ÇOCUĞU SEVKSİZ BAŞKA HASTANEYE GÖNDEREN DOKTORA MAHKUMİYET KARARI
Olayda, davacı yüksek ateşe bağlı havale şikayeti ile hastaneye gelmiş, tedavisinin yapılmış, 2-3 saat kadar müşahede altında tutulduktan sonra durumu düzeldiği için taburcu edilmiştir.
Hasta aynı gece tekrar hastalanmıştır. Sanık doktor, hastayı pediatrik grupta olduğu için pediatriye yönlendirdiği, hastanın buradan da 13 yaş üstü olduğu için nöroloji bölümüne geri göndermiştir. Sanık doktor hastayı bu kez sevksiz olarak başka bir hastaneye göndermiştir.
Burada acil tedavisi yapılan hastanın 4 saat müşahede altında tutulduktan sonra hastanede çocuk yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için ambulansla Özel Göztepe Hastanesine sevk edilmiş ve hasta burada vefat etmiştir.
Yargıtay konu hakkındaki 3 raporu da değerlendirerek sanık doktor hakkında verilen beraat kararını bozmuştur.
YARGITAY
12. CEZA DAİRESİ
2019/13238 E.
2020/234 K.
08.01.2020 T.
Mahkemesi: Asliye Ceza Mahkemesi
Suç: Görevi kötüye kullanma
Hüküm: CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat
Görevi kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluştuğuna ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Oluş ve dosya kapsamına göre, 1993 doğumlu ...'ın 22.12.2007 günü saat 17.00 sıralarında Gebze'de ambulansla Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildiği, hastanede nöroloji bölümü acil nöbetçisi olan ve nöroloji bölümü asistanı olan Dr. ... tarafından muayene edildiği, febril konvülsiyon tanısı (yüksek ateşe bağlı havale) konulan hastanın tedavisinin yapıldığı, 2-3 saat kadar müşahade altında tutulduktan sonra durumu düzeldiği için taburcu edildiği, daha öncesinde ... Yıldız'ın 2,5 yaşında menenjit geçirdiği ve sekel olarak görme duyusunu kaybettiği, özel bir okulda eğitimine devam ettiği ve başkaca tıbbi sorununun olmadığı, hastanın aynı gece saat 01.30'da tekrar rahatsızlanması üzerine yeniden aynı hastaneye ve doktora müracaat ettiği, sanığın hastayı pediatrik grupta olduğu için pediatriye yönlendirdiği, hastanın buradan da 13 yaş üstü olduğu için nöroloji bölümüne geri gönderildiği, sanığın hastayı bu kez sevksiz olarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine gönderdiği, burada acil tedavisi yapılan hastanın 4 saat müşahede altında tutulduktan sonra hastanede çocuk yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için ambulansla Özel Göztepe Hastanesine sevk edildiği ve durumunun kritik olduğu söylenerek yoğun bakıma alındığı, 31.12.2007 tarihinde tedavisinin 9. gününde aynı hastanede vefat ettiği olayla ilgili olarak 4483 sayılı Yasa uyarınca yürütülen soruşturma aşamasında İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Op. Dr. ... tarafından düzenlenen 02/05/2008 tarihli raporda, "..., 22.12.2008 tarihinde Hastanın saat 17.00 sıralarındaki ilk gelişinde Hastayı muayene ettiği, gerekli tetkik ve tedavisini yaptığı, hastanın şikayetlerinin düzelmesi üzerine taburcu ettiği anlaşılmaktadır. Burada ...'un bir ihmali ve kusuru bulunmamaktadır. Hastanın 01.00 sıralarındaki ikinci gelişinde, önceden takip ve tedavi ettiği hastaya, bu gelişinde aynı ilgi ve özeni göstermeyip, yaşının küçük olduğu gerekçesi ile Acil Çocuk Polikliniğine göndermiştir. Hastanın ikinci gelişinde protokol defterinde yeni bir kayıt ve yapılan tıbbi işlemlere ait bir bilginin bulunmadığı anlaşılmaktadır. İlk muayene ve tedavi eden Hekim olarak, branşıyla ilgisi olmasa bile ilgili branşlarla konsülte ederek, Hastanın tetkik ve tedavisini sağlamalıydı. Hasta başka bir hastaneye ambulansla nakledilmesi gerekirken, gideceği hastane ile iletişim sağlanmadan kendi imkanları ile gitmek zorunda bırakılması ve kendi tercihleri