AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMELERİNDEN KAYNAKLANAN İHTİLAFLARDA GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR?
ESAS NO : 2018/3546
KARAR NO: 2018/7886
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu
TARİHİ: 05.04.2008
NUMARASI: 2018/1 – 2018/1
TALEP KONUSU : Uyuşmazlıkların Giderilmesi
K A R A R
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 05.04.2018 tarih 2018/1 sayılı kararı ile; Avukatlık ücret sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 25.05.2017 gün ve 2017/881 E., 2017/702 K. sayılı kesinleşmiş kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2017/739E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesi talep edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin25.05.2017 gün ve 2017/881 E., 2017/702 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “ödenmeyen avukatlık ücretinin tahsiline” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Ankara 14.Tüketici Mahkemesi, 28.02.2017 tarih, 2016/661 E., 2017/159 K.), ilgili yasal düzenlemelerden de bahsedilerek özetle, avukatlık mesleğinin ticari amaçlı bir meslek olmayıp, kamu hizmeti mesleği olduğu, kurulan sözleşmenin, yargısal fonksiyona ilişkin ve nevi şahsına münhasır bir akit olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun (TKHK) hükümleri uygulanarak giderilemeyeceği, bu kapsamda, açılan davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu saptanarak, görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun Ankara BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “müvekkil tarafından avukattan talep edilen tazminat alacağına” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (İstanbul Anadolu 10.Asliye Hukuk Mahkemesi, 31.01.2017 tarih, 2016/294 E.,2017/14 K.) 6502 sayılıTKHK’deki düzenlemelerden bahsedilip, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olan vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı TKHK hükümleri uygulanmak suretiyle giderilmesi gerektiği, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2017/739E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu “haksız azil iddiasına dayalı avukatlık ücretinin tahsiline” ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Bakırköy 3.Tüketici Mahkemesi, 24.01.2017 tarih, 2014/1751 E.,2017/24 K.) dava 6502 sayılı TKHK kapsamında değerlendirilmek suretiyle esastan görülüp, talebin kısmen kabulüne karar verildiği, davalının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
Yukarıdaki tespitler kapsamında, Ankara ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nin anılan daireleri arasında, avukat – müvekkil ilişkisi temeline dayalı yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar nedeniyle açılacak davalardaTüketici Mahkemeleri’nin görevli olup olamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/2 maddesine göre giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bilindiği üzere; 6502 sayılı TKHK’nun yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde ” her türlü tüketici işlemi ” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’un 2. maddesi ile ” her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar ” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile,
ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. Şeklindeki düzenlemesiyle de, “sağlayıcı” ve “tüketici işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş,uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu’nun 83. maddesi ile “(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan; avukatlık sözleşmelerinin, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı ve kendine özgü bir sözleşme türü olduğu, hüküm ve sonuçları itibariyle Avukatlık Kanununa tabi olduğu,hak ve sorumululukların yine Avukatlık Kanununda düzenlendiği, yargı görevi kapsamında ifa edilen hukuki yardımların tüketici işlemi sayılamayacağına ilişkin görüşler, mahkemelerin görevi noktasında uygulama farklılılarına yol açmıştır.
Gerçekten de; TBK’ya göre daha özel bir Kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu’nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.Ancak, bu yöndeki bir belirleme,özel hukuk hükümlerine göre avukat – müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden … gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, … vekâlet, … her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder.” şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunun bu tanımından hareketle, avukat – müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklıilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Hal böyle olunca, Vekil-Müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır. Bu açıklamalar ışığında daireler arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç: Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden, Daireler arasındaki görüş ve uygulama aykırılığına ilişkin uyuşmazlığın, yukarıda açıklandığı şekilde temeldeki işlemin tüketici işleminden kaynaklanması durumunda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna, aynı yer ve farklı yer Bölge Adliye Mahkemeleri daireleri arasında farklı görüş ve uygulama aykırılığının bu şekilde giderilmesine oybirliği ile kesin olarak, 12/07/2018 tarihinde karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
A.S.Erkuş H.Dündar Ş.Bozer A.Arslan