CEZAİ ŞART ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİNDE SÖZLEŞMENİN BİR TARAFININ YABANCI ŞİRKET OLMASI - TÜRKÇE ZORUNLULUĞUNUN BULUNMADIĞI

CEZAİ ŞART ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİNDE SÖZLEŞMENİN BİR TARAFININ YABANCI ŞİRKET OLMASI - TÜRKÇE ZORUNLULUĞUNUN BULUNMADIĞI

TC

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

43. HUKUK DAİRESİ

2020/201 E.

2021/249 K.

04.03.2021 T.

CEZAİ ŞART ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİNDE SÖZLEŞMENİN BİR TARAFI YABANCI ŞİRKET OLDUĞUNDAN İKTİSADİ MÜESSESELERDE MECBURÎ TÜRKÇE KULLANILMASI HAKKINDA KANUN UYARINCA TÜRKÇE ZORUNLULUĞUNUN BULUNMADIĞI - Davanın Sözleşmeden Kaynaklı Cezai Şart Alacağının Tahsili İstemine İlişkin Olduğu - Türk Şirketlerinin Türkiye'de Yaptığı Sözleşmelerde Türkçe Dilinin Kullanılmasının Zorunlu Olduğu - Bu Zorunluluğa Uyulmaksızın Düzenlenen Sözleşmelerin İktisadi Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılması Hakkında Kanuna Göre Geçersiz Olduğu - Ancak Aynı Kanun Uyarınca Sözleşmenin Taraflarından Birini Yabancı Olması Halinde Türk Şirketleriyle Yapacakları Sözleşmelerde Türkçe Kullanılması Zorunluluğu Bulunmadığı - Davaya Dayanak Yapılan İngilizce Düzenlenmiş Sözleşmenin Taraflarından Birinin Davacı Şirketi Olduğu - Bu Şirketin Lüksemburg Menşeli Bir Yabancı Şirket Olduğu - Bu Durumda Sözleşmenin Bir Tarafının Yabancı Şirket Olması Nedeniyle Kanundaki Türkçe Dili Zorunluluğunun Somut Olayda Uygulama Olanağı Bulunmadığından İşin Esasına Girilerek Varılacak Uygun Sonuç Dairesinde Bir Karar Verilmesi Gerektiği

ÖZETİ: Dava, sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Türk şirketlerinin Türkiye'de yaptığı sözleşmelerde Türkçe dilinin kullanılması zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaksızın düzenlenen sözleşmeler ise İktisadi Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılması Hakkında Kanuna göre geçersizdir. Ancak aynı kanun uyarınca sözleşmenin taraflarından birini yabancı olması halinde Türk şirketleriyle yapacakları sözleşmelerde Türkçe kullanılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan ve davaya dayanak yapılan İngilizce düzenlenmiş sözleşmenin taraflarından birinin davacı şirketi olup, bu şirketin Lüksemburg menşeli bir yabancı şirket olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle kanundaki Türkçe dili zorunluluğunun somut olayda uygulama olanağı bulunmadığından ilk derece mahkemesince, işin esasına girilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 01/11/2018

