ELEKTRİK TÜKETİM BEDELİNE ESAS FATURALARIN UZUN BİR SÜRE ÖDENMEMESİNE RAĞMEN YÖNETMELİK GEREĞİ ELEKTRİĞİ KESMESİ GEREKENİN, EMREDİCİ HÜKME AYKIRI DAVRANARAK ELEKTRİĞİ KESMEMESİ KENDİSİ AÇISINDAN MÜTERAFİK KUSUR TEŞKİL ETMEKTEDİR
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2019/5794 E.
2020/1626 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların murisi …’nın davacı kurumun elektrik abonesi olduğunu, sözleşme iptal edilmediği sürece, abonenin, kullanım bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, dönemsel tahakkuk ettirilen ancak ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız ve kötüniyetli itirazları nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; müteveffa babaları …’nın aboneliğe ait adreste kafetarya işlettiğini, işletmenin resmi olarak 31/08/2004 tarihinde kapatıldığını, bu tarihten sonra bahse konu yerin babaları tarafından kullanılmadığını, babalarının 18/05/2007 tarihinde vefat ettiğini; intikal işlemleri yapılırken, davalı kurum tarafından babalarına ait olduğu bildirilen 1.640,65 TL tutarındaki elektrik fatura bedelinin ödendiğini, şimdiye kadar davalı tarafından borç olduğuna dair herhangi bir bildirimin de yapılmadığını, davalının kötüniyetli , açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davalıların fiilen tüketimlerinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 27.10.2015 tarihli ve 2015/15063 E. – 2015/16715 K. sayılı ilamı ile, “…Mahkemece, abone sözleşmesinin yürürlükte olup olmadığı araştırılarak, sözleşme ilişkisinin devam ettiğinin tespiti halinde, abonelik gereği abone mirasçılarının sorumluluğunun devam ettiği kabul edilip, davacının talep edebileceği bedele yönelik hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; aboneliğini iptal ettirmeyen abonenin, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu, abonenin ölümünden sonra ise, murise ait aboneliği sonlandırmayan ve mirası reddetmemiş olan mirasçıların da murise ait aboneliğe dair tahakkuk eden fatura bedellerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalıların Hopa İcra Müdürlüğü’nün 2012/1376 E. Sayılı icra takibine vaki itirazlarının iptali ile, takibin devamına, takibe konu asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 09.10.2018 tarihli ve 2018/1752 E. – 2018/9711 K. Sayılı ilamı ile, “…Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafça tahakkuk ettirilen borç miktarı değerlendirilmeksizin ve herhangi bir hesaplama yapılmaksızın, sadece tahakkuk eden borcun davalılardan tahsil edilmesi gerektiğinin belirtilmesiyle yetinilmiş olduğundan mevzuata uygun teknik bir incelemenin yapılmadığı, davalı tarafça da itiraz edilen söz konusu rapor yetersiz olup, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece; öncekinden farklı konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli yeni bir rapor alınarak, davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği elektrik tüketim miktarının duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ve alınan 09/04/2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; abonenin ölümünden sonra murise ait aboneliği sonlandırmayan ve mirası reddetmemiş olan davalı mirasçıların, murise ait aboneliğe dair fatura borçlarından sorumlu olduğu, sözleşme ilişkisinin tahakkuk ettrilen borç süreleri içinde devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalıların Hopa İcra Müdürlüğü’nün 2012/1376 E. Sayılı icra takibine vaki itirazlarının iptali ile, takibin 21.080,48 TL üzerinden devamına, takibe konu asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatı olan 4.216,09 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; dönemsel tahakkuk ettirilen ve ödenmeyen elektrik fatura bedellerinin tahsili amacıyla, abonelik sözleşmesinin tarafı olan müteveffanın mirasçılarına karşı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Öte yandan; 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2. maddesinde ise; “Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde, nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine, en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir. Söz konusu durum iki gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda; davacı ile davalıların murisi … arasında 01/04/1997 tarihinde abonelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalının 14001844 numaralı elektrik abonesi olduğu, 13/08/2004 – 09/02/2008 tarihleri arası dönemlere ait normal tüketimden kaynaklı tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin ödenmediği, abonelik sözleşmesinin 13/03/2008 tarihinde yeni abonelik başvurusu nedeniyle davacı kurum tarafından 08/09/2014 tarihinde iptal edildiği anlaşılmıştır.
Davacının, elektrik tüketim bedeline esas faturaların uzun bir süre ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmesi gerekirken, emredici hükme aykırı davranarak elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etmektedir. Ancak; bu kusur, tüketilen enerji bedelinin aslından davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa abonenin normal tüketim bedeli dışında, gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddesi ve abonelik sözleşmesi uyarınca elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalılar için gecikme zammından indirim sağlayacağı (abonelik sözleşmesinde gecikme zammının alınacağına dair hüküm var ise), bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı gözetilerek, davacı kurumun davalılardan isteyebileceği gerçek alacak miktarının duraksamasız belirlenmesi noktasında, elektrik tarifeleri ve tüketim konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişiden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.