AVUKAT, ANCAK VEKALETEN YÜRÜTTÜĞÜ DAVANIN HARCI YATIRILMIŞ DEĞERİ ÜZERİNDEN VEKALET ÜCRETİNİ TALEP EDEBİLİR

AVUKAT, ANCAK VEKALETEN YÜRÜTTÜĞÜ DAVANIN HARCI YATIRILMIŞ DEĞERİ ÜZERİNDEN VEKALET ÜCRETİNİ TALEP EDEBİLİR

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi         

2022/2237 E. 

2022/6254 K.

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ……….

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 28/06/2022 tarihinde davacı vekili Av. … … … ile davalı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/218 esas sayılı dosyasında davacı/karşı davalıyı, birleşen Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/175 esas sayılı dosyasında davalıyı vekil olarak temsil ettiğini, söz konusu davaların Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/12/2012 tarih ve 2012/420 K. sayılı kararı ile karara bağlanmış olduğunu, yaklaşık 7 yıl süren yargılama neticesinde, davacı-karşı davalı şirketi temsil ettiği davada esas dava yönünden dava konusu 2, 21, 22 numaralı bağımsız bölümlerle 1 numaralı bağımsız bölümün %66,18’inin, 26 numaralı bağımsız bölümün ise %18,61’inin müvekkili adına tescil edilmesini sağladığını, dava edilen 25 numaralı bölümün de tescil davası sürerken sulhen tescilini sağladığını, dosyaların tarafından titizlikle takip edildiğini, uzun süre yoğun emek vererek mesleki tecrübelerini kullanmış olduğunu, davalı ile arasında bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmamakla birlikte … 164. madde uyarınca, avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerektiğini, yine konuya ilişkin Yargıtay uygulamalarına göre davanın kesinleşme tarihi olan tarihte ilgili taşınmazların emsal rayiç ücretleri araştırılmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, sulhen tescili sağlanan 25 numaralı daire açısından … 165. madde uyarınca sulh olunan dairenin gerçek kıymeti üzerinden vekalet ücretinden sorumlu olacağını, takip edilen diğer dava “karşı dava” değeri üzerinden de harcamış olduğu mesai ve başarısına göre asgari ücret tarifesinden az olmamak üzere ücret takdiri gerekmekte olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00-TL vekalet ücreti alacağının avukat olarak takip ettiği dosyalardaki gerek dava sonucunda gerek sulh yoluyla davalıya kazandırmış olduğu gayrimenküllerin hükmün kesinleştiği 23/06/2013 tarihindeki değerlerinin hesaplanarak, yine bu tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacının davalarını başarılı bir şekilde takip edip neticelendirilmediğini, davacının takip ettiği davaların genellikle aleyhine sonuçlandığını, aradaki sözleşme uyarınca üzerine düşen edimi yerine getirerek dava masrafı ve vekalet ücretlerini davacıya gönderdiğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    İlk derece mahkemesince; 24/12/2018 tarihli ek raporda yapılan hesaplamalar da dikkate alınarak her ne kadar üç dava birlikte görülmüş ise avukatın emeğinin sadece duruşmaları takip etmek sayılamayacağı, neticeden her üç davada da iddia ve savunmalar yönünden ayrı ayrı emek ve mesai harcanması gerektiği, uyuşmazlık konusu davaların kapsamı, yargılamanın süresi ve tüm diğer kriterler esas alınmak suretiyle davacının bu davalar yönünden ayrı ayrı % 15 vekalet ücretine hak kazandığının kabulü gerekeceği vicdani kanaati oluşmakla, asıl davada dava tarihi itibariyle belirlenmiş rayiç bedellere göre toplam dava değerinin 2.624.014,00-TL olduğu ve bu oranın % 15’inin 393.602,10-TL olacağı, karşı davada davalı iş sahibi yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalatın eksik, kusurlu ve sözleşmeye aykırı gerçekleştirilmiş olması nedeniyle oluşan zarar ve binalardaki olması gereken değer ile mevcut değer arasındaki değer farkı zararları için 1.100.000,00-TL’nin tahsili istemiyle açıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı arsa sahipleri tarafından talep edilebilecek zarar kaleminin 361.232,00-TL olduğunun belirtildiği, Mahkemece bu rakam üzerinden hüküm kurulduğu ve davalı iş sahibi bakımından davanın kazanılan bölümünün 738.768,00-TL olduğu, bu tutarının % 15’inin 110.815,20 TL olduğu, birleşen dava bakımından davalı iş sahibi tarafından binanın geç teslimi nedeni ile uğranılan kira tazminatı zararı için 1.200.000,00-TL’nin tahsili için dava açıldığı ve Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak 673.530,00-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu durumda davalı iş sahibi bakımından davanın kazanılan bölümünün 526.470,00-TL olduğu ve bu tutarının % 15’inin 78.970,50-TL olduğu, bu şekilde davacının hak kazandığı vekalet ücreti alacağının 583.387,80-TL olduğu, ancak ödeme makbuzlarından açıklama olmaksızın toplam 20.000,00-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, makbuzlarda ödeme açıklaması olmadığı için bu tutarın vekalet ücretine istinaden ödendiğinin kabul edileceği, bu şekilde davacının bakiye vekalet ücreti alacağının 563.387,80-TL olduğu anlaşılmakla davalının davadan önce temerrüte düşürülmediği de değerlendirilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, 563.387,80-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.