ile Marmara Üniversitesi Hastanesine gitmelerinin, tedavinin gecikmesine ve zaman kaybına sebeb olduğu kanaatine varılmıştır. İstanbul Kartal Dr.Lütfı Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi bu konuda her türlü imkan ve donanıma sahipken, Özel Göztepe Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde tedaviye alınması etik ve yasal açıdan doğru değildir. Hastanın Özel Göztepe Hastanesinde, Yoğun Bakım Servisine hemen alınması ve 8 gün sonra vefat etmesi hastalığın boyutunun ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir. Ayrıca ilgili Uzman veya Nöbetçi Şef Uzman Doktorun bilgisi olmadan Hastanın başka bir hastaneye yönlendirilmesi de yanlış ve bu konuda yapılan genelgelere de aykırıdır. Bu nedenle 4483 Sayılı kanunun 5. ve devamı maddeleri uyarınca kusurlu bulunmuştur" şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Yine yargılama aşamasında Yüksek Sağlık Şurasından alınan 25.02.2011 tarihli raporun sonuç bölümünde "Dosyadaki bilgi, belge ve bulgular değerlendirildiğinde; hastanın sevkinde uzman doktorun görüşü alınmamasının, status epileptikus gibi acil bir durumda acil servise başvuran bir hastanın tedavi edilmemesinin ve ambulans tedarik edilmeden gönderilmesinin tıbben doğru olmadığı, dolayısıyla asistan olarak görevli ... ve Dr. ...'ın birlikte kusurlu olduklarına" ilişkin raporu ile sanığın kusurlu bulunduğu, her ne kadar İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanı ve üyesinden oluşan bilirkişilerce hazırlanan raporda özetle "Net olarak anlaşılacağı gibi bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde uzmanlık eğitimi gören bir hekimin (asistanın) herhangi bir hastayı tek başına üstlenebilme yetki ve sorumluluğu yoktur. Bir kişinin "çocuk" olup olmaması ile ilgili bir tartışma olamaz. Ulusal ve uluslararası mevzuata göre 18 yaşını doldurmamış olanlar çocuktur. Ancak bir hastanede hangi yaş sınırlarına hangi durumda hangi kliniğin bakacağı bir iç protokolle ayrıca düzenlenmiş olabilir. Dosyada Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde uygulamanın nasıl yapıldığı veya yapılması gerektiği ile ilgili bir bilgi mevcut değildir. Ancak hastanın gittiği diğer hastanelerde de çocuk klinikleri tarafından takibe ve bakıma alınmış olmasının ...'un yaptığı uygulamanın yani hastayı çocuk kliniklerine göndermesinin doğru bir davranış olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile söz konusu hekimin "asistan" sıfatı ile "pratisyen hekim" kadar olan "bireysel" hata ve sorumluluğundan söz etmek de mümkün değildir. Kanaatimizce bu olayda sistemden, hastane idaresinden ve diğer kişilere ait bireysel hatalardan kaynaklanan zararlı sonuç, haksız biçimde ...'un üzerine yüklenmiştir" şeklinde rapor düzenlenmiş ise de, bu raporun olaya ve sanığın kusur durumuna ilişkin yeterli düzeyde değerlendirme içermediği ve mahkeme tarafından talep edilmeyip sanık müdafii tarafından dosyaya sunulduğu anlaşılmakla; oluş ve dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede, sanık ... . her ne kadar ölen ve katılanın ilk müracaatı sırasında uyguladığı teşhis ve tedavi tıp kurallarına uygun bulunsa dahi, ikinci müracaat üzerine ölenin ilgili branşlarla konsülte ederek, tetkik ve tedavisini sağlamasında ihmal gösterdiği, ölenin başka bir hastaneye ambulansla nakledilmesi gerekirken, gideceği hastane ile irtibat sağlanmaksızın, katılanın çocuğunu ile başka bir hastaneye götürmek zorunda bırakılması ve böylece tedavide gecikmeye kendi imkanları sebep olunması suretiyle eyleminin TCK'nın 257/2. maddesindeki görevi ihmal suçunu oluşturduğu ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 08/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.