AYNI OLAYDAN DOLAYI MESLEKTEN ÇIKARILAN İKİ MEMURDAN BİRİ DAVAYI KAZANDI DİĞERİ KAYBETTİ. BU HALDE NE OLUR?

AYNI OLAYDAN DOLAYI MESLEKTEN ÇIKARILAN İKİ MEMURDAN BİRİ DAVAYI KAZANDI DİĞERİ KAYBETTİ. BU HALDE NE OLUR?
Danıştay 5. Dairesi aynı olaydan dolayı meslekten çıkarılan mübaşir ve zabıt katibinin davasında, mahkemeler farklı kararlar verdiği için yargılamanın yenilenmesi gerektiğine karar verdi.

Gaziantep Nizip Adliyesinde görev yapan bir zabıt katibi ve mübaşir, üzerinde gizlilik kararı bulunan dosyanın fotokopisini gizlice çektirerek bir avukata verdiği iddiasıyla meslekten çıkarılmıştır.

Zabıt katibi bu işleme karşı dava açmış ancak Danıştay incelemesi sonrasında karar aleyhine çıkmış yani dava reddedilmiştir.

Mübaşirin açtığı davada ise mahkeme işlemi iptal etmiş ve bu karar Danıştay tarafından onanmıştır.

Davası reddedilen zabıt katibi yargılamanın yenilenmesini istemiş, Danıştay bu istemi kabul etmiştir.

İŞTE DANIŞTAY KARARI

T.C.

DANIŞTAY

5. DAİRE

2017/11454 E.

2019/5250 K.

07.10.2019 T.

Zabıt katibi olan davacı ile mübaşir olan şahsın birlikte hareket ederek gerçekleştirdikleri eylem nedeniyle meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin işlemin anılan şahsa ilişkin kısmına karşı açılan dava iptal hükmü ile kesinleşirken davacıya ilişkin kısmına karşı açılan davanın ret hükmü ile kesinleşmesi nedeniyle davacının 2577 sayılı Kanun'un 53/1/h. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminin; anılan maddedeki "tarafları" ibaresinin "olayın süjesi olmaları yönünden aralarında fark bulunmayan, aynı eylemi birlikte gerçekleştiren bireyler" olarak yorumlanması suretiyle kabulü gerektiği hakkında.

Temyiz Eden (Davacı) :

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı

Vekili : Av. ...

İstemin Konusu : Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin 01/06/2017 tarih ve E:2017/733, K.2017/1137 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci:

Dava Konusu İstem: Gaziantep Nizip Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) ve (h) alt bentleri uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin 03/03/2010 tarihli ve 71 sayılı Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onikinci Dairesinin 31/10/2012 tarihli, E:2011/782, K.2012/7206 sayılı bozma kararına uyan Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 23/05/2013 tarihli, E:2013/859, K:2013/624 sayılı davanın reddi yolundaki kararın yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve dava konusu meslekten çıkarma cezasının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 01/06/2017 tarih ve E:2017/733, K:2017/1137 sayılı kararda; uygulanacak mevzuat hükmü ve ihtilafın çözümlenmesinde dikkate alınması gereken unsurlar aynı olsa bile farklı kişiler tarafından açılan davalarda verilen hükümlerin, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davaya ilişkin olarak verilen hükümler olarak kabul edilemeyeceğinin açık olduğu ve mevzuat hükmünde belirtilen diğer yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından; haklarında aynı soruşturma kapsamında disiplin soruşturması ile ceza kovuşturması başlatılan, aynı iddianame ile aynı mahkemenin aynı esas numaralı dosyası ile yargılanarak aynı karar numarası ile beraat eden, aynı disiplin soruşturması kapsamında aynı dava konusu işlemle meslekten çıkarılmasına karar verilen meslektaşı ...'in meslekten çıkarılmasına ilişkin işleme karşı açılan davada iptal kararı verildiği ve yargı kararı uyarınca görevine iade edildiği; ancak kendisinin meslekten çıkarılmasına ilişkin açılan davada verilen ret kararının kesinleştiği ve göreve başlatılmadığı, bu durumun adaletsizliğe yol açacağı, yargı organlarından kaynaklanan nedenlerle farklı kararlar çıktığı, mağduriyetinin giderilmesi için yargılamanın yenilenmesi isteminin kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Davalı idare tarafından; idare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile bozulabilmeleri 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, anılan kararın bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Mustafa Yapıcı'nın Düşüncesi : Somut olay incelendiğinde, aynı suç işleme kastıyla hareket ettikleri iddia edilen, gerek idari soruşturma süreci gerekse de adli yargılama sürecinde birbirlerinden ayrı anılamayan ilgililer hakkında aynı maddi olaydan kaynaklanan iki davada aynı hukuk kurallarının yorumlanarak farklı kararlar verilmesi, hukuki belirlilik ve eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil edecektir.

Bu nedenle 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendinde düzenlenen "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" maddesinde yer alan "tarafları" ibaresinin, eşitlik ve hukuki belirlilik ilkesi kapsamında hakkaniyetli bir sonuca ulaşılması ve hukuka olan güvenin zedelenmemesi için aralarında fark bulunmayan ve aynı eylemi birlikte gerçekleştiren bireyler olarak yorumlanması gerektiğinden, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay:

Gaziantep Nizip Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yapmakta olan davacı hakkında, üzerinde gizlilik kararı bulunan dosyanın fotokopisini gizlice çektirerek bir avukata verdiği iddiasıyla ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması üzerine hazırlanan raporda, davacının anılan fiili işlediğinin sabit olduğu belirtilmiştir.

Bunun üzerine Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 03/03/2010 tarih ve 71 sayılı kararı ile, davacının 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) ve (h) alt bentleri uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Davacının meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan davada, Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin 30/09/2010 tarihli, E.-2010/411, K:2010/925 sayılı kararıyla, işlemin iptaline karar verilmiş; bu karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 31/10/2012 tarihli, E:2011/782, K:2012/7206 sayılı kararıyla bozulmuş; bunun üzerine anılan Mahkemenin 23/05/2013 tarihli, E:2013/859, K:2013/624 sayılı kararıyla, bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiş; söz konusu karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 12/02/2014 tarihli, E-.2013/9119, K:2014/696 sayılı kararıyla onanmış; bu karara karşı davacının karar düzeltme istemi de Danıştay Onaltıncı Dairesinin 13/04/2016 tarihli, E:2015/9762, K:2016/2607 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Bu arada, davacının meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırıldığı Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 03/03/2010 tarih ve 71 sayılı kararında; Nizip Adliyesinde mübaşir olarak görev yapan ... hakkında da, davacı ile birlikte aynı suçu işlediğinden bahisle yine 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) ve (h) alt bentleri uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma cezası" tesis edilmiştir. Anılan cezanın iptali istemiyle açılan davada, Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin 30/09/2010 tarihli, E:2010/412; K:2010/924 sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verilmiş; bu karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 12/02/2014 tarihli, E:2010/9505, K:2014/693 sayılı kararıyla bozulmuş; davacının bu kararın düzeltilmesi istemi, Danıştay Beşinci Dairesinin 13/10/2016 tarihli, E:2016/18327, K:2016/4523 sayılı kararıyla kabul edilerek, Daire kararı kaldırılmış ve Mahkeme kararı gerekçeli olarak onanmıştır.

Davacı tarafından; aynı suçu işlediklerinden bahisle aynı işlemle meslekten çıkarılmasına karar verilen ... hakkındaki meslekten çıkarma işlemine ilişkin yargısal süreç lehine sonuçlanırken, kendisinin meslekten çıkarılması işlemi ile ilgili yargısal sürecin aleyhine sonuçlandığı gerekçesiyle, meslekten çıkarılması işlemine ilişkin olarak Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 23/05/2013 tarihli, E:2013/859, K:2013/624 sayılı davanın reddi yolundaki kararın yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve dava konusu meslekten çıkarma cezasının iptaline karar verilmesi istemiyle, temyizen incelenen dava açılmıştır.