NUMARASI: 2017/670 Esas - 2018/1069 Karar

DAVA: Alacak

İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ

DAVA: Davacı vekili, müvekkili ... şirketinin merkezi Lüksemburg olup, yabancı bir şirket olduğunu, otel yönetim ve işletme faaliyetleri ile iştigal eden ve halihazırda Ortaköy ve Nişantaşı'ndaki ... isimli otellerin işletmecisi konumundaki ... A.Ş’de %53,06 oranında pay sahibi olduğunu, diğer pay sahiplerinin ise davalılar ..., ..., ..., ... ve dava dışı üçüncü kişi ... olduğunu, müvekkili şirket ile davalılar arasında ... AŞ’deki pay sahipliği ilişkilerini düzenlemek amacıyla imzalanan hissedarlar sözleşmesinin tadiline ilişkin 02.06.2016 tarihinde Opsiyon ve Tadil Sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye ...AŞ’nin taraf olduğunu, bu sözleşmelerde ortakların birbirlerine ve ...AŞ’ne karşı taahhütlerinin düzenlendiğini, Opsiyon Sözleşmesi m.4.1 ve m. 4.2 hükümlerine göre, ...AŞ’nin maruz kalabileceği finansal sorunlar konusunda dönemlere göre ortaklar için farklı yükümlülükler kararlaştırıldığını, işbu maddenin (a) bendinde, ...AŞ’nin mali durumundaki sıkıntılar konusunda 1 Ocak 2018 döneminden sonra TTK m.376 uyarınca, öngörülen işlemlerin gerçekleştirileceğinin, 1 Ocak 2018 döneminden önce ise, şirketin durumunun yakından takip edileceği ve şirketin borçlarını ödemekte sıkıntıya düştüğünün tespit edilmesi durumunda, ortakların ya şirket borçlarını ödeyeceği ya da sermaye artırımı ile şirkete nakit sağlayacağının kararlaştırıldığını, son dönemde turizm sektöründe olumsuz gidişat nedeniyle ...AŞ’nin finansal durumunun kötüleşmesi üzerine, müvekkili şirketin Opsiyon Sözleşmesinin m.4.1 uyarınca, davalıların şirketin acil finansman ihtiyaçlarının karşılama yükümlülüklerini yerine getirmeleri yönündeki taleplerinin sonuçsuz kaldığını, dolayısıyla sözleşme hükümlerinin davalılar tarafından ihlal edildiğinden Opsiyon Sözleşmesinin m. 7.1 uyarınca, müvekkili şirketin her bir davalının müştereken ve müteselsilen ödemekle yükümlü olduğu 1.000.000 ABD Doları cezai şarta hak kazandığını, ancak bu bedelin ödenmesine yönelik davalılara keşide edilen ihtarnamelere rağmen herhangi bir ödemenin yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere, 1.000.000 ABD Doları tutarındaki alacağının, 21 Temmuz 2017 tarihinden itibaren işleyecek ve ticari ilerde uygulanan avans faiz oranı üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalılar vekili, Opsiyon Sözleşmesinin 4. maddesinin TTK'nın emredici hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırı davranılmadığını,  cezai şart koşullarının bulunmadığını, taraflar arasındaki kararlaştırılan cezai şartın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1 ve 2. maddesi uyarınca, Türk ticari müessese ve şirketlerin Türkiye dahilinde yapacakları her türlü işlemi Türkçe yapmak zorunda oldukları, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca 1. maddede belirtilen şirket ve müesseselerin işlemlerini Türkçe düzenlemedikleri taktirde söz konusu sözleşme ve belgelere dayanamayacaklarının düzenlendiği, 805 sayılı yasanın 1,2 ve 4. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde davacının dosyaya ibraz ettiği ve davalıların imzasını taşıyan belgeye dayanmasının mümkün olmadığı, yabancı dilde yazılmış sözleşmedeki ceza şartının bu şekilde geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yabancı oluşumlu bir tüzel kişilik olduğunu, dolayısıyla 805 sayılı kanunun 1. Maddesinde belirtilmiş olan “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler” kapsamında değerlendirilemeyeceğini, Türk şirketleri ile müesseselerin yabancı şirket ve müesseselerle Türkçe dışında bir dil ile yapılan sözleşmelerin geçerliliğinin yasaklanmadığını, yabancı şirket ve müesseseler söz konusu olduğunda Türkçe dışında bir dil ile sözleşme yapılabileceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalılar ile birlikte hissedarı oldukları ... A.Ş’deki pay sahipliği ilişkilerini düzenlemek amacıyla imzalanan hissedarlar sözleşmesinin tadiline ilişkin 02.06.2016 tarihli Opsiyon ve Tadil Sözleşmesinde, ortakların birbirlerine ve şirkete karşı taahhütlerinin düzenlendiğini, sözleşme hükümlerinin davalılar tarafından ihlal edildiğinden sözleşmede öngörülen cezai şart alacağının doğduğunu iddia ederek bu alacağın davalılardan tahsilini istemiş, davalılar ise, cezai şart koşullarının oluşmadığını, emredici hükümlere aykırı olan cezai şart hükmünün geçersiz olduğu gibi, cezai şartın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK. 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak  yapılmıştır. İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre   "Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar". Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, Türk müesseseleri ile Türkiye uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir.  805 sayılı yasanın 1 .maddesi uyarınca,  Türk şirketlerinin Türkiye'de yaptığı sözleşmelerde Türkçe dilinin kullanılması zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaksızın düzenlenen sözleşmeler ise aynı Kanun'un 4. maddesine göre geçersizdir. Ancak aynı kanunun 2. Maddesi uyarınca sözleşmenin taraflarından birini yabancı olması halinde Türk şirketleriyle  yapacakları sözleşmelerde Türkçe kullanılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan ve davaya dayanak yapılan İngilizce düzenlenmiş 02 Haziran 2016 tarihli sözleşmenin taraflarından birinin davacı ... şirketi olup, bu şirketin Lüksemburg menşeli bir yabancı şirket olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı Yasanın 1.maddesinin somut olayda uygulama olanağı bulunmadığından ilk derece mahkemesince, işin esasına girilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile  ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1.a.6 md uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;  İstinafa konu  İlk Derece Mahkemesi kararının  HMK 353(1)a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin  istinaf karar harcının  istek halinde kendilerine iadesine, 4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 'nın  362(1)-g. maddesi uyarınca  kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.