BİR BEDEL İÇERMEYEN YA DA İÇERİĞİNDEN BEDEL BELİRLENEMEYEN İHTARNAMELER BORÇLUYU TEMERRÜDE DÜŞÜRÜCÜ NİTELİKTE KABUL EDİLEMEZ
T.C.
Yargıtay
15. Hukuk Dairesi
2014/7125 E.
2015/2786 K.
Mahkemesi :Didim (Yenihisar) 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :25.06.2014
Numarası :2013/538-2014/286
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı iş sahibi idare vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenicinin alacağının kaynağı haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme değil, sözleşmedir. Sözleşmeden kaynaklanan alacaklar nedeniyle faiz istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da borcun kesin vadeye bağlı olması zorunludur. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/I ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117/1. maddeleri uyarınca muaccel bir borcun alacaklısı tarafından bir ihtarname ile temerrüde düşürülmeyen borçludan faiz istenemez. Alacaklı tarafından gönderilen ihtarnamenin borçluyu temerrüde düşürücü etkisinin olduğunun kabul edilebilmesi için, ihtarnamenin belirli bir süre içerisinde bir borcun ödenmesi ihtarını içermesi zorunludur. Bir bedel içermeyen ya da içeriğinden bedel belirlenemeyen ihtarnameler borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte kabul edilemez. Ayrıca, temerrüde düşürücü bir ihtarnamenin tebliğinden sonra alacaklının, faize ilişkin önceki temerrüt halinden kaynaklanan alacaklarını saklı tutmadan borçluya yeni bir süre vermesi halinde, ilk temerrüt hali ortadan kalkacak ve yeni oluşan temerrüt tarihi, faiz başlangıcına esas olacaktır.
Somut olayda, davacı yüklenici tarafından davalı idareye verilen ve mahkemece temerrüde esas kabul edilen 10.06.2008 ve bu tarihten sonra yine idareye verilen 18.12.2008 tarihli dilekçeler bedel içermemesi nedeniyle temerrüde esas teşkil etmeyeceği gibi ekinde serbest meslek makbuzunun da bulunduğu ve bu nedenle talep edilen bedelin belirli olduğu 15.03.2012 tarihli dilekçe ile davalı idareden yeniden ödeme talep edilmiş ve bu dilekçede önceye ilişkin faiz hakkı saklı tutulmamıştır. Bu dilekçe, davalı idareye yeniden süre verilmesi anlamına geldiğinden, davalı iş sahibi idare açısından temerrütün bu dilekçenin idare kayıtlarına alındığı 19.03.2012 tarihinde oluştuğunun kabulü gerekir. Bu durumda; mahkemece, hüküm altına alınan alacağa 19.03.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yerine 10.06.2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/VII. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı iş sahibi idare vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle kararın hüküm fıkrasının ikinci paragrafında yer alan “10.06.2008” tarihinin karar metninden çıkarılarak yerine “19.03.2012” tarihinin eklenmesine, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.