BONONUN TANZİM TARİHİ İLE VADE TARİHİ ARASINDA UZUN BİR SÜRENİN BELİRLENMESİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR HUKUKSAL ENGEL BULUNMAMAKTADIR

BONONUN TANZİM TARİHİ İLE VADE TARİHİ ARASINDA UZUN BİR SÜRENİN BELİRLENMESİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR HUKUKSAL ENGEL BULUNMAMAKTADIR

T.C.

Yargıtay

19. Hukuk Dairesi         

2014/6926 E. 

2014/11257 K.

    MAHKEMESİ : Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/01/2014
    NUMARASI : 2013/626-2014/11

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    – K A R A R –

    Davacı vekili; müvekkilinin miras alacağı nedeniyle davalı tarafından verilen senede dayanarak icra takibi yaptığını, takip konusu senedin boş olarak verildiğini ve daha sonra müvekkili tarafından alacaklı olduğu miktar kadar doldurulduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkilinin, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, senet tanzim tarihinden itibaren yaklaşık 25 yıl geçtiğini ve senedin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından kambiyo vasfını haiz senedin ilamsız takibe konu edilmesi ve takibin itiraza uğraması nedeniyle artık senedin kambiyo vasfını yitirip yazılı delil başlangıcı niteliğini aldığı, bu halde tanık dinlenebileceği, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının iddiasını kanıtlayamadığı, öte yandan düzenleme tarihi 1989 olan senedin yaklaşık 23 yıl sonra takibe konulduğu, mevzuatımızda en uzun zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak düzenlendiği gözetildiğinde açık olarak verilen bononun bu kadar zaman yasal yollardan tahsil edilmeye çalışılmaması ve vade tarihinin 2012 olarak yazılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, bonoya dayalı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.’nın 776. maddesinde bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlar belirtilmiştir. Dava konusu bono, anılan Yasa hükmünde belirtilen zorunlu unsurları içermektedir. Bononun tanzim tarihi ile vade tarihi arasında belli bir süre olacağına, başka bir anlatımla süre kısıtlaması bulunduğuna dair hukuksal bir düzenleme mevcut olmadığından yerel mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçeleri isabetsizdir. Bu durumda mahkemece bonoya karşı ileri sürülen her türlü iddia ve savunmanın yazılı delille kanıtlanabileceği ve somut olayda ispat külfetinin davalı tarafta olduğu gözetilmeksizin kambiyo senedi niteliğindeki bononun yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğuna ilişkin yanılgılı gerekçeyle ve olayda tanık dinlenmesi mümkün olmadığı halde tanık dinlenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.