CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNDA SOYUT BEYAN

CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNDA SOYUT BEYAN

T.C.

YARGITAY

14. CEZA DAİRESİ

E. 2017/3381

K. 2017/6395

T. 12.12.2017

• ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI ( Konut Dokunulmazlığının İhlali - Mağdurenin Olaya Dair Soruşturma Evresinde Alınan Soyut Beyanı Dışında Başkaca Bir Delil Bulunmadığı - Mağdurenin Olayın Hemen Akabinde Şikayetçi Olmaması Sebebiyle Cinsel İstismara Yönelik Raporun Bulunmadığı - Aralarında Daha Önceden Duygusal Anlamda İlişki Bulunan Sanığın Atılı Suçları İşlediği Hususunda Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmadığı )

• DELİL ( Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı ve Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçları - Mağdurenin Olayın Hemen Akabinde Şikayetçi Olmadığı/Cinsel İstismara Yönelik Raporunun Bulunmadığı/Mağdure İle Aralarında Daha Önceden Duygusal Anlamda İlişki Bulunduğu - Sanığın Atılı Suçları İşlediği Hususunda Cezalandırılmasına Yeter Her Türlü Şüpheden Uzak Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmadığı Anlaşıldığından Beraati Yerine Mahkûmiyetine Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

5237/m.103

ÖZET : Dava çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına ilişkindir.

Mağdurenin olaya dair soruşturma evresinde alınan soyut beyanı dışında başkaca bir delil bulunmaması sanığın atılı suçları işlemediğine yönelik istikrarlı savunması, mağdurenin olayın hemen akabinde şikayetçi olmaması sebebiyle cinsel istismara yönelik raporunun bulunmaması ve tüm dosya kapsamına göre mağdure ile aralarında daha önceden duygusal anlamda ilişki bulunan sanığın atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 Sayılı Kanun ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Sanık hakkında eylemlerine uyan TCK'nın 86/2, 125/1. maddeleri gereğince hükümler kurulurken anılan maddelerde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik cezalar olarak yer alıp mahkemece hapis cezasının tercih edilmesi karşısında, aynı Kanunun 86/2, 62. maddeleri uyarınca belirlenen 3 ay 10 gün ve 125/1, 62. maddelerine göre tayin edilen 2 ay 15 gün hapis cezalarının TCK'nın 50/2. maddesinin amir hükmüne aykırı olacak şekilde adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ve tehdit suçundan kurulan hükümden sonra 5237 Sayılı TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak 24.11.2015 tarihli, 29542 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.

Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;

Mağdurenin olaya dair soruşturma evresinde alınan soyut beyanı dışında başkaca bir delil bulunmaması sanığın atılı suçları işlemediğine yönelik istikrarlı savunması, mağdurenin olayın hemen akabinde şikayetçi olmaması sebebiyle cinsel istismara yönelik raporunun bulunmaması ve tüm dosya kapsamına göre mağdure ile aralarında daha önceden duygusal anlamda ilişki bulunan sanığın atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gözetilerek 1412 Sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.