EŞİNİ BIÇAKLAYAN KOCA İLE ALDATAN KADIN EŞİT KUSURLU!
İçtihat Bülteni/nden edinilen bilgiye göre; 1. Aile Mahkemesi'ne başvuran F.Y. isimli kadın, 12 yıllık eşinin kendisine psikolojik baskı yaptığını, çalışmasına, ailesiyle irtibat kurmasına, arkadaşları ve komşularıyla görüşmesine dışarı çıkmasına veya alışveriş yapmasına izin vermediğini öne sürdü. Boşanma davası açan F.Y., dışarı çıkmasından sonra ise 'kiminle birlikte oldun, kimin altından geliyorsun' gibi beyanlarla suçlandığını, yeğeni ile zina yaptığını ileri sürdüğünü, hakaret ve küfürler ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını dile getirdi. Son tartışmada ise kocasının satır ile saldırdığını ileri sürerek boşanmalarına, ortak çocuğun velayetin kendisine verilmesine, çocuk yararına 300 TL tedbir-iştirak ve 300 TL tedbir - yoksulluk nafakası ile 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti. Eşinin kendisini aldattığını iddia eden koca M.C. ise karşı dava açarak boşanmayı gerektirecek bir durumun bulunmadığını, tarafların halen bir arada yaşamaya devam ettiklerini, emekli diş hekimi olduğunu, asla şiddet yanlısı olmadığını kaydetti. Haksız şekilde aleyhinde tedbir kararı verildiğini, ekonomik sıkıntılar yaşadığını, kalp rahatsızlığı olduğunu, tüm bunlara rağmen eşi ve çocuğunun maddi-manevi tüm ihtiyaçlarını karşıladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi. Asıl davanın açılmasından itibaren tarafların bir arada yaşamaya devam ettiklerini, komşularının, 'kadın eşin ortak eve sürekli aynı erkeği aldığı, hatta şu anda da üçüncü şahsın evde olduğu' şeklindeki bilgilendirmesi ile eve gittiğini, evde tanımadığı bir erkeği tuvalette saklanmış halde gördüğünü, üçüncü şahsın müvekkiline yumruk atarak evden kaçtığını belirtti. Boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, çocuk yararına 300 TL tedbir-iştirak nafakası ile müvekkili yararına 5 bin TL maddi ve 50 bin TL manevi tazminat ödenmesini talep etti.
Aile Mahkemesi, 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bıçaklanmaya yönelik dava ile evliliğin temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda eşine hakaret eden, fiziksel şiddet uygulayan ve birlik görevlerini ifada kusur gösteren erkek eşin az, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı yönünde yaygın kanaat oluşan kadın eşin ise ağır kusurlu olduğuna hükmetti. Açılan her iki boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuk yararına 300 TL tedbir, 400 TL iştirak nafakası ödenmesine, kadın eşin ağır kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafakası ve tazminat istemlerinin reddine, erkek eş yararına ise 4 bin TL manevi tazminat takdiri ile maddi tazminat talebinin reddine karar verdi. Karar taraf avukatlarınca temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi. Daire, eşini bıçaklayan koca ile sadakatsiz davranışlarda bulunduğu öne sürülen kadının eşit kusurlu olduğuna hükmederek mahkeme kararını bozdu. Aile Mahkemesi, ilk kararında direnince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kadın eşin hayati tehlike geçirecek şekilde sırtından bıçaklandığının vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: "Medeni yargılamaya konu somut olayda, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin süregelen hakaret, fiziksel şiddet ve birlik görevlerini ihmal eden kusurlu davranışlar sergilediği, buna karşılık kadın eşin de sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve sonuçta kadın eşin hayati tehlike geçirecek şekilde sırtından bıçaklanması ile fiilen sonlanan evlilik birliğinde; erkek eşin kişilik hakkının, kadın eşin ise yaşama hakkının ihlal edildiği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda erkek eşin; kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında kadın eşin yaşama hakkını ihlal ettiği gözetilerek tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda en azından eşit kusurlu sayılmaları gerekir. Hal böyle olunca mahkemece; kadın eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkek eş yararına manevi tazminat ödenmesine ve kadın eşin yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle Aile Mahkemesi'nin direnme kararı bozulmalıdır."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 15'i bozma, 6'sı ise onama yönünde oy kullandı.