DERHAL FESİH HAKKINI KULLANMAYAN İŞVERENİN 6 İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE FESİH HAKKINI KULLANMAMASI

DERHAL FESİH HAKKINI KULLANMAYAN İŞVERENİN 6 İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE FESİH HAKKINI KULLANMAMASI
T.C
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2017/ 22011 E. 2019/ 9867 K.

 

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı 07/09/2007 - 17/01/2014 tarihleri arasında davalı şirkette sigortacı olarak çalıştığını, iş akdinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacağına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının anlaşıldığını, bu nedenle iş akdinin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamadığı hususunda uyuşmazlık mevcuttur.
Somut olayda; dosya kapsamına göre, davacının 07/09/2007 tarihinden itibaren davalı ... ve Aracılık Hizmetleri AŞ.‘de en son şube sorumlusu olmak üzere sigortacı olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından davacıya 22.01.2014 tarihli olarak gönderilen noterlik ihtarnamesiyle; işyerinde 16.01.2014 tarihinde yapılan kontrollerde davacının şirket müşterilerinden ...’ın, ... Prefabrik-...’ın kasko poliçelerini yaptırmak üzere şirket ofisine gelmelerine rağmen bunların sigorta işlemlerini kendi şirketlerinden değil, farklı sigorta şirketlerinden yaptırdığının ve bu şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının tespit edilmesi sebebiyle iş akdinin haklı nedene dayalı feshedildiğinin bildirildiği, buna karşın dosyaya söz konusu farklı şirketler üzerinden düzenlendiği ileri sürülen sigorta poliçelerine dair yazılı bir delil sunulmadığı gibi, fesih bildiriminde adı geçen ...’ın davacı tanığı olarak verdiği ifadesinde isnatların doğru olmadığını beyan ettiği, ismi geçen diğer müşterinin ise davalı tarafça tanık olarak gösterilmediği, bunun yanı sıra dosyada mevcut davalı işveren tarafından düzenlenen 04.01.2014 tarihli tutanakta davacının istifa ettiğinden bahsedildiği, keza davacının davalı şirket hakkında İş Kurumu’na yapmış olduğu 07.01.2014 tarihli şikayet başvurusunda da, sorumlusu olduğu şubede farklı şirketler üzerinden sigorta poliçesi yaptırdığı gerekçesi ile istifa etmesinin istendiğini oysa suçlamaların doğru olmadığını, bu durumun şirket yönetiminde olan ... Bilgincan ve Hüseyin Uygun tarafından bilindiğini beyan ettiği, buna göre; davalı işverenin, davacının iş akdinin feshine dayanak yapılan eylemleri esasen 04.01.2014 tarihinde öğrenmiş olduğu ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde belirtili 6 iş günü olan hak düşümü süresi içerisinde fesih birdiriminde bulunmadığı dikkate alınarak, fesih gerekçesi olarak gösterilen hususların haklı neden olarak ileri sürülmesi mümkün olmadığından davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesi gerekmesine karşın,aksi yönde yazılı şekilde verilen karar isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.