'BARO VE ODALARIN ÖNÜNDEKİ SEÇİM ENGELLERİ KALDIRILMALI'
Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Cumhurbaşkanlığı’nın corona virüs tedbirleri kapsamında baro genel kurullarının ancak 300 kişinin katılımı ile yapılabileceğini açıklayarak, baro seçimlerine anti-demokratik uygulamalarla kısıtlama getirmesine tepki göstererek, “seçimlerimiz ile ilgili açıklanan tedbirlere bakıldığında aslında seçimlerinizi yapmayın demek olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Demokrasinin ve hukukun gereği yerine getirilerek, baro ve odaların önündeki seçim engelleri ve kısıtlamaları kaldırılmalıdır” dedi.
“AÇTIĞIMIZ DAVA İLE İLGİLİ KARAR DAHİ VERİLMEDİ”
Baro seçimlerinin hukuksuzca ertelenmesini ve baroların genel kurullarına kısıtlama getirilmesini eleştiren Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “Avukatlık kanunumuza göre 2020 Ekim ayında yapılması gereken baro seçimlerimiz, seçime 1 gün kala hukuk tarihimizde göremeyeceğimiz ve asla kabul edemeyeceğimiz bir şekilde İçişleri Bakanlığı genelgesi ve İl Hıfzıssıhha kurul kararı ile 3 ay süre ile yapılamaz denilerek ertelendi. Gerekçe malum covid pandemisi. Mersin Barosu olarak bu kararın verildiği saatlerde Mersin İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açtık. Yüksek Seçim Kurulu’na başvurduk. Ortada tam kanunsuzluk var dedik. Ancak hukuken hiçbir sonuç alamadık. Davamız ile ilgili karar dahi verilmedi.
Demokrasinin kurallarının işlemesi, anayasal hak olan seçme ve seçilme hakkının normlar hiyerarşisine aykırı olarak genelgelerle engellenemeyeceğini ve en azından kanun devleti olabilelim diye hukukun bütün kurallarını zorladık. Akabinde Aralık ayında yapmaya çalıştığımız seçimlerimizi yine aynı hukuka aykırı yöntemlerle 3 ay daha ertelediler. Mart ayına gelindiğinde ise Sayın Cumhurbaşkanınca açıklanan tedbirler kapsamında seçimlerimizi yapabileceğimiz, ancak bunun 300 kişi ile mümkün olabileceğini ve de kişi başına 8 m2’lik bir alan bulundurma zorunluluğu belirtildi. Yani Mersin açısından bakarsak 2700 üyemiz ile seçim yapabilmemiz için 21,600 m2’lik bir alana ihtiyacımız bulunmaktadır. Böyle bir mekân tabiki yok. 300 kişi ile yapacak olsak 2,400 m2’lik yere ihtiyacımız bulunmaktadır. Yapmayı düşündüğümüz seçimlerimiz ile ilgili açıklanan tedbirlere bakıldığında aslında seçimlerinizi yapmayın demek olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Bir defa 300 kişi ile sınırlı genel kurul yapılamaz. Son dakikaya kadar aday olabilme sistemi içerisinde, kişinin salona 300 kişiden sonra gelmesi durumunda aday olma hakkı elinden alınmış olacaktır. Yani Anayasal seçme ve seçilme hakkı elinden alınmış olacaktır. Genel kurul bir bütündür. Akabinde seçim yapılacaktır. Genel kurul ve seçim 300 kişi ile mi yapılacak? Geriye kalan üyelerimizin hakları ne olacak? Seçimlerimiz yoğunluk nedeni ile hafta sonu yapılırdı. Ancak Mersin için Pazar günü sokağa çıkma yasağı bulunduğundan hafta içi yapılma durumu ortaya çıkacak ve bu da meslektaşların genel kurula katılamama sonucunu doğuracaktır.
“KAOTİK ORTAMDAN HİÇBİR ZAMAN HOŞNUT OLMADIK”
Benim gibi tüm Baro Başkanlarımız ve kurullarda bulunan meslektaşlarımız her zaman demokrasiye inanmış, ülkede demokratik teamüllerin işlerlik kazanması ve insan hakları için mücadele etmiş kişilerdir. İçinde bulunduğumuz bu kaotik ortamdan hiçbir zaman hoşnut olmadık. Kamuoyunda yayılan Baro Başkanları ve yönetim kurullarının mevcut durumdan hoşnut olduğumuz algısını da asla kabul etmiyoruz. Bizler görevlerimizi gerektiğinde demokratik seçimlerle meslektaşlarımızın takdiri ile devretmeye hazırız. Ülkede pandemi bahane edilerek bireylere, işletmelere, esnaflara, stk’lara ,baro ve odalara getirilen yasaklardan ne hikmet ki lebalep dolu siyasi parti kongreleri hiç etkilenmemiş, cümbür cemaat kongrelerini yapabilmiştir. Barolarımızın tamamı bu durumdan rahatsız iken, hukuksuzluk bu hali ile devam ederken, TBB başkanı ve yönetim kurulundan süreçle ilgili bir çağrı ve açıklama gelmemesi düşündürücüdür. Tarih ve hukuk dünyası bu tavırsızlığı ve eylemsizliği de yüreklerine ve hafızalarına kazımıştır. Paris Şartı “Demokrasi, temsili ve çoğulcu karakteri ile seçmene hesap verilmesini, kamu makamlarının hukuka uymak yükümlülüğünü ve adaletin yansız bir şekilde dağıtılmasını da zorunlu kılar. Kimse hukukun üstünde olamaz” der. Demokrasinin ve hukukun gereği yerine getirilerek, baro ve odaların önündeki seçim engelleri ve kısıtlamaları kaldırılmalıdır” dedi.