ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİ - EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÖDEMELER
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
2021/346 E.
2021/1663 K.
25.2.2021 T.
ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Tüm Dosya Kapsamına Göre Kredi Borcunun Taşınmazı Devralan Tarafından Yatırılan Para ile Kapatıldığının Sabit Olduğu - Diğer Yandan Asıl ve Birleşen Dosyada Davacı-Karşı Davalının Öncelikle Eşine Elden Para Verdiğini İspatlandığından da Söz Edilemeyeceği )
EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÖDEMELER ( Mahkemece Tasfiyeye Konu Taşınmazın Borcu İçin Çekilen Kredinin Evlilik Birliği İçinde Yapılan Ödemelerinin Taşınmazın Edinilmesi İçin Yapılan Tüm Ödemelere Oranı Belirlenerek Sonucuna Göre Artık Değere Katılma Alacağının Belirlenmesi Gerektiği - İspat Külfeti ve Delillerin Hatalı Şekilde Değerlendirilmesi Sonucu Karar Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu )
KATILMA ALACAĞININ BELİRLENMESİ ( Tasfiyeye Konu Taşınmazın Borcu İçin Çekilen Kredinin Evlilik Birliği İçinde Yapılan Ödemelerinin Taşınmazın Edinilmesi İçin Yapılan Tüm Ödemelere Oranı Belirlenerek Sonucuna Göre Artık Değere Katılma Alacağının Belirlenmesi Gerektiği - İspat Külfeti ve Delillerin Hatalı Şekilde Değerlendirilmesi Sonucu Karar Verilmesinin Kanuna Aykırı Olduğu/Kararın Bozulması Gerektiği )
4721/m. 236
ÖZET : Dava, artık değere katılma alacağının tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamındaki tanık beyanları, banka kayıtları ve diğer mevcut tüm delillere göre, kredi borcunun taşınmazı devralan tarafından yatırılan para ile kapatıldığı sabit olup, diğer yandan asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalının öncelikle eşine elden para verdiğini ispatlandığından da söz edilemez.
Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın borcu için çekilen kredinin evlilik birliği içinde yapılan ödemelerinin, taşınmazın edinilmesi için yapılan tüm ödemelere oranı belirlenerek sonucuna göre artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle, ispat külfeti ve delillerin hatalı şekilde değerlendirilmesi sonucu karar verilmesi kanuna aykırı olup kararın bozulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kabulüne, karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davalı-karşı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalı ... vekili, davalı/karşı davacı adına edinilen taşınmaz nedeniyle 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş; 09.11.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını toplam 4.200,00 TL'ye yükseltmiştir. Birleşen dava dilekçesinde, davalı-karşı davacı adına edinilen taşınmaz nedeniyle bakiye 60.668,23 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Karşı davanın reddini savunmuştur.
Asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekili, asıl ve birleşen davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesi ile de, dava dilekçesinde belirtilen alacak kalemleri nedeni ile 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, 23.11.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını toplam 5.377,59 TL'ye yükseltmiştir.
Mahkemece 01.12.2015 tarihli ilk kararla asıl davanın kabulüyle, 4.200,59 TL alacağın tahsiline, karşı davanın kabulüyle, 5.377,59 TL alacağın tahsiline karar verilmiş, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazı üzerine temyiz incelemesi sonunda Dairemiz'in 15.05.2018 tarihli ilamıyla, asıl dava konusu taşınmaza yönelik olarak taşınmazın ödemeleri için çekilen kredinin davacı-karşı davalı tarafından verilen para ile karşılanıp karşılanmadığının, tüm deliller toplanıp değerlendirilerek davacı-karşı davalının yemin deliline de dayanmış olduğu, yemin teklif hakkı da olduğu göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, Mahkemenin 03.10.2019 tarihli ikinci kararıyla, asıl davanın kabulüyle, 4.200,59 TL alacağın tahsiline, birleşen davanın kabulüyle, 60.668,23 TL alacağın tahsiline, karşı dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazı üzerine temyiz incelemesi sonunda Dairemiz'in 19.02.2020 tarihli ilamıyla, bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereği deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verildiği gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, Mahkemenin, 23.11.2020 tarihli üçüncü kararıyla, asıl davanın kabulüyle, 4.200,59 TL alacağın tahsiline, birleşen davanın kabulüyle, 60.668,23 TL alacağın tahsiline, karşı dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
a. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b. Asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalı ...'un ...'tan çektiği krediyi, arabasının satışından elde edilen parayı ve akrabalarından alınan borç parayı, taşınmazın kooperatif borcunun ödenmesi için çekilen kredinin kapatılması amacıyla o dönemde ayrı yaşadıkları eşine elden teslim ettiğini iddia ettiği, asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ...'nin de kredi borcunun taşınmazı devralanın çektiği kredi ile kapatıldığını savunduğu, bozma ilamları gereğince asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalı ...'un yemin deliline dayandığının hatırlatılması üzerine 23.11.2020 tarihli celsede taraf vekilinin yemin deliline başvurmaktan vazgeçtiklerini beyan ettiği, asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalı ...'un tanık beyanlarının soyut ve görgüye dayalı olmadığı, taşınmazı devralan ... tarafından 28.04.2010 tarihinde "...'un Konut kredi kapama Bak" açıklamasıyla yatırılan 39.490,00 TL ile kredi borcunun kapatıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki tanık beyanları, banka kayıtları ve diğer mevcut tüm delillere göre, kredi borcunun taşınmazı devralan ... tarafından yatırılan para ile kapatıldığı sabit olup, diğer yandan asıl ve birleşen dosyada davacı-karşı davalı ...'un öncelikle eşine elden para verdiğini ispatlandığından da söz edilemez. O halde, Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın borcu için çekilen kredinin evlilik birliği içinde yapılan ödemelerinin, taşınmazın edinilmesi için yapılan tüm (evlilik öncesi ve evlilik birliği içinde ve kapatılan kredi de dikkate alınarak) ödemelere oranı belirlenerek sonucuna göre belirlenmesi gerekirken, ispat külfeti ve delillerin hatalı şekilde değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazları yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, asıl ve birleşen dosyada davalı-karşı davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.