ESER KAMUYA SUNULSA DA İZİNSİZ KULLANAN KİŞİ MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDA KALABİLİR

ESER KAMUYA SUNULSA DA İZİNSİZ KULLANAN KİŞİ MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDA KALABİLİR

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2018/998

K. 2019/373

...............

Eser sahibinin manevi haklarıyla ilgili Bern Sözleşmesi 6. mükerrer maddesindeki "eserin başka herhangi bir yolla haleldar edilmesine karşı koymak hakkı" da, bu görüşe hukuki temel oluşturmaktadır. Anılan madde metni içeriğinde, eser alenileştikten sonra da, sözleşmeye aykırı veya izinsiz olarak eserin kamuya sunulmasına karşı koymak hakkı mevcuttur. Bunun aksi ise, eser sahibinin değil, korsan yayıncılığın korunması sonucunu doğurur. Eserin, eser sahibinin izni ile bir kez kamuya sunularak alenileşmesi nedeniyle, aynı eserin daha sonra korsan yayın yoluyla izinsiz olarak çoğaltılması ve ticaretinin yapılması hâllerinde, eğer korsan baskılarda eser sahibinin şeref ve haysiyetini zedeleyen bir durum da yoksa, artık eser sahibinin FSEK'nın 14/1. maddesindeki manevi hakkının tükendiğini ve korsan yayın yapan kişilere karşı taleplerinin sadece mali haklar ile sınırlı olduğunun benimsenmesi; eser sahibinin etkin korunması ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Diğer taraftan, kendi izni ile piyasaya arz edilen eserinin, "birebir aynısı olan kopyalarının" korsan olarak piyasaya sunulması halinde, eser sahibinin eserinin başkaları tarafından ve rızası dışında ticaret mevkiine konulmasından dolayı, kişiliğinin bir parçası olarak sahibi bulunduğu manevi haklarından olan kamuya sunma hakkının zarar görmeyeceği düşüncesi de kabul edilemez.

Bu bakımdan, her ne kadar FSEK'nın 67/1. fıkrasına göre tecavüzün refini isteme hakkının sadece, "henüz alenileşmemiş bir eserin sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak umuma arz edilmesi" hâlinde uygulama olanağı olmasına karşın; eser sahibi "eser alenileşmiş olsa dahi" FSEK'nın 14/1. fıkrası yoluyla da aynı Kanun'nun 69. maddesi uyarınca tecavüzün önlenmesini isteyebilecek ve 70/1. fıkrasına göre, tecavüz edenden manevi tazminat talep edebilecektir.

Her ne kadar kural olarak eserin kamuya sunulması, bir defalık hukuki eylem ise de, bu yolla eserin alenileşmesi sağlanmakta ve eser, fikri mülkiyet hukukunun koruma konusu hâline gelmektedir. Eser sahibine özgü manevi hak ve yetkilerin sağlanmasındaki amaç da, fikri yaratıcılığın daha güçlü bir şekilde korunması ve cesaretlendirilmesidir. Bu bakımdan FSEK 14/1. maddesinde belirtilen eser sahibinin kamuya sunma hakkı, eser alenileştikten sonra da devam eder ve izinsiz çoğaltma, yayma gibi her türlü mali haklara tecavüz oluşturan eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde eser sahibine, ihlal edilen mali hakların yanında, manevi hak tazminatı talep etme yetkisi de verir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, davacının hak sahibi olduğu işlenme eserin davalılarca izinsiz olarak promosyon olarak dağıtıldığından ve eser sahibinin 5846 Sayılı FSEK'nin 14. maddesi uyarınca eserini yayınlama zamanını tayin hakkının bulunmasına, eserin daha önceden kamuya arz edilmiş olmasının bu hakkın tüketildiği sonucunu doğurmamasına göre eserin her izinsiz kullanılışında manevi tazminat hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından FSEK 14/1'de belirtilen umuma arz hakkının eser sahibinin, eser üzerindeki umuma arz hakkını bir defa kullanılmakla sona erdiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle daha önce kamuya arz edilen dava konusu eserin izinsiz yayımı nedeniyle davacının manevi tazminat talep edemeyeceği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Hâl böyle olunca Yerel Mahkemece umuma arz hakkının bir kez kullanılmakla tükendiğinden bahisle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : 1- )Yukarıda ( II )., ( III ). ve ( IV ). bentlerde açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince yapılan karar düzeltme incelemesi sonunda davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Hukuk Genel Kurulunun 23.05.2018 tarihli ve 2017/11-2753 E., 2018/1126 K. sayılı bozma kararının oy çokluğuyla KALDIRILMASINA, direnme kararının ( III ). bentte belirtilen değişik gerekçe ile oybirliğiyle, ( IV ). bent bakımından oy çokluğuyla BOZULMASINA, istek hâlinde peşin harcın yatırana iadesine,

2- )Yukarıda ( I ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hukuki yarar yokluğundan davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, istek hâlinde peşin harcın yatırana iadesine, 6217 Sayılı Kanun'un 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.