AYM, SINIR DIŞI EDİLEN İRANLI'NIN BAŞVURUSUNU HAKSIZ BULDU

AYM, SINIR DIŞI EDİLEN İRANLI'NIN BAŞVURUSUNU HAKSIZ BULDU

Gerekçeden: Başvurucunun yıllardır Türkiye'de yaşadığını iddia etmesine karşın ülkemizde hukuka uygun şekilde ikamet etmediği tartışmasızdır. Başvurucu nüfus cüzdanları, pasaportlar gibi sahte belgeler düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve mühürde sahtecilik suçları nedeniyle hapis cezası da almıştır. Başvuru konusu müdahalenin kamu düzeninin korunması meşru amacına dayandığı açıktır.

Anayasa Mahkemesi (AYM), yasal olmayan yollardan giriş yaparak yaklaşık 30 yıldır Türkiye'de yaşayan, evli ve iki çocuk babası İran uyruklu bir kişinin kamu düzenini bozan eylemleri nedeniyle sınır dışı edilmesinde hak ihlali olmadığına hükmetti.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Türkiye'de yaşayan İran uyruklu bir kişi hakkında, farklı isimler üzerine düzenlenen sahte nüfus cüzdanları, pasaportlar ve sürücü belgeleri nedeniyle dava açıldı.

Yargılama sırasında Türkiye'ye yasal olmayan yollardan girdiğini itiraf eden İran uyruklu sanık, resmi belgede ve mühürde sahtecilik suçlarından 4 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Cezanın infazı sırasında denetimli serbestlik tedbirleri uygulanarak tahliye edilen kişi hakkında, işlediği suçlar göz önüne alınarak kamu düzenini tehdit ettiği gerekçesiyle sınır dışı ve idari gözetim kararı alındı.

Bunun üzerine İran uyruklu kişi, uzun yıllardır Türkiye'de yaşadığını, Türk vatandaşıyla evli olduğunu ve iki çocuğu bulunduğunu, sınır dışı edilmesi halinde aile birliğinin bozulacağını savunarak, kararın iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açtı.

Mahkemenin davayı reddetmesi üzerine kişi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak, aile hayatına saygı ve çalışma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Daha önce başvurucunun, sınır dışı edilme işlemine yönelik tedbir istemini reddeden Yüksek Mahkeme, çalışma hakkının ihlal edildiği iddialarını konu bakımından yetkisiz gerekçesiyle kabul edilemez buldu, sınır dışı edilme nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ise ihlal edilmediğine hükmetti.

- Gerekçeden

Aile hayatına saygı hakkının, yalnızca vatandaşları değil, hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğu ifade edilen gerekçede, ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının belirtilen güvenceden yararlanmasının ise ancak sınırlı koşullar altında söz konusu olabildiği vurgulandı.

Gerekçede, şu tespitlere yer verildi:

"Somut olayda başvurucu yasal olmayan yollardan Türkiye'ye giriş yapmış, yaklaşık 30 yıldır Türkiye'de bulunmasına ve bir Türk vatandaşıyla evli olmasına karşın Türkiye'de ikametini ilgili kanun hükümlerine uygun hale getirecek yönde hiçbir girişimde bulunmamıştır. Başvurucunun yıllardır Türkiye'de yaşadığını iddia etmesine karşın ülkemizde hukuka uygun şekilde ikamet etmediği tartışmasızdır. Başvurucu nüfus cüzdanları, pasaportlar gibi sahte belgeler düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve mühürde sahtecilik suçları nedeniyle hapis cezası da almıştır. Başvuru konusu müdahalenin kamu düzeninin korunması meşru amacına dayandığı açıktır. Devletin kamu düzenini korumak üzere yabancıların ülkeye girişini ve ikamet etmesini denetleme ve ülkede hukuka uygun şekilde bulunmayan yabancılarla ilgili tedbirler alma konusundaki takdir yetkisi daha geniştir."

Başvurucuyla ilgili sınır dışı kararında kamu düzeninin ve güvenliğinin korunması amacının ağır bastığı vurgulanan gerekçede, somut olayda kamu makamlarının takdir yetkilerinin sınırlarını aşmadığı kaydedildi.

Eşi hakkında hiçbir bilgi vermeyen, ülkesinde saygın bir aileye mensup olduğunu belirten başvurucunun, ailesi ile ülkesine veya başka ülkeye gitmelerinde ve aile hayatlarını orada sürdürmelerinde ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgulara dayalı hiçbir açıklama yapmadığı aktarılan gerekçede, başvurucunun Türkiye dışında ailesiyle birlikte yaşamasının önünde ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgulara dayalı bir tespit yapılamadığı belirtildi.

Gerekçede, "Başvurucunun eylemlerinin kamu düzeni ve güvenliği açısından tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin yeterli bir temele sahip olduğu, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır." ifadesine yer verildi.

Anadolu Ajansı