    Bölge adliye mahkemesince; davacı vekil tarafından davalıyı temsilen takip edilen dava dosyalarının kesinleşme tarihi nazara alındığında davada zamanaşımı süresinin dolmamış bulunması, davacı avukatın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/218 esas sayılı dosyasında görülen asıl ve karşı davada, yine bu dosya ile birleşen Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/175 esas sayılı dosyasıyla görülen davada davalıyı vekil olarak temsil etmesi, davacının iş bu dava dosyalarını takip ederek neticelendirmesi nedeniyle özen yükümlülüğüne aykırı davranışının tespit edilememesi nedeniyle vekalet ücretine hak kazanması, uyuşmazlık konusu davaların kapsamı, yargılamanın süresi ve tüm diğer kriterler esas alındığında davacının bu davalar yönünden ayrı ayrı % 15 vekalet ücretine hak kazandığının kabul edilmesi ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.


    1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalı tarafından faiz başlangıç tarihinin istinaf sebebi yapılmadığının anlaşılmasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-)Davacının, davalı vekili olarak dava dışı … aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/218 esas sayılı dosyasında 1, 2, 21, 22, 25 ve 26 nolu bağımsız bölümlere ait tapu iptali ve tescili davasını açıp takip ettiği, mahkemece 14/12/2014 tarihinde 2, 21 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile dosyamız davalısı şirket adına tapuya tesciline; 25 numaralı bağımsız bölüm yargılama aşamasında tarafların uzlaşması sonucu 3. şahıs adına tapuya tescil edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; 1 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile %66,18 hissesinin dosyamız davalısı şirket adına, kalan hissesinin ise dava dışı şahıslar adına tapuya tesciline; 26 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile %18,61 hissesinin dosyamız davalısı şirket adına, kalan hissesinin ise dava dışı şahıslar adına tapuya tesciline; fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
    Davacı, anılan ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı ise aradaki sözleşme uyarınca üzerine düşen edimi yerine getirerek dava masrafı ve vekalet ücretlerini davacıya gönderdiğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, 24/12/2018 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği şekilde, tapu iptali ve tescil davasında keşif ile belirlenen taşınmazların değeri üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4 maddesine göre % 15 oranı esas alınarak akdi vekalet ücreti belirlenmiş ve yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafından açılıp takip edilen ve 2005/218 esasta görülen davada, harca esas değer olarak 170.000,00-TL’nin gösterildiği, yargılama sırasında yapılan keşif sonucu 10/02/2011 tarihli bilirkişi raporu ile taşınmazın değerinin belirlendiği, ancak karar tarihine kadar bu değer üzerinden harcın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı avukat, ancak vekaleten yürüttüğü davanın harcı yatırılmış değeri üzerinden vekalet ücretini talep edebilir. Bu nedenle mahkemece, anılan dava dosyasında harcı yatırılmış değer üzerinden vekalet ücret hesabı yapılması gerekirken, yanlış değerlendirme ile keşifle belirlenen değer üzerinden vekalet ücreti hesabı yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
    peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.