BORÇLUNUN RESMİNİ SOSYAL MEDYADA İFŞA ETMEK BASİT TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURMAZ

BORÇLUNUN RESMİNİ SOSYAL MEDYADA İFŞA ETMEK BASİT TEHDİT SUÇUNU OLUŞTURMAZ

TC

YARGITAY

4. Ceza Dairesi         

2019/3486 E.  

2019/13619 K.

Tehdit suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 500,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24/10/2017 tarihli ve 2017/675 esas, 2017/599 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19/04/2019 gün ve 94660652-105-32-3657-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/05/2019 gün ve 2019/3486 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5237 sayılı Kanun'un 106/1-2. cümlesinin; "Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. " şeklinde olduğu;
Dosya kapsamına göre, sanığın, ... isimli sosyal paylaşım sitesinde müştekiye yönelik olarak "borcu var ödemiyor piyasaya borçları ödedim diyor telefonda erkeklik yapıyor istediğin yere gelirim diyor borç ödemiyor gelmiyorda bende özlediğimden fotosu paylaşıp hasret gideriyorum" şeklinde sözler yazmak sureti ile tehdit suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, bahse konu sözlerin sair tehdit suçunun unsurlarını taşımadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 500,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24/10/2017 tarihli ve 2017/675 esas, 2017/599 sayılı kararının, 5237 sayılı Kanun'un 106/1-2. cümlesinin ;"Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. " şeklinde olduğu;
Dosya kapsamına göre, sanığın, ... isimli sosyal paylaşım sitesinde müştekiye yönelik olarak "borcu var ödemiyor piyasaya borçları ödedim diyor telefonda erkeklik yapıyor istediğin yere gelirim diyor borç ödemiyor gelmiyorda bende özlediğimden fotosu paylaşıp hasret gideriyorum" şeklinde sözler yazmak sureti ile tehdit suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, bahse konu sözlerin sair tehdit suçunun unsurlarını taşımadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ...'a yükletilen tehdit suçunun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
./..
.2.


III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilerek tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, anılan fıkranın ikinci cümlesinde malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit düzenlenmiş ve failin mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeden hareketle hayat, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı değerlerine yönelik tehdit dışında kalan bir ifadenin, sair tehdit olarak kabul edilebilmesi için açık bir kötülük bildirimi ve kastını içermesi veya oluşa göre tereddüde mahal vermeyecek şekilde bu yönde algılanması gerekmektedir. Bu nedenle, özellikle haksız bir fiil veya hukuksuz bir uygulamaya tepki olarak ortaya konulan ve yasal yollara başvuruyu da içinde barındırabilecek tarzda yorumlanabilecek ifadeler, sözlerin sarfedildiği doğal ortamın bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde, tehdit suçunun oluşması için aranan uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşullarını içermeyecektir. Sair tehdit eyleminde hukuka aykırılık öğesinin oluşması bakımından olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması da zorunludur. TCK'nın 26. maddesinde "hakkını kullanan kişiye ceza verilmez" hükmü yer almaktadır. Anayasa'nın 36. maddesinde ise, herkesin yargı merciileri önünde iddia ve savunmada bulunma hakkının bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca, gerçek kişiler veya resmi mercilerin hukuka aykırı işlem ve eylemleri nedeniyle kişilerin şikayet hakları da hak arama özgürlüğü kapsamında bu madde içerisinde değerlendirilmektedir. Şikayet hakkının kullanılması, kişilerin veya kamu görevlilerinin yasaya uygun davranmadıkları iddiasıyla idare veya yargı makamlarınca denetlenmelerine olanak sağlamaktadır. Şikayet edilen kişinin suç işlediği için cezalandırılması veya kamu görevlisinin hukuka aykırı davranışı nedeniyle disiplin işlemine ya da yargılamaya tabi tutulması sair kötülüğe uğratılması anlamına gelebilecek ise de, yasal hakkın kullanılması nedeniyle kişi cezalandırılamaz. Hukuksuz bir muameleye maruz kalan kişinin bu haksızlığı icra eden sivil veya kamu görevlisi olan kişiye, hukuk önünde hesaplaşması anlamına gelen sözleri söylemesi tehdit olarak düşünülmemelidir. Zira bu halde Anayasayla güvence altına alınan (m.74) şikayet hakkının kullanımı söz konusudur. Bu kişinin ilgili makamlara müracaat etmesi de, kendiliğinden hak alma ya da tehdit düşüncesiyle değil, şikayet hakkının kullanılması amacıyla hareket ettiğinin göstergesi olmaktadır.
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Tehdit suçunun şarta bağlanması durumunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi hususunda etkili olması gerekir. Sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi yönünde ne şekilde etkili olacağı tartışılıp açıklanmalı eğer sanığın şartın gerçekleşmesi için herhangi bir etkisinin olmayacağı açıksa suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmelidir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında, daha önceden birlikte ticaret yapması nedeniyle kendisinden alacaklı olduğunu iddia ettiği şikayetçi ...'ya yönelik olarak, ... adlı sosyal paylaşım sitesinde "Tütüncü Apo" adı ile oluşturduğu hesaptan, adı geçen şikayetçinin eşi ile olan fotoğrafını da paylaşarak, "borcu var ödemiyor piyasaya borçları ödedim diyor telefonda erkeklik yapıyor istediğin yere gelirim diyor borç ödemiyor gelmiyorda bende özlediğimden fotosu paylaşıp hasret gideriyorum" şeklinde sözlerle yorum yapmak suretiyle tehditte bulunduğu iddiasıyla, TCK'nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle 05/06/2017 tarihinde kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24/10/2017 tarihli ve 2017/675 esas, 2017/599 sayılı kararıyla basit tehdit suçundan TCK'nın 106/1-2. cümle, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, cezanın nevi ve miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanığın, alacaklı olduğunu iddia ettiği şikayetçiye ulaşamadığını, bu yüzden dikkat çekmek ve şikayetçinin kendisine ulaşmasını temin amacıyla, "Tütüncü Apo" adı ile oluşturduğu ... hesabından, şikayetçinin eşi ile olan fotoğraflarını paylaştığını içeren savunmasının içeriği dikkate alındığında, sanığın, ilgili hesaptaki bir arkadaşının "ne oluyor milletin resimlerini paylaşıp duruyon" şeklindeki sorusu üzerine cevap niteliğinde yazmış olduğu "borcu var ödemiyor piyasaya borçları ödedim diyor telefonda erkeklik yapıyor istediğin yere gelirim diyor borç ödemiyor gelmiyorda bende özlediğimden fotosu paylaşıp hasret gideriyorum" biçimindeki sözlerin, malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit niteliğinde olmadığı, şikayetçi üzerinde ciddi korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli olmadığı gözetilmeden, yükletilen basit tehdit suçunun oluştuğu kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:

Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, tehdit suçundan kurulan, Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24/10/2017 tarihli ve 2017/675 esas, 2017/599 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Karardaki hukuka aykırılık sanığın cezasının kaldırılmasını gerektirmekle, aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca,
Sanığın tehdit suçundan mahkumiyetine dair hüküm fıkrasının,
"Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca sanığın BERAATİNE", şeklinde DÜZELTİLMESİNE, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.