DANIŞTAY'DAN TAM KAPANMA DÖNEMİNDEKİ 'TEBLİGAT SÜRELERİ' İLE İLGİLİ EMSAL KARAR
Temyiz tarihini kaçıran avukata Danıştay'dan kötü haber! Muafiyetiniz vardı
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, "Tam Kapanma Tedbirleri" konulu 27/04/2021 tarihli Genelgesi uyarınca yargısal görevlerin icrasıyla sınırlı olarak avukatların anılan tam kapanma sürecinde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olduğu gözetildiğinde, resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapıldığı anlaşılan söz konusu tebligatın usule uygun olduğunu belirtti.
Davacı tarafından, Emniyet Amiri olarak görev yapmaktayken, "suç tasnifi ve iftira", "yetkisini ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" ve "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" suçlarını işlediği bahisle meslekten çıkarılmaya dava açmıştır.
Davacı ayrıca, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddelerinin iptalini istemiştir.
Danıştay 5. Dairesi istemlerin tümünü reddetmiştir.
Davacı vekili tarafından, Dairenin davanın reddine ilişkin kararının 29/04/2021 Perşembe akşamı 19.00'dan başlayıp, 17/05/2021 Pazartesi sabahı 05.00'e kadar süren tam kapanma devresinde, 04/05/2021 tarihinde avukatlık bürolarının bulunduğu mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş olmakla tebliğ şeklinin usule aykırı olduğunu iddia etmiştir.
İDDK ise, yargısal faaliyetlerin anılan tam kapanma süresi içinde sürmesi, yargılamaya ilişkin sürelerin işlemeye devam etmesi, avukatların anılan tam kapanma sürecinde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olduğunu belirterek temyiz istemini reddetmiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
ESAS NO: 2021/2182
KARAR NO: 2021/1494
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av. .
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- .
VEKİLİ : .
2- . Bakanlığı
VEKİLİ : .
3- . Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. .
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Beşinci Dairesinin 26/11/2020 tarih ve E:2016/25208, K:2020/5436 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Davacı tarafından, Emniyet Amiri olarak görev yapmaktayken, "suç tasnifi ve iftira", "yetkisini ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" ve "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" suçlarını işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddeleri gereğince "Meslekten çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun . tarih ve . sayılı kararının ve bu işlemin dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddelerinin iptali ile meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Beşinci Dairesinin 26/11/2020 tarih ve E:2016/25208, K:2020/5436 sayılı kararıyla;
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6, 8/7 ve 8/12. maddelerinin iptali istemi yönünden:
Tüzük hükümleri uyarınca tesis edilen disiplin cezalarının, gerek 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, gerekse bu Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair 7068 sayılı Kanun uyarınca tesis edilmiş kabul edileceğinin kurala bağlandığı, bu durumda, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı mevcut olduğundan anılan Tüzük'te bu yönden hukuka aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün dava konusu 8/6 8/7 ve 8/12. maddelerinde, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiillerin düzenlendiği, anılan düzenlemelerin, polislik mesleğinin önem ve özelliği dikkate alınarak, toplum nazarındaki saygınlığının korunması ve teşkilat personeline duyulan güvenin sarsılmamasını sağlamak amacını haiz olduğu ve personel ve disiplin hukuku ilkelerine aykırı bir yönünün bulunmadığı, ayrıca polislik mesleğinin niteliği dikkate alındığında, "suç tasnii ve iftira" fiili, "yetkisinin ve nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiili ile "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilinin meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gereken fiiller arasında sayılmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu, anılan Tüzük'ün dava konusu maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
. tarih ve . sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemi yönünden:
Davacının, F.C. isimli şahsın iletişiminin usulsüz dinlenmesine dair soyut gerekçelerle hakim kararı alınmak suretiyle yapılan dinleme faaliyetine ilişkin düzenlenen 04/06/2013 ve 03/09/2013 tarihli iletişime müdahale talep formlarının, mahkemeye gönderen talep yazılarını ve mahkemenin vermiş olduğu karar yazılarının İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen üst yazılarını imzalamak suretiyle "suç tasnii ve iftira" ve "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiillerini işlediği anlaşıldığından, davacının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6., 8/7. ve 8/12. maddeleri uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının meslekten çıkarma işlemi nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden:
Dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini isteminin de reddi gerektiği,
Gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı vekili tarafından, Dairenin davanın reddine ilişkin kararının 29/04/2021 Perşembe akşamı 19.00'dan başlayıp, 17/05/2021 Pazartesi sabahı 05.00'e kadar süren tam kapanma devresinde, 04/05/2021 tarihinde avukatlık bürolarının bulunduğu mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş olmakla tebliğ şeklinin usule aykırı olduğu, tebliğ tarihinden bir müddet sonra karara muttali olmakla süresinde temyiz dilekçelerini sundukları; esasa yönelik olarak, müvekkilinin konuya ilişkin olarak yargılamasının devam ettiği, ilgili ceza dosyasının celbedilip incelenmeden ve sonucu beklenmeden verilen kararın isabetli olmadığı; kararın yetki, şekil, sebep ve konu yönlerinden idare hukukunun temel ilkelerine, hak ve nesafete, usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idarenin savunması alınmamıştır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinde, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının, başka kanunlarda aksine hüküm olsa dahi Danıştay'da temyiz edilebileceği ve bu kararlara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği; 48. maddesinin 6. fıkrasında ise, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde kararı veren merciin, temyiz isteminin reddine karar vereceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun'un 8. maddesinde, bu Kanun'da yazılı sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu, ancak, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı, sürelerin bitmesinin çalışmaya ara verme zamanına rastlaması halinde, bu sürelerin, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı; 60. maddesinde ise, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işlerinin Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik tebligat" başlıklı 7/a maddesinde, baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, aynı maddenin 3. fıkrasında da, elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılacağı; "Vekile ve kanuni mümesile tebligat:" başlıklı 11. maddesinin değişik 1. ve 2. fıkralarında vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılmasının yeterli olduğu, avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatların, resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapılacağı; "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinin değişik 1. fıkrasında ise, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; davacı vekilinin elektronik tebligat adresi bulunmadığından bu yolla tebligatın yapılamaması sebebiyle Danıştay Beşinci Dairesince temyize konu kararın davacı vekilinin avukatlık bürosu adresine tebligata çıkarıldığı, ancak, tebliğ memurunca gösterilen adres kapalı olduğundan sorulan komşusu ...'in muhatabın çarşıda olduğunu beyan etmesi üzerine, tebligatın 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen usüle uygun olarak, tebliğ evrakı . Mahallesi muhtarına imzası alınarak tebliğ edilmek, muhatabın kapısına haber kağıdı yapıştırılarak, komşusu . 'e haber verilip tebliğ evrakı üzerine bu hususlar şerh düşülmek suretiyle 04/05/2021 tarihinde saat 10.45'de yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; yapılan tebligat 7201 sayılı Kanun'a ve usulüne uygun olduğundan, davacı tarafından kararın tebliğ edildiği 04/05/2021 tarihinden itibaren, 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesi uyarınca, en son, otuz günlük temyiz süresinin sona erdiği 03/06/2021 gününde temyiz isteminde bulunulması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 04/06/2021 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, her ne kadar davacı vekili tarafından, temyiz dilekçesinde, Dairenin davanın reddine ilişkin kararının 29/04/2021 tarihinde saat 19.00'da başlayıp, 17/05/2021 tarihinde saat 05.00'e kadar süren tam kapanma devresinde, 04/05/2021 tarihinde avukatlık bürosunun bulunduğu mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş olmakla tebliğ şeklinin usule aykırı olduğu iddia edilmekte ise de, yargısal faaliyetlerin anılan tam kapanma süresi içinde sürmesi, yargılamaya ilişkin sürelerin işlemeye devam etmesi ve İçişleri Bakanlığının "Tam Kapanma Tedbirleri" konulu 27/04/2021 tarihli Genelgesi uyarınca yargısal görevlerin icrasıyla sınırlı olarak avukatların anılan tam kapanma sürecinde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olduğu gözetildiğinde, resmi çalışma gün ve saatleri içinde yapıldığı anlaşılan söz konusu tebligatın usule uygun olduğu değerlendirilmiş olup, davacı vekilinin iddiasına itibar edilmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle REDDİNE
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 48/7. maddesi uyarınca kesin olarak,
3. 22/09/2021 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.