BEYANI ALINAN KOMŞUNUN İSMİ YAZILMADAN YAPILAN TEBLİĞ İŞLEMİ USULSÜZDÜR

BEYANI ALINAN KOMŞUNUN İSMİ YAZILMADAN YAPILAN TEBLİĞ İŞLEMİ USULSÜZDÜR

T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi         

2016/12419 E. 

2017/3359 K.

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek meskeniyet şikayetinde bulunduğu, mahkemece, tebliğ işleminin usulüne uygun olduğundan bahisle meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verildiği görülmektedir.
    İİK’nun 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun’un 16/1. maddesine göre yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre, haczin öğrenildiği tarihten başlar. Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış ise, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
    Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu’nun ”Tebligat Mazbatası” başlıklı 23.maddesinin 7. bendinde; ”21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının” emredildiği, “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise; “30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının” hüküm altına alındığı görülmüştür.
    Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f maddeleri gereğince; tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliğinin 35. maddesi gereğince; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
    Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına, 11/08/2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, borçluya 03/03/2015 tarihinde yapılan kıymet takdir raporunun tebliğine ilişkin tebligat parçasının ve 27/10/2014 tarihinde yapıldığı iddia edilen 103 davet kağıdının tebliğine dair PTT’nin 29/09/2015 tarihli tebligat akıbetine ilişkin yazısının incelenmesinde; muhatap tevziat saatlerinde adresinde bulunmadığından komşusu isim ve imzadan imtina edip şifahi beyanına göre muhatabın adres kapalı olduğundan TK 21’e göre muhtara bırakıldığı, aynı komşuya haber verildiği, kapıya ihbar yapıştırıldığı yazılı olup, tebliğ memurunun, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tespit etmeden, muhtara tebliğ ve ihbar yapıştırma işlemi yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca tebligatın geçerli olabilmesi için, tebliğ memurunun, araştırma yaptığı komşunun adını tespit etmesi gerekmektedir. Zira bu belgeleme işlemi, devam eden işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Beyanı alınan komşu ismi yazılmadan yapılan tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Kanun’un 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri gereğince usulsüzdür.
    O halde mahkemece, meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü ile borçlunun esasa ilişkin şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.