DAVAYA KONU OLAN BORCU SÖNDÜREN BELGELER YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA SUNULABİLİR

DAVAYA KONU OLAN BORCU SÖNDÜREN BELGELER YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA SUNULABİLİR

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

2016/22804 E.

2018/9543 K.

"İçtihat Metni"

.......

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davaya kon.... ...12.Kat 240 no'lu bağımsız bölüm şeklindeki taşınmaza ilişkin olarak davalı firma ile müteahhit firma ........ arasında 31/05/2010 tarihinde gayrimenkul satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre kararlaştırılan 31.000 TL'nin davalı şirket tarafından ....ödendiğini, daha sonra davalılar ile kendisi arasında aynı taşınmaz konulu gayrimenkul satış sözleşmesi akdedildiğini ve 01/06/2011 tarihinde toplam 43.000 TL’nin davalıların banka hesaplarına aktarıldığını, davaya konu konutun sözleşmeye göre 31/05/2012 tarihinde yapılması gerekirken bu konuda hiçbir çalışma yapılmadığını ve taşınmazın teslim edilmediğini, ayrıca gecikmeden dolayı elde edemediği kira bedeli alacağının olduğunu ve ödediği paranın güncel değerinin bulunması gerektiğini beyan ederek, kendisi tarafından ödenen şimdilik 43.000 TL’nin ve munzam zararının ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; dava konusu taşınmazın dava dışı......... geçerli olmayan bir gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın alındığını, daha sonra davacıya yine geçerli olmayan bir gayrimenkul sözleşmesi ile satıldığını, davalı ...'in sırf şirket ortağı olduğu için 31/05/2011 tarihli ilk satış sözleşmesini imzaladığını, bu sebeple dairenin satışından şahsen sorumlu olmadığını,..... yaşadığı inşaat ruhsatı sıkıntısı nedeniyle inşaatın zamanında bitirilemediğini, davacının taraf olmadığı sözleşmeye dayanarak kira ve diğer munzam zararların iadesini talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 24/06/2016 tarihli duruşma oturumunda, davacının keşif talebinden vazgeçtiğini beyan ettiği, davanın niteliği ve keşif ve bilirkişi incelemesi talebinin bulunmadığı dikkate alındığında, davacının, davaya ilişkin iddialarını somut delillerle ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
.......
1- Dava adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen adi yazılı satış sözleşmesi, resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçersizdir (TMK. md 706, TBK. md 237, Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60). Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. TBK. m.77/1'e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80'de "aynen geri verme ilkesi"ne göre düzenlenmiştir.
Davacı, keşif incelemesindeki mahkeme ve bilirkişi masraflarını yatıramayacağını beyanla bu delilden vazgeçmiştir. Davacı keşif delilinden vazgeçmiş ise de ödediğini geri isteyebilir. Mahkemece, her ne kadar davacının keşif ve bilirkişi incelemesi talebi bulunmadığı dikkate alındığında davacının davasının ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verdiğini geri isteyebileceği gözönünde bulundurularak bu konuda hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.(Hukuk Genel Kurulu’nun 05.04.2000 gün ve 2000/11-745 E.-734 K., 28.05.2003 gün ve 2003/13-354 E.-368 K., 27.01.2010 gün ve 2009/9-586 E., 2010/31 K. sayılı Kararları)
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Davalı taraf temyize cevap dilekçesi ile; davacının dava konusu borç nedeni ile ihbar olunan .......ibra ettiğine dair belge sunduğundan, davalının bu yöndeki iddiası değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK'nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.