BORÇ VERDİĞİ PARAYI HAVALE İLE GÖNDEREN KİŞİ AÇIKÇA BORÇ OLDUĞUNU BELİRTMEZ İSE DEKONT İLE ALACAĞINI KANITLAYAMAZ

BORÇ VERDİĞİ PARAYI HAVALE İLE GÖNDEREN KİŞİ AÇIKÇA BORÇ OLDUĞUNU BELİRTMEZ İSE DEKONT İLE ALACAĞINI KANITLAYAMAZ

TC

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

2016/29241 E.

2018/12294 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat İlke Işık geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, tarafların 11.02.2009 tarihinde kurulan ... ... Sis. İnş. ve Müh Ltd. Şti.'nin kurucu ortakları olduğunu, şirket ortaklar kurulun kararıyla 30.000,00 TL olan şirket sermayesinin 200.000,00 TL'ye çıkarıldığını, davalının 10.000,00 TL olan sermaye payının 66.650,00 TL'ye arttırıldığını, bu nedenle davalının şirkete 56.650,00 TL daha sermaye koyması gerektiğini, davalının şirkete olan borcunu ödeyebilmek için kendisinden borç para istediğini, farklı tarihlerde davalıya banka havalesi ile 46.930,00 TL ödünç para gönderdiğini, gönderdiği paraları, davalının banka hesabına aktarılmasından hemen sonra davalının "şirket sermaye artış bedeli" açıklamasıyla parayı şirketin hesabına havale ettiğini, davalının ödünç aldığı paraları iade etmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacıdan ödünç para almadığını, paraların şirketin işleri için hesabına yatırıldığını ve kendi şahsi hesabından şirket hesabına aktarıldığını, o dönemde davacının kişisel hesabından yapılan aktarımların fazla olması nedeniyle önce kendi şahsi kesabına, sonra da kendi hesabından şirket hesabına aktarıldığını, banka dekontlarında bir açıklama yer almadığını, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davalının ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/4182 Esas sayılı dosyasına yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, asıl alacağın %20'si olan 9.386,18 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
    Davacı, eldeki dava ile davalıya banka havalesi ile göndermiş olduğu ödünç paraların tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. Davalı, davacıdan ödün para almadığını, gönderilen paraların şirket hesabına aktarıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olduğu, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleyi yapan davacının bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, ancak davalı söz konusu havale bedellerini tarafların ortağı oldukları dava dışı şirket adına harcamalarda kullandığını iddia etmekle ispat külfetinin yer değiştirdiği, davalının bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davalının da davacıya aldığı tutarları iade ettiğine dair belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü havale ile para gönderildiğine ilişkin maddi vakıanın varlığını kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin, ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır.
    Havale kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. Davalı savunmasında, borcu kabul etmemiş ve gerekçeli inkarda bulunmuştur. Öte yandan havale dekontlarında gönderilen paranın borç verildiğine dair herhangi bir şerhin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle havale, paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli değildir. Davacı, ibraz ettiği delillerle davasını kanıtlayamamıştır. Ne var ki, davacı yemin deliline dayanmıştır. Davacıya, davasını ispat etmek için yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.