BORCA KATILMA İLE BORCUN NAKLİNİN FARKLARI-BORCUN NAKLİNDE ESKİ BORÇLUNUN SORUMLULUĞUNUN KALKMASI

BORCA KATILMA İLE BORCUN NAKLİNİN FARKLARI-BORCUN NAKLİNDE ESKİ BORÇLUNUN SORUMLULUĞUNUN KALKMASI

TC

YARGITAY

11. Hukuk Dairesi         

2018/1521 E.  

2019/7401 K.

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/03/2017 tarih ve 2014/60 E.- 2017/234 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 11/01/2018 tarih ve 2017/449 E- 2018/3 K. sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesinin davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 19.11.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Ferhat Toprak San. Tic. A.Ş'deki hisselerinin davadışı şirket ortaklarına devrettiğini, satış bedeline karşılık alacaklısı ..., müşterek borçluları Ferhat Toprak San. Tic. A.Ş, Has Tuğla A.Ş ve Fırat Toprak San. Tic. Ltd. Şti. olan 36 adet kambiyo senedi düzenlenerek imzalanıp müvekkiline verildiğini, senetlerin vadelerinde ödenmediğini, vadesi gelmeyenlerin de ödenmeyeceğinin belli olması nedeni ile takip yapıldığını, haksız olarak itiraz edildiğini, borçlunun kambiyo senetlerinin borçlusu olduğunu, bonoların hisse devri karşılığında ahzolunduğunu, taraflar arasında protokol bulunduğunu ileri sürerek, başlatılan takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 300.000 USD 'nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, senet bedellerinin ödenmesi konusunda davacı ile senet borçluları ve 3. kişiler arasında protokol düzenlendiğini, buna göre senet bedellerinin Has Tuğla A.Ş adına...tarafından davacıya ödenmesinin, Has Tuğla A.Ş tarafından ödenen bedel kadar 36.000.000 adet tuğlanın...'na verilmesinin kararlaştırıldığını, bu nedenle senetteki imzaların boşa çıktığını, senetlerin ve taraflar arasındaki tüm ilişkilerin zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinden bir talep hakkı olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, protokol ile borcun 3. kişiye devredilmiş olması ve alacaklının 3. kişiden alacağını talep etmesi gerektiği, taraflar arasında senetlerin kambiyo vasfını yitirdikleri gerekçesi ile davacının davasının reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, tarafların düzenlediği protokol başlıklı sözleşmede...'nun davaya konu bonoların düzenleyicilerinin borcuna katıldığı, fakat bonoların kambiyo senedi olmasına rağmen kambiyo senedi vasfı taşımayan adi yazılı bir sözleşme ile borca katıldığı, kambiyo senetlerinden doğan borcun aynen devam ettiği ve sözleşmenin kambiyo senetlerinden doğan borçların bütün olarak...'na nakledilmesi (üstlenilmesi) anlamını taşımadığı, zira kambiyo senetlerinden doğan borcun devam ettiği, bu borcun yerine protokolden doğan borcun geçmediği ve geçemeyeceği bu durumda dava konusu ıslah ile alacak davasına dönüşen takibe konu senetlerden dolayı davalının keşideci sıfatıyla borcunun devam ettiği,davalının maddi anlamda borcun sona erdiğine veya bulunmadığına yönelik bir savunması bulunmadığı yalnızca zamanaşımı defii ve borcun nakli savunmasında bulunulduğu ,dosya kapsamı delillere göre davanın kabul edilmesi gerekirken protokole yanlış anlam verilerek borcun nakledildiği şeklindeki kabul ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/03/2017 tarih 2014/60 Esas 2017/234 Karar sayılı hükmünün HMK 353 (1) b-2 gereği kaldırılmasına, davanın ıslah edilen kısma göre kabulüne; 300.000 USD'nin; 60.000 USD'sine 31/08/2009, 60.000 USD'sine 30/09/2009, 60.000 USD'sine 31/10/2009, 60.000 USD'sine 30/11/2009, 60.000 USD'sine 31/12/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca kamu bankalarının 1 yıllık vadeli USD mevduata verdikleri en yüksek faiz oranında temerrüt faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin ıslah nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacının dava dışı anonim şirketteki hisselerini dava dışı gerçek kişilere devrettiği, hisse devir bedeli olarak davacıya verilen senetlerde davalının ve dava dışı şirketlerin müşterek borçlu sıfatıyla imzalarının bulunduğu, borcun ödenmemesi üzerine davacı, davalının da aralarında bulunduğu borçlu şirketler ve dava dışı... arasında 09.03.2007 tarihli bir protokol düzenlendiği ve bu protokolün gereğinin yerine getirilmediği hususu uyuşmazlık dışıdır. Uyuşmazlık, protokolün borcun nakli mi yoksa borca katılma mahiyetinde mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Borcun nakli Mülga 818 sayılı BK 173-181 maddelerinde düzenlenmiştir. Borcun nakli ile borçlu tarafın değişmesi sonucu doğar. Kural olarak borcun nakline alacaklının muvafakat etmesi gerekir. BK 173. maddesine göre borç ilişkileri dışında olan üçüncü kişi borçluya karşı borcu üzerine alma ve borçluya borçtan kurtarma yükümlülüğü altına girer. Üçüncü kişi ile borçlu arasındaki bu ilişki alacaklıyı etkilemez. Borcun iç yüklenilmesi adını alan bu ilişki borçlu ile üçüncü kişi arasında sonuç doğurur. Üçüncü kişi borcu eda etmezse borçlu borcu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Buna karşılık BK. 174. maddesinde düzenlenen borcun naklinde (borcun dış yüklenilmesi) alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılır. Böyle bir sözleşme ile eski borçlu borçtan kurtulur ve borcu üstlenen 3. kişi borç altına girer. Diğer bir tanımla borç ilişkisi varlığını sürdürmekle birlikte borcu borçlu tarafı değişir. Borcun nakli (borcun dış yüklenilmesi) için borçlunun bir icapta alacaklının da kabul beyanında bulunması gerekir. Karşılıklı olarak icap ve kabul beyanından sonra borcun nakli gerçekleşir ve yukarda açıklandığı üzere borçlu borçtan kurtulur.
Borca katılma ise, 6098 sayılı TBK ile kabul edilen bir hukuki kurumdur. Borca katılmada alacaklı ile borçlu ilişkisi haricinde üçüncü bir kişinin borçlunun yanında yer alarak yükümlü olunan edimi üstlenerek borcun ifası bakımından alacaklıya karşı ilk borçluyla birlikte asli müteselsil borçlu sıfatına sahip olmaktadır.
Somut olayda, 09.03.2007 tarihli protokolün 1. maddesinde ''...senedi ...'ya...'nun ödemesi hususunda taraflar anlaşmışlardır.'' 2. maddesinde ''..., senetlerin... tarafından ödenmesini, ... da... senetleri ödemeyi kabul etmektedir.'' 3. maddesinde '' Bu şekilde ...'ya hisse devrinden doğan alacağı nedeniyle verilmiş senetler ödenmiş olacak. ...... da ...o aya ait 60.000 USD bedelli senedi ...'ya ödeyip...'' şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında borca katılma değil, borcun nakli iradesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, protokolün ve taraf delillerinin borcun nakli kurumu çerçevesinde değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, protokolün borca katılma olduğu şeklindeki yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.