DAVADA YALAN SÖYLEDİĞİ VE YALANCI TANIKLIK YAPTIĞI ŞEKLİNDE İTHAMDA BULUNMAK MANEVİ TAZMİNAT SEBEBİDİR
T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
2014/3301 E.
2014/17808 K.
MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2013
NUMARASI : 2012/53-2013/511
Davacı O.. Ö.. vekili Avukat Ö. T.tarafından, davalı M.. D.. aleyhine 01/02/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, mal bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında açtıkları İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1199 Esas sayılı dosyasında, davalının verdiği 22/04/2011 tarihli dilekçede; kendisi hakkında yalan şahit tuttuğu ve yalan beyanda bulunduğu şeklinde hakaret içeren ifadeler kullanıldığını, davalının bu ifadeleri nedeniyle ceza aldığını belirterek, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalının mahkemeye verdiği dilekçedeki ifadeler nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu edilen olayda; olayın oluş şekli, söylenen sözlerin ağırlığı ve yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alındığında, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.