EK CEVAP SÜRESİ TALEBİNE; OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR YANIT VERİLMEMESİ, VERİLMİŞ BİR KARARIN TEBLİĞ EDİLMEMESİ HALLERİNDE DAVALI YASAL SÜRESİNDEN SONRA DAHİ CEVAP VERSE KABULÜ GEREKİR

EK CEVAP SÜRESİ TALEBİNE; OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR YANIT VERİLMEMESİ, VERİLMİŞ BİR KARARIN TEBLİĞ EDİLMEMESİ HALLERİNDE DAVALI YASAL SÜRESİNDEN SONRA DAHİ CEVAP VERSE KABULÜ GEREKİR

T.C.

YARGITAY 

22. Hukuk Dairesi

2015/18127 E.

2017/19846 K.

28.09.2017 T.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 15.01.1998-30.04.2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik gerekçesi ile feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 317/2. maddesi uyarınca cevap süresi,dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.

Somut olayda davalı tarafça verilen 30.05.2012 tarihli dilekçe ile cevap süresinin uzatılması talep edilmiş, Mahkemece 31.05.2012 tarihinde cevap süresinin uzatılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmişse de söz konusu karar taraflara tebliğ edilmemiştir. Bu karar tebliğ edilmediği halde Mahkemece davalının 13.06.2012 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde belirttiği zamanaşımı def’i süresinde ileri sürülmediği gerekçesi ile değerlendirilmemiştir.

Mahkemece kanunda açıkça düzenlenen ek cevap süresi hakkında verilen kararın taraflara derhal tebliğ edilmesine ilişkin usule uyulmadığı halde davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde cevap dilekçesinin süresinde olmadığına dair kabulü isabetli olmamıştır. Bu itibarla davalının ibraz ettiği 13.06.2012 tarihli cevap dilekçesi süresinde kabul edilerek davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

Somut olayda, davacı işçinin fazla mesai ücreti alacağı davacı tanık beyanlarına göre haftada altı saat fazla çalıştığı kabulü ile hesaplanmıştır.

Davacının işyerinde çalıştığı bir dönem yönünden çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunduğu halde bu kayıtlara itibar edilmeksizin ve işyerinde çalıştıklarını beyan ettikleri sürelere göre fazla çalışma hesaplanan dönemin tamamında çalışma koşullarını bilemeyecek durumdaki davacı tanık beyanlarına göre tespit edilmesi isabetli olmamıştır.

Bu nedenle davacının fazla mesaisi dinlenen davacı tanıklarının çalıştıklarını beyan ettikleri sürelerle sınırlı olarak belirlenen tarih aralıkları için hesaplanmalı ve dosya içinde bulunan LOG kayıtları da 16.10.2014 ve 03.06.2014 tarihli bilirkişi raporlarında hesaplandığı şekliyle değerlendirilmeli, davacı tanıklarının çalışma süresi haricindeki ve LOG kayıtları bulunmayan dönemler yönünden fazla çalışma ücret alacağının ispatlanamadığının kabulü gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi