DAVACININ İBRA EDİLMEMESİNE İLİŞKİN ALINAN GENEL KURUL KARARI İYİNİYETE AYKIRIDIR
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
2019/3773 E.
2021/1438 K.
18.02.2021 T.
ÖZET:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin yıllık faaliyet raporu, gelir gider tablosu ve bilançosu ile denetçi raporları dahil olmak üzere defter ve belgelerinde herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden genel kurulun 3. gündem maddesi ile ilgili kararının iptalini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, davacı hakkında davalı şirket tarafından …/…/…. tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısından itibaren makul süre geçmiş olmasına rağmen sorumluluk davası açılmadığı, dava konusu genel kurul kararı ile davacı dışındaki diğer tüm yönetim kurulu üyelerinin ibralarına karar verildiği, davalı tarafça davacının ibra edilmemesine dair alınan kararın yerinde olduğuna dair delil olarak davacı hakkında açılan görevi kötüye kullanma suçundan açılan ceza davasının gösterildiği, söz konusu davada delil niteliği teşkil edecek davacı aleyhine verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı gibi yine anılan davada alınan bilirkişi raporunun da davacının ibra edilmemesine ilişkin bir gerekçe oluşturamayacağı, sonuç olarak davacının ibra edilmemesine ilişkin alınan genel kurul kararının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davalı şirketin …/…/…. tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu davacının ibra edilmemesine ilişkin kararın iptaline, diğer taleplerin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur. Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK ilgili maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
(6102 S. K. m. 414, 447)
Dava:
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.12.2017 gün ve 2016/928 – 2017/826 sayılı kararı bozan Daire’nin 22.05.2019 gün ve 2018/1002 – 2019/4033 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Karar:
Davacı vekili, davacının davalı Şirket’in %10 oranında payına sahip hissedarı olduğunu, davalı şirketin 2013 yılı olağan genel kurulunu 25.04.2013 tarihinde müvekkiline hiçbir bilgi vermeden davetiye de çıkarmadan yaptığını, müvekkilinin toplantıyı Ticaret Sicil Gazetesi’nden öğrendiğini, genel kurulun davalı tarafından TTK m. 414’de düzenlenen emredici nitelikteki hükme aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, gündemin 3 ve 4. maddeleri ile müvekkilinin ibra edilmemesine karar verildiğini, ibra edilmemenin gerekçesinin de anlaşılamadığını, genel kurul tarafından alınan bu kararın keyfi ve şirketin büyük hissedarı olan …’ın müvekkili aleyhine haksız menfaat sağlamaya yönelik gayretlerinin bir ürünü olduğunu, müvekkilinin bilinçli olarak genel kurula davet edilmediğini, bu şekilde dürüstlük kuralına aykırı davranıldığını beyanla davalı şirketin 25/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların TTK’nın 447/1-a bendi kapsamında hükümsüz ve kanun, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek sözkonusu genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine, aksi halde yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralınaaykırı olması nedeniyle özellikle 3. ve 4. numaralı maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin yıllık faaliyet raporu, gelir gider tablosu ve bilançosu ile denetçi raporları dahil olmak üzere defter ve belgelerinde herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden genel kurulun 3. gündem maddesi ile ilgili kararının iptalini gerektirecek bir durumun sözkonusu olmadığı, davacı hakkında davalı şirket tarafından 25.04.2013 tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısından itibaren makul süre geçmiş olmasına rağmen sorumluluk davası açılmadığı, dava konusu genel kurul kararı ile davacı dışındaki diğer tüm yönetim kurulu üyelerinin ibralarına karar verildiği, davalı tarafça davacının ibra edilmemesine dair alınan kararın yerinde olduğuna dair delil olarak davacı hakkında açılan görevi kötüye kullanma suçundan açılan ceza davasının gösterildiği, söz konusu davada delil niteliği teşkil edecek davacı aleyhine verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı gibi yine anılan davada alınan bilirkişi raporunun da davacının ibra edilmemesine ilişkin bir gerekçe oluşturamayacağı, sonuç olarak davacının ibra edilmemesine ilişkin alınan genel kurul kararının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davalı şirketin 25/04/2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu davacının ibra edilmemesine ilişkin kararın iptaline, diğer taleplerin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 31,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 520,95 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 18.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.