı ve iş akdi aynı nedenle feshedilen … beyanında; işyeri müdürünün cumartesi günü mesai içinde gelerek pazar günü fuar olduğunu söylediğini, kendilerinin de bedenen yorulduklarını pazar günü yapılacak çalışmaya gelemeyeceklerini söylediklerini, müdürün de pazar günü çalışmaya gelmeyen işten çıkarılır dediğini ve işten çıkarıldıklarını beyan etmiştir. Diğer davacı tanığı … ise davacıdan önce işten ayrıldığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı … davalı işyerinde yönetici olarak çalıştığını, davacının işten kendi isteğiyle ayrıldığını, her yıl mobilya fuarına katıldıklarını, davacıya ve bir kısım çalışana pazar günü gelmelerini ve fuardaki stand işinde çalışmalarını istediklerini, fakat davacı ve diğer işçilerin pazar günü çalışmadıklarını, bu nedenle dışarıdan eleman bulup iş yaptırdıklarını beyan etmiştir. Davalı tanığı … davacının işten çıkışı ile ilgili bilgi sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tarafça davacının 27-28-29/03/2013 tarihlerinde işe gelmediğine dair devamsızlık tutanakları ile mazeretini bildirmediği takdirde iş akdinin feshedileceğine dair 02.04.2013 tarihli ihtarname sunulmuş, davacı taraf ise dava dilekçesindeki iddiaları içeren ve alacaklarının ödenmesini istediği ihtarnameyi davalıya 01.04.2013 tarihinde tebliğ ettirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı işyerinde montaj elemanı olarak çalıştığı, davalı işyerinde çalışan fabrika müdürünün 23.03.2013 Cumartesi günü mesai içinde davacı ve diğer işçilere 24.03.2013 tarihi olan Pazar günü fuar olması nedeniyle fuarda çalışmalarını istediği, davacı ve diğer üç işçinin pazar gününün hafta tatili olduğunu söyleyerek çalışmayı kabul etmedikleri, davacı ile birlikte dört işçinin pazar günü yapılan fuara katılmadıkları ve bu nedenle 25.03.2013 Pazartesi günü işe başlatılmayarak işverence iş akitlerinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafça yapılan feshin haklı olup olmadığı önem kazanmaktadır. Davalı işverenin arızi bir durum olan fuar için mobilya montaj işinde çalışan davacı ve diğer işçilerden pazar günü çalışmalarını istediği, davacı ve diğer üç işçinin ise toplu olarak pazar günü fuarda çalışmadıkları, bu nedenle işverence dışarıdan eleman bulunarak fuarda tanıtılacak mobilyaların montaj işinin yaptırıldığı, fuarın işveren için ekonomik olarak önem arz ettiği gibi çalışmanın tek günlük arızi bir durum olduğu, bu nedenle davacı ile diğer işçilerin fuar çalışmalarına işverenin talebine rağmen söz konusu fuar gününün hafta tatili olduğu gerekçesi ile toplu olarak katılmayacaklarını bildirmelerinin iyiniyetli olmadığı, davacının pazar günki çalışmaya katılmaması için başka bir mazeret bildirmediği, işverenin yönetim hakkı kapsamında işçileri pazar günü çalıştırılmasının da mümkün olduğu, bu nedenle işvereni zor durumda bırakma amaçlı işçinin bu davranışının doğruluk ve bağlılık kurallarına da aykırı olduğu, dolayısıyla işverence yapılan feshin haklı olduğu kabul edilerek, mahkemece davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı, dava dilekçesinde cumartesi günleri 08.00-13.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının cumartesi günleri 08.00-16.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. HMK.’nun 26. maddesi gereğince hakim taleple bağlı olup talepten fazlasına hükmedemez. Davacının cumartesi günü çalışmalarının talebi gibi saat 13.00’e kadar olduğu kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken hatalı rapora itibarla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.