ENKAZ ALTINDA KALMA SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ

ENKAZ ALTINDA KALMA SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ

T.C.

ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

1. HUKUK DAİRESİ

2019/720 E.

2020/142 K.

31.1.2020 T.

ENKAZ ALTINDA KALMA SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Müteveffanın Deprem Sırasında Müşteri Olarak Gittiği Mülkiyeti Davalıya Ait Cafenin Çökmesi Sonucu Enkaz Altında Kalarak Yaşamını Yitirdiği Vefat Eden ile Davalı Arasında Tüketici İlişkisi Olduğu Anlaşıldığından İhtilafın 4077 Sayılı Kanun Çerçevesinde Çözümü Gerektiği - Mahkemece Uyuşmazlığın Çözümünde Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu Gerekçesiyle Dava Dilekçesinin Görev Yönünden Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )

MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI ( Hakimin Manevi Tazminatın Miktarını Tayin Ederken Saldırı Teşkil Eden Eylem ve Olayın Özelliği Yanında Tarafların Kusur Oranını Sıfatını İşgal Ettikleri Makamı ve Diğer Sosyal ve Ekonomik Durumlarını da Dikkate Alması Gerektiği - Olayın Gelişim Şekli Olay Tarihinde Paranın Satın Alma Gücü Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumları Nazara Alındığında Takdir Edilen Manevi Tazminat Tutarlarının Yüksek Olduğu Kanaatine Varılmakla Kararın Hatalı Olduğu )

VEKALET ÜCRETİ ( Davacılar İhtiyari Dava Arkadaşı Olup Taleplerin Her Bir Davacı İçin Ayrı Ayrı Maddi ve Manevi Tazminat İstemi Olmasına Göre AAÜT Hükümleri Uyarınca Reddedilen Maddi ve Manevi Tazminat Davaları Yönünden Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerekirken Mahkemece Tek Vekalet Ücretine Hükmedilmiş Olmasının Doğru Görülmediği )

CENAZE VE DEF'İN GİDERİ ( Mahkemece Yerel Örf ve Adet Olayın Oluş Tarihi Gibi Hususlar Nazara Alınarak ve Takdiren Bir Değerlendirme Yapılarak Cenaze ve Def'in Giderleri Hakkında Karar Vermesi Gerektiği )

FAİZ ( Haksız Fiilden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Hüküm Altına Alınan Tazminat Miktarına Olay Tarihinden İtibaren Faiz Uygulanması Gerekmekte Olup Davalıların Bu Hususta Ayrıca Temerrüde Düşürülmesine Gerek Bulunmadığı - Davacılar Vekili Dava Dilekçesinde Haksız Fiil Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesini Talep Etmiş Olup Hükmedilen Tazminat Miktarlarına Haksız Fiil Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesi Gerekirken Tazminatın Bir Bölümü İçin Dava Bir Bölümü İçin Islah Tarihinden Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Uygun Görülmediği )

KARAR BAŞLIĞI ( Davanın Davacılardan Gamze Adına Anne ve Babası Tarafından Velayeten Açılmasına Rağmen Karar Başlığında İlgili Davacının Adının Yazılmamasının Doğru Görülmediği )

VEKALETNAME ( İstinaf Karar Tarihi İtibariyle Davacılardan Biri Olan Gamze'nin Reşit Olması Nedeniyle İlgili Davacının Kendisine Vekil Tayin Ederek Usulüne Uygun Vekaletnameyi Dosyaya Sunması veya Vekil ile Temsil Edilmemesi Halinde Reşit Olması Sebebiyle Kendisine Tebligat Yapılması Gerektiği )

4077/m.23

6098/m.49,51,53

ÖZET : Dava, davacıların kardeşinin deprem sonucu enaz altında kalarak yaşamını yitirmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mütevefanın meydana gelen deprem sırasında müşteri olarak gittiği, mülkiyeti davalıya ait işyerinin çökmesi sonucu enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiği, vefat eden ile davalı arasında tüketici ilişkisi olduğu anlaşıldığından ihtilafın 4077 Sayılı Kanun çerçevesinde çözümü gerekir. 4077 Sayılı Kanun'un 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması sebebiyle kararın kaldırılması gerekmiştir.

Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında, tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Olayda, olayın gelişim şekli, olay tarihinde paranın satın alma gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nazara alındığında ilk derece mahkemesince takdir edilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.

Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup taleplerin her bir davacı için ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat istemi olmasına göre AAÜT hükümleri uyarınca reddedilen maddi ve manevi tazminat davaları yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.

Davacılar vekilinin cenaze ve def'in giderine ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; mahkemece bu hususta yerel örf ve adet, olayın oluş tarihi vs. hususlar nazara alınarak takdiren bir değerlendirme yapılarak karar vermesi gerektiği nazara alındığında ilgili istinaf itirazı yerinde görülmüştür.

Haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklarda hüküm altına alınan tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekmekte olup, davalıların bu hususta ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek bulunmamaktadır. Olayda; davacılar vekili dava dilekçesinde haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.Islah dilekçesinde de bu talebini daraltacak şekilde ayrıca bir beyanda bulunmamış sadece müddeabihi artırmakla yetinmiştir. Buna göre; hükmedilen tazminat miktarlarına haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, tazminatın bir bölümü için dava bir bölümü için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.

Davanın davacı Gamze adına anne ve babası tarafından velayeten açılmasına rağmen karar başlığında ilgili davacının adının yazılmaması doğru görülmemiştir.

İstinaf karar tarihi itibariyle davacı Gamze'nin reşit olması nedeniyle ilgili davacının kendisine vekil tayin ederek usulüne uygun vekaletnameyi dosyaya sunması veya vekil ile temsil edilmemesi halinde reşit olması sebebiyle kendisine tebligat yapılması hususunun gözardı edilmemesi gerekir.

DAVA : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :

Davacılar vekili, Müvekkillerinden M. ve Ç. I.'ın oğlu diğer davacıların kardeşi olan A. I. 23/10/2011 günü Van ve Erciş'de meydana gelen depreme sırasında mülkiyeti davalılardan İ. B.'a ait B. Kafe adlı işyerinin çökmesi sonucu enkaz altında kalarak yaşamını yitirmesi nedeniyle 345.000 TL maddi ve manevi tazminatın 23/10/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak faizleriyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacıları vermiş oldukları dava dilekçesinde çocukları ve kardeşleri A. I.'ın 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremde müvekkilinin maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları, hukuk mahkemeleri kanununa göre davacı davasını somutlaştırma yükümlüğü ile yükümlü olduğunu, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları hangi delillerle ispat edeceği ve dayanılan hukuki sebepler bu kapsamda olduğunu, müteveffanın müvekkilinin mülkiyetinde bulunan dava konusu iş yerinde vefat edip etmediği belli olmadığını, ayrıca anılan iş yeri müvekkilinin mülkiyetinde bulunup 3. Şahıslar tarafından işletildiğini, dava dilekçesinde müvekkilinin standartlara ve deprem yönetmeliğine uygun bir yapı inşa etmemek ve depreme dayanıklı olmayan bir yapıda işletmecilik yaparak dolaysıyla iş güvenliği önlemlerine uymamakla kusurlu davrandığı belirtildiği, müvekkiline ait iş yeri ruhsatlı olduğu deprem yönetmeliğine uygun olarak yapıldığını, teknik hususlardan kaynaklanan kusurlar fenni mesul durumunda olan inşaat mühendisine ait olduğunu, meydana gelen depremin yıkım gücünün fazla olduğunu, davacı tarafın talep etmiş olduğu manevi tazminat miktarının fahiş miktar olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

Mahkemece; " 1-Davanın kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE,

a-) Destekten yoksun kalma tazminatı bakımından %40 hakkaniyet indirimi yapılarak 10.000 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren, 35.967,42 TL'nin ıslah tarihi olan 21/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı M. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

b-) Destekten yoksun kalma tazminatı bakımından %40 hakkaniyet indirimi yapılarak 10.000 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren, 38.804,96 TL'nin ıslah tarihi olan 21/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı Ç. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

2-)Cenaze ve defin giderleri yönünden;

a-) 456TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davacı M. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

b-) 456TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davacı Ç. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

