AZİL İŞLEMİ BİR BÜTÜN OLUP BİR DOSYADA AZLİN HAKLI, DİĞERİNDE HAKSIZ OLDUĞU KABUL EDİLEMEZ
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2020/4892 E.
2020/7646 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, işçilik alacaklarının tahsili ile ilgili dava ve işleri takip etmek üzere davalılara vekaletname verdiğini, açılan davanın lehine sonuçlandığını, ancak bu süreçte borçlunun iflas ettiğini, davalıların vekalet görevinin gereklerini gereği gibi ifa etmemeleri nedeniyle öncelikli olan işçi alacağının iflas masasınca 4. sıraya kaydedildiğini, azlettiği davalıların bu karara karşı süresinde itirazda bulunmamaları nedeniyle uğradığı hak kaybından doğan zarardan müştereken sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.267,00 TL’ nin 1.4.2009 tarihinden, 9.045,00 TL’ nin ise 1.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... ve ... vekilleri, davanın öncelilkle zamanaşımından reddi gerektiğini aksi halde müvekkillerinin yasaya aykırı şekilde vekillik görevlerini ihmal etmediğini ve kötüye kullanmadığını, görevlerini gereği gibi yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davalının avukatlık ortaklığından 2006 tarihi itibariyle ayrıldığını, davanın öncelikle husumetten reddini aksi halde davacının davalı ...’u ilk ödeme için ibra ettiğini, vekalet ücreti düşülmeksizin tüm alacak üzerinden taleplerinin de yersiz olduğunu beyan ederek davanın esastan reddini dilemiştir.
Mahkemece, sıra cetveline itiraz davasının açılacağı sürenin bitiminden itibaren hesaplanan 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı tarafından temyizi üzerine, (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2015/22590 esas, 2015/35436 karar sayılı ilamı ile dava konusu olayda, davalıların, zarar doğurduğu iddia edilen eylemle ilgili olarak müvekkili olan davacıya hesap verdiği ispat edilmediğinden, azilden itibaren işleyecek zamanaşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolduğundan söz edilemeyeceği, mahkemece işin esası incelenip, sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru görülmediği” belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, davanın KISMEN KABULÜNE, dava konusu 10.637,67-TL 'nin dava tarihi olan 24/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2.734,00-TL yönünden dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm tüm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tüm davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazları yönünden;
Davacı, eldeki dava ile davalıların vekalet görevinin gereklerini gereği gibi ifa etmemeleri nedeniyle, öncelikli olan işçilik alacağının iflas masasınca 4. sıraya kaydedildiğini, davalıların bu karara karşı süresinde itirazda bulunmamaları nedeniyle uğradığı hak kaybından doğan zarardan müştereken sorumlu olduklarını ileri sürerek, iflas masasında birinci sıra alacaklılara yapılan ödemeler için, alacağı miktarların, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının alacağından, davalıların akdi ve yasal vekalet ücretlerinin mahsubu gerektiği gerekçesiyle bilirkişi tarafından hesaplanan vekalet ücretlerini alacaktan mahsup edilerek karar verilmiştir.
Avukatlık Kanununun 174. maddesinde “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı ücrete hak kazanır. Azil işlemi bir bütün olup bir dosyada azlin haklı, diğerinde haksız olduğu da kabul edilemez. Somut olayda, davacının davalıları azlinin haklı olduğu, davalıların takip ettiği işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası ile buna ilişkin takiplerden azlin yapıldığı tarihe kadar kesinleşmiş olanlar hakkında vekalet ücretine hak kazanacakları hususu açıktır. Bu açıklamalar ışığında, davalıların hak kazanacağı vekalet ücretleri hakkında Mahkemece yapılan inceleme eksiktir. Bu husus bozma sebebi yapılmıştır. Yine, davalı ... tarafından yargılama aşamasında davacıya, asıl ve faiz borcu olarak havale edilen ödemeler için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre, yapılan bu ödemeler için asıl alacaktan mahsubu ile bu kısımlar hakkında karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tüm davalıların temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.