Emekli ikramiyesi ile alınan evin yarısını, boşanma durumunda, eş alabilir mi?
Yargıtay, Dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığı hususunda duraksama bulunmayan davalıya ait emeklilik ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemesinin mal rejiminin devamı sırasında davalıya toplu olarak ödendiği hususu da dikkate alınarak söz konusu ödemelerin ne kadarlık kısmının kişisel mal ve ne kadarlık kısmının da edinilmiş mal sayılması gerektiği araştırılsın dedi
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, kişiye ömür boyu gelir bağlansaydı ne kadar alacağı hesaplanmalı ve bulunan miktar kişisel mal olarak kabul edilmelidir.
Olayda, 1995 yılında evlenilmiş 2008 yılında boşanmış bir çift 2003 yılında bir daire almışlar. Dairenin parası davalının emekli ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemeleri ve bu ödemelerin bankada bir süre değerlendirilmesi sonucunda elde edilen toplam kazancın kullanılması ile satın alın alınmıştır.
Davacı, bu malın yarısı için dava açmış ve kazanmıştır.
Yargıtay ise kararı bozarak;
Dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığı hususunda duraksama bulunmayan davalıya ait emeklilik ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemesinin mal rejiminin devamı sırasında davalıya toplu olarak ödendiği hususu da dikkate alınarak söz konusu ödemelerin ne kadarlık kısmının kişisel mal ve ne kadarlık kısmının da edinilmiş mal sayılması gerektiği araştırılsın dedi.
T.C.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No:2010/2273
Karar No:2010/3293
K. Tarihi:
Yalçın ile Hatice aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Mersin 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 09.02.2010 gün ve 324/131 sayılı hükmün duruma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Temyiz isteğini süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya inceledi gereği düşünüldü:
Davacı Yalçın vekili; davalı ile vekil edenini 1995 yılında evlendiklerini ve 2008 yılında boşandıkların ancak; bedelinin tamamına yakını vekil edenince karşılanmasına rağmen, evlilik birliği içinde 2003 yılında edinilerek davalı adına kaydedilen 2180 parsel, B blok, 4. kat, 8 nolu mekanın en az 50.000 TL değere sahip bulunduğunu ileri sürerek edinilmiş mallara katılma rejimi gereğince ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000 TL alacağın yasal faizi ile davalıdan anılarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise; dava konusu tanınmazı vekil edeninin 07.04.2003 tarihinde emekli olması nedeniyle kendisine ödenen emekli ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemeleri ve bu ödemelerin bankada bir süre değerlendirilmesi sonucunda elde edilen toplam kazancın kullanılması ile satın alındığını, dolayısı ile vekil edeninin kişisel malı olduğunu ve ayrıca taşınmazı alımında davacının hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 25.000 TL katılma payı alacağının hükmün kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 20.08.1995 tarihinde evlenmiş, 03.01.2008 tarihinde açılan Mersin 2. Aile Mahkemesi'nin 23.02.2009 tarihinde kesinleşen 2008/5 Esas ve 2008/760 Karar sayılı hükmü gereğince boşanmışlardır.
Dava konusu taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 23.06.2003 tarihinde edinilmiştir. TMK'nın 222/son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Davalı bu taşınmazı 07.03.2003 tarihinde emekli olması nedeniyle kendisine ödenen emeklilik ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemeleri ile alındığını ileri sürmektedir.
Mahkemece dava konusu taşınmazı davalıya ödenen emekli ikramiyesi ile alındığının belirlenmediği ve bu durumda taşınmazın edinilmiş mal sayılması gerektiği dolayısı ile davacının 55.000 TL değere sahip olduğu anlaşılan taşınmazı değerinin yarısına isabet eden 27.000 TL katılma payı alacağı bulunduğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemenin dava konusu taşınmazın davalıya ait emekli ikramiyesi ile alındığının belirlenemediğine ilişkin değerlendirmesine katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya arasındaki kayıt ve belgelere göre davalı 07.04.2003 tarihinde emekli olmuş ve kendisine bu nedenle 08.04.2003 tarihinde 19.524,100 TL emeklilik ikramiyesi ödemesi, 11.04.2003 tarihinde de 2382,364 TL tasarruf teşvik ödemesi yapılmıştır. Bu iki ödemenin toplamı olan miktara çok yakın bir miktar para 11.04.2003 tarihinde bankaya yatırılmış ve zaman içinde yapılan bir takım ekleme, çıkarma ve nemalandırma sonunda 23.06.2003 tarihinde 24.500 TL. olarak bankadan alınmıştır. 24.500 TL'nin bankadan alındığı tarih dava konusu taşınmazı alındığı tarihle aynı tarihtir. Bu kadar benzerlik ve taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin olarak dinlenen davalı tanıklarının, dava konusu taşınmazın davalının emeklilik ikramiyesi ile alındığını bildirdiklerine dair açıklamaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazı edinilmesinde davalıya ait emeklilik ve tasarruf teşvik ödemelerinin kullanıldığı ve yapılan açıklamalar ile belgelerin davalının savunmasını doğruladığı konusunda duraksamamak gerekir.
TMK'nın 219. maddesinde: sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mallar kapsamında değerlendirileceği açıklanmış ise de; sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumlarının ödemeleri mal rejimi devam ederken toptan yapılmış ise aynı kanunun 228/son maddesindeki "... toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır" şeklindeki düzenlemenin varlığı karşısında, dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığı hususunda duraksama bulunmayan davalıya ait emeklilik ikramiyesi ve tasarruf teşvik ödemesinin mal rejiminin devamı sırasında davalıya toplu olarak ödendiği hususu da dikkate alınarak söz konusu ödemelerin ne kadarlık kısmının kişisel mal ve ne kadarlık kısmının da edinilmiş mal sayılması gerektiğinin, bu tür hesaplamalarda kullanılan PMF tabloları dikkate alınarak, konusunda uzman olan PMF tablosundan anlayan bilirkişiler aracılığı ile belirlenmesi ve onda sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı vekilin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hatalı değerlendiren ve eksik incelemeye dayalı yerel mahkeme hükmünün HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 15.06.2010 tarihindeki oybirliğiyle karar verildi.