3-)Manevi tazminat yönünden;

a-) 50.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı M. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

b-) 50.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı Ç. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

c-) 10.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı G. I.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

d-) 10.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı H. A.'ya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

e-) 10.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı Ö. Ç.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

f-) 10.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı Z. M.'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

g-) 10.000,00 TL'nin deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde ) tahsili ile davacı G. Ö.'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, " şeklinde karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacılar vekili, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde hakkaniyet indirimi yapılmaması gerektiği, yapılsa bile %40 lık indirim oranının fahiş olduğu, tüm davacıların ihtiyari dava arkadaşı olup ayrı ayrı talepte bulunmalarına rağmen her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücterine hükmedilmesi gerekirken tazminatların toplam miktarı oranında vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedildiği ancak ıslah edilen miktar için de olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği,yerel mahkemece düşük miktarda cenaze ve defin giderine hükmedildiği, cenaze ve defin giderleri için mutlaka belge sunulmasının zorunlu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; tensiple birlte davalının tüm taşınmazlarına, banka hesaplarına şirket hisselerine vs. İhtiyati tedbir konduğunu, tedbirlerin davalının 5 yıldır yapı yapması ve ruhsat almasını engellediğini, bu nedenle tedbir kararının kaldıırlması gerektiğini, hakkaniyet indiriminin az olduğunu en az %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacıların desteklerinin vefatı nedeniyle yoksun kaldıkları destek miktarının %24 ünü Van 1. İdare Mahkemesi'nin 2013/1686 E. Sayılı dosyası ile davalı idareden aldıklarını mahkemece her ne kadar %40 oranında indirim yapılmış gibi görünse de aslında 40-24: 16 otanında indiirm yapıldığı, davalıya karşı hukuk mahkemelerinde 15 adet dava açılıp toplam 10.324.624,00 TL tazminata hükmedildiği, davalının müteahhitlik yaparak kar amacı gütmediği, malzemeden eksiltmediği ve çalmadığını, manevi tazminatın çok yüksek belirlendiği yasal faizi de eklendiğinde manevi tazminat miktarının 223.000,00 TL yi bulacağı, ayrıca davacılar lehine idare mahkemesinde de manevi tazminata hükmedildiği, mahkemece her bir davacı için reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden vekalet ücreti hükmetmesi gerekirken toplam miktar üzerinden vekalet ücretine hükmetmesinin isabetli olmadığını belirterek kararın ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, deprem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılar M. ve Ç.'in oğlu diğer davacıların kardeşi olan A. I.'ın 23.10.2011 günü Ercişte meydane gelen deprem sırasında mülkiyeti davalılardan İ. B.'a ait b. cafe isimli işyerinin çökmesi sonucu enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiğini, kusurlular hakkında Erciş CBS tarafından soruşturma başlatıldığını davalının standartlara ve deprem yönetmeliğine uygun bir bina inşa etmediğini, buse kafenin bulunduğu binanın taşıyıcı sistemleri ve donatılarının beton kalitesi bakımından yetersiz olduğunu, mütevefanın yüzüncü yıl üniversitesi Erciş meslek yüksek okulu 1. Sınıf öğrencisi iken hayatını kaybettiği, ölümü ile birlikte anne ve babasının desteğinden yoksun kaldıklarını, davacıların tek erkeke evlatları ve tek erkek kardeşlerinin ölümü ile ile büyük bir elem ızdırap ve üzüntü yaşadıkları, mütevefanın günlerce enkaz altında kalması ve hangi enkazda dahi olduğunun bilinmemesinin yarattığı olağanüstü travma halinin telafisinin mümkün olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı M. için 10.000 TL destekten yoksun kalam tazminatı, 5000TL cenaze ve defin gideri ve 100.000TL manevi tazminat. davacı Ç. için 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 5000TL cenaze ve defin gideri ve 100.000TL manevi tazminat , Gamze, Hanife, Ö., Zübeyde, Gülay için 25.000'er TLolmak üzere toplam 325.000 manevi , 30.000 maddi olmak züere 355.000 TL tazminatın 23.10.2011 tarihinden itibaren faiziyle beraber tahsilini adli yardımlı olarak talep etmiştir.

Mahkemece buse kafenin bulunduğu Özbayramoğlu apartmanı ile ilgili kusur durumuna ilişkin 2012/808 esas sayılı dosyadan alınan bilirkişi raporu dosyaya celbedilmiş ve taraflara tebliğ edilmiştir. Rapor incelendiğinde yapım sorumlusu davalının %20 oranında kusurlu olduğunun bildiirldiği anlaşılmıştır.

Dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, aktüerya biirkişisi 20.06.2016 tarihli raporunda destekten yoksun kalma tazminatının davacı M. açısından 45.885,12 TL davacı Ç. açısından 48.855,96 TL olduğunu bildirmiştir. Aktüerya bilirkisinin 31.10.2016 tarihli ek raporu incelendiğinde davacı M. için 76.612,36 TL , davalı Ç. içim 81.314,60 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı görülmüştür.

Mezarlıklar müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında cenaze ve defin masraflarının 912,00 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür.

Davacılar vekili 21.12.2016 havale tarihli ıslah dilekçesiyle davasını M. için 76.612,36 TL, davalı Ç. için 81.314,60 TL destekten yoksun kalma tazminatı olarak ıslah etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine, %40 hakkaniyet indirimi yapılarak destekten yoksun kalma taleplerinin kabulüne, cenaze ve defin giderlerinin davacı anne baba açısından toplam 912 TL lik kısım açısından kabulüne, manevi tazminatın ise davacı anne ve baba yönünden 50.000'er TL, diğer davacılar açısından 10.000'er TL lik kısım yönünden kabulüne karar vermiştir.

Karar davacılar vekiline 02.01.2018 tarihinde davalı vekiline 25.12.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 11.01.2018 tarihinde davalı vekili 19.12.2017 tarihinde istinaf yoluna başvurmuştur.

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde hakkaniyet indirimi yapılmaması gerektiği, yapılsa bile %40 lık indirim oranının fahiş olduğu, tüm davacıların ihtiyari dava arkadaşı olup ayrı ayrı talepte bulunmalarına rağmen her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tazminatların toplam miktarı oranında vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedildiği ancak ıslah edilen miktar için de olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği,yerel mahkemece düşük miktarda cenaze ve defin giderine hükmedildiği, cenaze ve defin giderleri için mutlaka belge sunulmasının zorunlu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; tensiple birlte davalının tüm taşınmazlarına, banka hesaplarına şirket hisselerine vs. İhtiyati tedbir konduğunu, tedbirlerin davalının 5 yıldır yapı yapması ve ruhsat almasını engellediğini, bu nedenle tedbir kararının kaldıırlması gerektiğini, hakkaniyet indiriminin az olduğunu en az %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacıların desteklerinin vefatı nedeniyle yoksun kaldıkları destek miktarının %24 ünü Van 1. İdare Mahkemesi'nin 2013/1686 E. Sayılı dosyası ile davalı idareden aldıklarını mahkemece her ne kadar %40 oranında indirim yapılmış gibi görünse de aslında 40-24: 16 otanında indiirm yapıldığı, davalıya karşı hukuk mahkemelerinde 15 adet dava açılıp toplam 10.324.624,00 TL tazminata hükmedildiği, davalının müteahhitlik yaparak kar amacı gütmediği, malzemeden eksiltmediği ve çalmadığını, manevi tazminatın çok yüksek belirlendiği yasal faizi de eklendiğinde manevi tazminat miktarının 223.000,00 TL yi bulacağı, ayrıca davacılar hehine idare mahkemesinde de manevi tazminata hükmedildiği, mahkemece her bir davacı için reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden vekalet ücreti hükmetmesi gerekirken toplam miktar üzerinden vekalet ücretine hükmetmesinin isabetli olmadığını belirterek kararın ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dosya incelendiğinde; mütevefa A. I.'ın 23.10.2011 günü Ercişte meydana gelen deprem sırasında müşteri olarak gittiği, mülkiyeti davalılardan İ. B.'a ait b. cafe isimli işyerinin çökmesi sonucu enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiği, vefat eden ile davalı arasında tüketici ilişkisi olduğu anlaşıldığından ihtilafın 4077 Sayılı Kanun çerçevesinde çözümü gerekir. 4077 Sayılı Kanun'un 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması sebebiyle kararın kaldırılması gerekmiştir.(aynı şekilde Yargıtay 3. HD 'nin 25.02.2019 tarih ve 2018/4791 E., 2019/1518 K. Sayılı kararı, Yargıtay 4. HD'nin 19.04.2013 tarih ve 2013/6514 E., 2013/7462K.sayılı kararı )

Kabule göre de;

Taraf vekillerinin hakkaniyet indirimine ilişkin itirazlarının incelenmesinde;

BK'nun 43/1 (TBK 51/1) maddesinde; "Hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şumülünün derecesine tayin eyler." hükmüne yer verilmiştir.

Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile gerçekleşen depremin şiddeti gözönünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır. (06.03.2013 Tarih, 2012/786 Esas 2013/318 Karar Sayılı Hukuk Genel Kurulu ilamı)

Öyle ise; depremin mücbir sebep olarak kabul edilip, zararla illiyet bağını kestiği kabul edilemez ise de; ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı öngörülemeyen ve sonucu gerçekleştiğinde büyük bir yıkıma sebebiyet veren, bölgede herkesi etkileyen en büyük doğal afet olduğu da kabul edilmek zorundadır. Ayrıca, bölgenin birinci derecede deprem kuşağında yer aldığı ve oluşan depremin şiddet büyüklüğü de gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle mahkemece, bilirkişi tarafından belirlenen tazminat miktarı üzerinden hakkaniyet indirimi yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiş (Bknz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2016/7279 Esas 2018/2541 Karar sayılı kararı). Hakkaniyet miktarının ise %40 olarak takdir edilmesi somut olay ve daha önce dairemizden geçen aynı yerle ilgili benzer kararlar da nazara alındığında uygun görülmüştür.

Davacılar ve davalı vekilinin manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında, tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayda, olayın gelişim şekli, olay tarihinde paranın satın alma gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yukarıdaki ilkeler ve emsal dairemiz ve Yargıtay kararları nazara alındığında ilk derece mahkemesince takdir edilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.

Davacı ve davalının vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde;

Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup taleplerin her bir davacı için ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat istemi olmasına göre yukarıda anılan AAÜT hükümleri uyarınca reddedilen maddi ve manevi tazminat davaları yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.(aynı yönde Yargıtay 4.HD'nin 19.12.2019 tarih ve 2018/1765 E., 2019/6179 K.sayılı karar )

Davacılar vekilinin cenaze ve def'in giderine ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; mahkemece bu hususta yerel örf ve adet, olayın oluş tarihi vs. hususlar nazara alınarak takdiren bir değerlendirme yapılarak karar vermesi gerektiği nazara alındığında ilgili istinaf itirazı yerinde görülmüştür.

Davacı vekilinin faiz başlangıcı ile ilgili itirazı değerlendirildiğinde; Haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklarda hüküm altına alınan tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekmekte olup, davalıların bu hususta ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek bulunmamaktadır. Somut olayda; davacılar vekili dava dilekçesinde haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.Islah dilekçesinde de bu talebini daraltacak şekilde ayrıca bir beyanda bulunmamış sadece müddeabihi artırmakla yetinmiştir. Buna göre; hükmedilen tazminat miktarlarına haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, tazminatın bir bölümü için dava bir bölümü için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.(aynı yönde Yargıtay 3. HD nin 23.01.2019 tarih ve 2017/10397 E., 2019/462 K. Sayılı kararı, Yargıtay 4. HD'nin 16.01.2018 tarih ve 2016/15771 E., 2018/112 K. Sayılı kararı )

Davalının ihtiyati tedbirle ilgili talebinin incelenmesinde ise; davalının talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesi ve görevli mahkemece gerekçeli ve usulüne uygun olarak verilen bir karardan sonra karara itiraz halinde HMK'nın 394. Maddesi gereği dosyanın dairemize gönderilmesi gerektiğinden bu aşamada taleple ilgili dairemizce herhangi bir karar verilmemiştir.

Ayrıca davanın davacı Gamze adına anne ve babası tarafından velayeten açılmasına rağmen karar başlığında ilgili davacının adının yazılmaması doğru görülmemiştir.

İstinaf karar tarihi itibariyle davacı Gamze'nin reşit olması nedeniyle ilgili davacının kendisine vekil tayin ederek usulüne uygun vekaletnameyi dosyaya sunması veya vekil ile temsil edilmemesi halinde reşit olması sebebiyle kendisine tebligat yapılması hususunun gözardı edilmemesi gerekir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK'nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-)Davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK'nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca, Erciş 1. Hukuk Mahkemesi'nin 2013/367 Esas - 2017/852 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2-)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

3-)İstinaf başvurusu sırasında davalı taraftan alınan 4.195,67 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine, davacı taraftan adli yardım nedeniyle harç alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

4-)İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,

5-)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

6-)Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31.01.2020