İlgili Mevzuat:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Yargılamanın Yenilenmesi" başlıklı 53. maddesinde; "1. (Değişik birinci cümle: 5/4/1990 - 3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.

a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,

b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,

c) Karara esas olarak alman bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,

d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,

e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,

f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,

g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,

h) (Değişik: 10/6/1994 - 4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.

ı) (Ek: 15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.

2. Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.

3. (Değişik birinci cümle: 15/7/2003-4928/6 md.) Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazık sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır." hükmü yer almaktadır.

Hukuki Değerlendirme:

Dosya muhteviyatında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı ve aynı işlemle hakkında meslekten çıkarma kararı verilen ...'in birlikte hareket ederek, Nöbetçi Asliye Ceza Hakiminin odasından, resmi tatil gününde, hakkında gizlilik kararı verilmiş dosyayı birlikte aldıkları, ardından adliye yakınındaki kırtasiyeye götürerek birlikte fotokopi çektirdikleri ve fotokopiyi bir avukata yine birlikte verdikleri iddiaları üzerine başlatılan disiplin soruşturması sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) ve (h) alt bentleri uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma" cezası ile cezalandırıldıkları anlaşılmaktadır.

Davacı ve aynı işlemle hakkında meslekten çıkarma kararı verilen ... ile ilgili olarak aynı iddialar üzerine başlatılan disiplin soruşturmasında,

ilgililerin tüm soruşturma sürecinde birlikte anıldığı, tanık olarak ifadesine başvurulan kırtasiye sahibi ... 'ın; iki şahsın ellerinde evrak ile geldiklerini, "tatil gününde mi çalışıyorsunuz?" diye sorduğunda şahısların tedirgin olduklarını, "mesaiye kaldıklarını" söylediklerini ifade ettiği, böylelikle şahısların tüm süreçte birlikte hareket ettikleri hususunun, tanığın bu beyanlarıyla da doğrulandığı anlaşılmaktadır.

Davacı ve ... hakkında tesis edilen dava konusu Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 03/03/2010 tarih ve 71 sayılı kararının incelenmesinden, ilgililerin isimlerinin sürekli beraber anıldığı, "...her iki ilgilinin birlikte yerine getirmesinin şüphe uyandırdığı", "ilgililerin, hakkında gizlilik kararı verilmiş ve henüz soruşturma aşamasında olan dosyanın fotokopisini gizlice çektirerek, avukata verdikleri", "ilgililerin uzun süredir Devlet Memuru olmaları nedeniyle" şeklindeki ifadelere yer verilmek suretiyle birlikte hareket ettikleri ve aynı suçu birlikte işledikleri isnadına yer verildiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının incelenmesinden de davacı ve ...'in, isimlerinin sürekli birlikte anıldığı, birbirlerinden ayrı düşünülmelerine olanak bulunmadığı anlaşılmıştır.

Yetkili ve görevli mahkemelerce Kanunlarla belirlenen usullere göre verilip olağan kanun yollarından geçerek veya başvuru yapılmamak suretiyle kesinleştikten sonra ilke olarak değişmez hale gelen ve kesin hüküm (muhkem kaziye) niteliği kazanan bir mahkeme kararı, hakkı ve gerçeği temsil eden hukuksal gerçek olarak kabul edilir. Kararı veren mahkeme dahil olmak üzere hiçbir mercii kural olarak bu karara ilişemez.

Anayasanın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimlerine açık olan devleti ifade eder.

Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarında da hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlanmıştır.

Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

Anayasa Mahkemesi, sınıflandırmaların eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığını, "haklı neden" kriterine göre yapmaktadır. Buna göre "kanun önünde eşitlik ilkesi", "her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında söz konusudur. Farklı durumda olanlara, yani eşit olmayanlara, farklı kurallar uygulanması, yani "eşit olmayanların eşitsizliği" eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. (AYM Kararı: E:1988/7, K.1988/27, T:27/09/1988) Bu ilke ile güdülen amaç, benzer koşullar içinde olan özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktadır. (AYM Kararı: E:1976/3, IC:1976/23, T:13/04/1976) Aynı yönde verilen başka bir kararda da, "Anayasanın 10 uncu maddesindeki eşitlik, mutlak anlamda bir eşitlik olmayıp, ortada haklı nedenlerin bulunması halinde, farklı uygulamalara imkan veren bir ilkedir." hükmü verilmiştir. (AYM Kararı: E.1985/11, K:1986/29, T:11/12/1986) Anayasa Mahkemesi eşitlik ilkesine aykırılığı öne sürülen ayrımların, farklılaştırmaların, kanun koyucunun takdiri ile onun mutlak takdir yetkisi ile ilgili olduğunu veya Anayasa'ya uygunluk denetiminin kapsamı dışında kaldığını kabul etmiştir. (AYM Kararı: E:1975/147, IC:1975/1201, T:21/10/1975; E-.1983/1, K: 1983/5, T:26/04/1983)

Eşitlik ilkesi bütün verileri ile birlikte değerlendirilmesi gereken evrensel bir ilkedir. Eşitliği sağlama konusunda esas problem ise eşitsizlik yaparak eşitliği sağlamak anlayışını gerekçelendirmektir. Bu durumda eşitliği sağlamak için yapılan bir eşitsizliği isabetli teşhis etmek gerekir. Eşitlik aynı şartlarda aynı şekilde davranmaktır. Ancak, bunun için aynı şartların eşit belirlenmiş olması, farklılıkları haklı kılan sebeplerin bulunmaması gerekir.

Hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (AYM Kararı: E:2013/39, K:2013/65,

T-.22/05/2013; E-.2014/183, K:2015/122, T:30/12/2015). Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını; ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. (AYM Kararı: E:2013/39, K:2013/65, T:22/05/2013; E:2010/80, K:2011/178, T:29/12/2011)

Bu bakımdan, kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkan verecek düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir. (AYM Kararı: E.2012/116, K.2013/32, T:28/02/2013)

Yargılamanın yenilenmesi sebepleri Kanunda tahdidi olarak ve sayma yoluyla belirlendiğinden sayılanlar dışında bir sebeple, kesin hüküm haline gelmiş bir mahkeme kararının kaldırılması mümkün değildir. Diğer bir anlatımla, kıyas yapılarak yargılamanın yenilenmesi sebepleri genişletilemez. Ancak bunu sağlarken de hukukun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesine de aykırı karar vermemek gerekmektedir.

Davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi istemi, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendindeki "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" hususuna dayandırılmıştır.

Somut olay değerlendirildiğinde, isnat edilen eylemi ... ile davacının birlikte hareket ederek gerçekleştirdikleri anlaşılmakta olup, gerek idari soruşturma sürecinde gerekse de adli yargılama sürecinde birbirlerinden ayrı anılmayan ilgililer hakkında aynı maddi olaydan kaynaklanan iki davada aynı hukuk kurallarının yorumlanarak farklı sonuçlara ulaşılması, yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere hukuki belirlilik ve eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmekte, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendinde düzenlenen "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" maddesinde yer alan "tarafları" ibaresinin olayın sujesi olmaları yönünden aralarında fark bulunmayan aynı eylemi birlikte gerçekleştiren bireyler olarak yorumlanması hakkaniyete daha uygun bulunmaktadır. Aksi durumda, hukuka olan güvenin zedelenmesi kaçınılmazdır.

Bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (h) bendindeki "Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması" hususuna dayandırılan yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmesi, vatandaşların devlete ve hukuka olan güven duygusunu sarsacağından ve eşitlik ve hukuki belirlilik ilkesi kapsamında hakkaniyetli bir sonuca ulaşılabildiği noktasında şüphe oluşturacağından, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi hukuki zorunluluk arzetmektedir.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Yargılamanın yenilenmesi isteminin yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin 01/06/2017 tarih ve E:2017/733, K:2017/1137 sayılı kararının bozulmasına,

3. Kullanılmayan 51,70 TL yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine,

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

5. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07.10.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacının temyiz isteminin reddi ile kanuna ve usule uygun bulunan, Mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.