BEDELİ ÖDENEREK “GİZLİ BAĞIŞ” ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN İŞLEMLER HAKKINDA YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARININ DOĞRUDAN BAĞLAYICI OLMA NİTELİĞİ YOKTUR
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
2016/18525 E.
2020/218 K.
16.01.2020 T.
ÖZET:
Somut olayda olduğu gibi, bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur.
Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı Hukuk Genel Kurulunun .. sayılı; 11.10.1995 tarihli, .. sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Açıklanan nedenden ötürü mahkemenin ret kararı doğru olduğundan, davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davaya konu taşınmaz bedelinin mirasbırakan babaları … tarafından ödendiği halde ikinci eşi olan davalı adına tescil ettirildiğini, davalı tarafından da kardeşlerine aktarıldığını ileri sürerek muris muvazaası nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, dava konusu taşınmazın bedelini kendisinin ödediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.01.2020 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedeninden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre yanlar arasındaki uyuşmazlık, mirasbırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına tapu siciline kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi, bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli, 586/782 sayılı; 21.9.1994 tarihli, 248/538 sayılı; 21.12.1994 tarihli, 667/856 sayılı; 11.10.1995 tarihli, 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenden ötürü mahkemenin ret kararı doğru olduğundan, davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 2.540.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 25.20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 16/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi