BİRDEN FAZLA SAHTE BELGE BULUNDURAN KİŞİ HER BİR BELGE İÇİN AYRI OLARAK CEZALANDIRILIR
TC
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
2019/4057 E.
2020/309 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanığın, ... adına düzenlenen ve üzerine kendi fotoğrafı bulunan sahte nüfus cüzdanı ve ... Müsteşarlığı tanıtma kartını kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, suça konu nüfus cüzdanını 2004 yılında düzenlettiğini, suça konu tanıtma kartını ise cezaevinden firar ettiği 08.01.2014 tarihinden sonra düzenlettiğini beyan etmesi karşısında; suça konu belgelerin düzenlenme tarihleri arasındaki zaman aralığı dikkate alındığında, sanığın fiillerinin her biri yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçları oluşturduğu ve her bir belge yönünden ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanığa yüklenen fiillerin zincirleme şekilde işlenmiş resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu kabul edilip tek hüküm kurulması,
2- Kabule göre;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, Üye ... ve Üye ...’ın değişik gerekçesiyle ve oy birliği ile, 16.01.2020 tarihinde karar verildi.
Başkan V. Üye Üye(D.G) Üye Üye(D.G)
... ... ... ... ...
DEĞİŞİK GEREKÇE
Dairemizin 2019/4057 Esas, 2020/309 Karar sayılı 16.01.2020 tarihli kararına dair sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş farklılığı; resmi belge niteliğinde olan suça konu nüfus cüzdanındaki fotoğraf üzerinde basılı bulunan soğuk mühür izinin belge üzerinde devam etmemesi durumunda aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığı ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
5237 sayılı TCK'nın 204/1-2 ve 207/1 maddelerinde yer alan seçimlik hareketler yönünden "gerçek bir belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi" ögesine yer verilmiş olup, öğreti ve uygulamada sahtecilik suçlarının tüm seçimlik hareketleri yönünden aldatma niteliği suçun unsuru olarak kabul edilmiştir. Madde gerekçesinde de düzenleme fiili açısından da yapılan sahteciliğin kişiyi yanıltabilecek nitelikte olması gerektiği belirtilmiştir.
Belgelerde aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığına hakim/mahkeme karar verecektir. Mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmi belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Öğreti ve uygulamada, resmi belgelerin devlet bürokrasisinin ürettiği belgeler olarak kendisinden önceki bir ön düzenlemeye dayanılarak düzenlendiği, varlığı ve geçerliliğinin bu düzenlemeye uygun olarak düzenlenmesine bağlı olduğu, belgenin ilgili mevzuata aykırı olarak düzenlenmiş olması halinde ise aldatma niteliğinin bulunmadığı kabul edilmektedir.
Nitekim Yargıtay 11.Ceza Dairesi 21.12.2015 tarih ve 2013/20373 Esas sayılı kararında; Devlet bürokrasisinin ürettiği bir belge olan resmi belge, o bürokrasinin gerektirdiği, o tür belge için öngörülen biçim koşullarını taşımalıdır. Örneğin; imza, resmi belgenin varlığı için gereklidir. İmza dışında başlık, paragraf, paraf, soğuk damga, resmi mühür, tarih, sayı, ifade tarzı, konu itibariyle hitap şekli, kullanılan deyimler gibi belgesine göre genellikle aranan, yerine göre belgenin geçerlilik nedeni haline gelen koşullar olduğunu kabul etmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarih ve 232-250 sayılı kararında da aldatma niteliği ile ilgili olarak "belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği" belirtilmiştir.
Bu kapsamda Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 130/2 maddesinde "Nüfus ve uluslararası aile cüzdanlarının onay bölümü mühürlenir. Soğuk damga fotoğrafın üzerine gelecek ve fotoğrafın görüntüsünü bozmayacak şekilde ve nüfus cüzdanının plastikle kaplanması işleminden sonra ay-yıldıza doğru uygulanır." düzenlemesine yer verilerek nüfus cüzdanlarında yer alan soğuk damganın fotoğrafın üzerine gelecek ve fotoğrafın görüntüsünü bozmayacak şekilde ve nüfus cüzdanının plastikle kaplanması işleminden sonra ay-yıldıza doğru uygulanacağı belirtilmiştir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi de nüfus cüzdanlarında yapılacak sahteciliklerde Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik de öngörülen şekil ve usullere uygun düzenlenmiş olması şartını aradığı görülmektedir:
"...dosyada aslı bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyet olarak yapılan incelemede, "fotoğraf üzerinde basılı bulunan soğuk mühür izinin belge üzerinde devam etmediği" tespit edildiğinden nüfus cüzdanında gerçekleştirilen sahteciliğin ilk bakışta dikkat çekecek nitelikte olduğu, iğfal kabiliyetini haiz olmadığı, resmi belgede sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine hükmolunması," ( 11.C.D. 08.05.2017 tarih ve 2015/3694 Esas,2017/3489 Karar )
"... dosya kapsamında bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde, nüfus cüzdanında bulunması zorunlu olan soğuk mühür izinin fotoğraf üzerinde kısmen bulunmasına karşın belge üzerinde bulunmadığının ve fotoğrafın düzensiz şekilde yapıştırılmış olduğunun tespit edilmesi nedeniyle belgenin aldatma kabiliyeti bulunmayıp suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi," (11.C.D. 05.10.2015 tarih ve 2015/7093 Esas, 2015/29135 Karar)
Somut olayda ise: olay tarihi olan 16.06.2014 tarihinde durumundan şüphelenilen sanık ...'ın üzerinde kolluk görevlilerince yapılan aramada kendi fotoğrafının yapıştırılmış olduğu ... ismine düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ile ... Müsteşarlığı personel tanıtım kartının ele geçirildiği,
Sanığın savunmasında; "nüfus cüzdanını 2004 yılında , ... Müsteşarlığı personel tanıtım kartını ise yakalanma anından 1 yıl kadar önce düzenlettiğini" beyan ettiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal ... Laboratuvarı Dairesi Başkanlığından alınan 26.04.2014 tarihli raporda ;"nüfus cüzdanının genel görünümü, baskı ve kağıt kalitesi, üzerinde basılı bulunan matbu desen, şekil ve ibarelerin netlik dereceleri itibariyle orjinal nüfus cüzdanı örneklerine uyum sağlamadığı, tamamen sahte olduğu ve mühür izinin fotoğraf üzerine gelecek şekilde oluşturulduğunun" belirtildiği,
Dosya arasında aslı bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyet olarak yapılan incelemede, "fotoğraf üzerinde kısmen ve belirgin olmayacak şekilde basılı bulunan soğuk mühür izinin belge üzerinde devam etmediğinin" anlaşıldığı,
Sanık üzerinde aynı anda ele geçirilen suça konu sahte nüfus cüzdanı ve ... personel tanıtım kartının farklı tarihlerde düzenlendiği bu nedenle iki ayrı sahtecilik suçunun oluşacağı bir an için düşünülebilir ise de; suça konu nüfus cüzdanının orjinal nüfus cüzdanı örneklerine uyum sağlamadığı, fotoğraf üzerinde belirgin olmayacak şekilde yer alan soğuk damganın nüfus cüzdanının plastikle kaplanması işleminden sonra ay-yıldıza doğru belge üzerinde devam etmediği, belgede yapılan sahteciliğin ilk bakışta kolaylıkla anlaşıldığı, yapılan sahteciliğin aldatma niteliğinin bulunmadığı, nüfus cüzdanında sahtecilik eylemi yönünden suçun unsurlarının oluşmadığı,
Aldatma niteliği bulunmayan sahte nüfus cüzdanı yönünden sanığın Beraatine karar verilmesi gerektiği halde, nüfus cüzdanı da gözetilerek sanığın zincirleme resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine dair verilen kararın Bozulması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun "her bir belge yönünden ayrı mahkumiyet hükmü kurulması gerektiği" şeklindeki bozma düşüncesine katılmıyoruz.16.01.2020