BOŞANMA - YOKSULLUK NAFAKASI - KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE TAZMİNAT
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
2022/3298 E.
2022/5856 K.
15.6.2022 T.
BOŞANMA ( Tarafların Tespit Edilen Ekonomik ve Sosyal Durumları Boşanmaya Yol Açan Olaylardaki Kusur Dereceleri Paranın Alım Gücü Kişilik Haklarına Yapılan Saldırı İle İhlâl Edilen Mevcut ve Beklenen Menfaat Dikkate Alındığında Davacı Kadın Yararına Takdir Edilen Maddî ve Manevî Tazminatın Az Olduğu )
YOKSULLUK NAFAKASI ( Davacı Kadının Asgari Ücret Düzeyinde Maaşla Fabrikada İşçi Olarak Çalıştığı Kirada Oturduğu ve Herhangi Bir Mal Varlığının da Bulunmadığı/Davalı Erkeğin İse Emekli Olduğu Aynı Zamanda Bekçilik Yaptığı Sosyal İnceleme Raporundaki Beyanına Göre Kendisine Ait Evde Oturduğu Anlaşılmakla Asgari Ücret Seviyesindeki Gelirin Kişiyi Yoksulluktan Kurtarmayacağından Yoksulluk Nafakası Koşullarının Davacı Kadın Yararına Gerçekleştiği )
KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Boşanma - Tarafların Tespit Edilen Ekonomik ve Sosyal Durumları Boşanmaya Yol Açan Olaylardaki Kusur Dereceleri Paranın Alım Gücü Kişilik Haklarına Yapılan Saldırı İle İhlâl Edilen Mevcut ve Beklenen Menfaat Dikkate Alındığında Davacı Kadın Yararına Takdir Edilen Maddî ve Manevî Tazminatın Az Olduğu/Daha Uygun Miktarda Taminata Hükmedilmesi Gereği)
4721/m.4,174
6098/m.50,51
ÖZET : 1-Davacı kadının asgari ücret düzeyinde maaşla fabrikada işçi olarak çalıştığı, kirada oturduğu ve herhangi bir mal varlığının da bulunmadığı, davalı erkeğin ise emekli olduğu, aynı zamanda bekçilik yaptığı, sosyal inceleme raporundaki beyanına göre kendisine ait evde oturduğu anlaşılmaktadır. Asgari ücret seviyesindeki gelir, kişiyi yoksulluktan kurtaramaz. Bu durumda yoksulluk nafakası koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiş olup, bölge adliye mahkemesince davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından katılma yolu ile yoksulluk nafakası talebinin reddi ve tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.
2-)Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-)İlk derece mahkemesince ekonomik sosyal durumuna göre yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, kararın erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince davacı kadının geliri ile davalı erkeğin gelirlerinin birbirine yakın olması gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kadının asgari ücret düzeyinde maaşla fabrikada işçi olarak çalıştığı, kirada oturduğu ve herhangi bir mal varlığının da bulunmadığı, davalı erkeğin ise emekli olduğu, aynı zamanda bekçilik yaptığı, sosyal inceleme raporundaki beyanına göre kendisine ait evde oturduğu anlaşılmaktadır. Asgari ücret seviyesindeki gelir, kişiyi yoksulluktan kurtaramaz (HGK 24.12.2014 gün, 2013/2-1364 esas - 2014/1082 karar). Bu durumda yoksulluk nafakası koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiş olup, bölge adliye mahkemesince davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
b-)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî (TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a. ve 2/b. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 397.80 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.06.2022