EV İŞLERİNDE ÇALIŞANLARIN SİGORTALI SAYILACAĞI

EV İŞLERİNDE ÇALIŞANLARIN SİGORTALI SAYILACAĞI

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/16772

K. 2019/1287

T. 18.2.2019

DAVA : Dava, davacının hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne verilmiştir.

Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR : Dava, davacının eşiyle birlikte, davalıya ait evde, 01.08.2009 ve 22.06.2011 tarihleri arasında, ev hizmetlerinde, toplamda 1 yıl 10 ay 21 gün geçen çalışmalarının sigortalı olarak tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda,davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı yanında ev hizmetleri işinde, 01.08.2009 - 15.08.2009 tarihleri arasında 15 gün ve 15.06.2010 - 15.08.2010 tarihleri arasında 60 gün, günlük 93,04 TL karşılığında hizmetlerinin bulunduğunun tespitine,davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.

Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Kanun'un 79/10. ve 5510 Sayılı Kanun'un 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.

Hukuk Genel Kurulu'nun 05.02.2014 tarih ve 2013/10-2280 E., 2014/65 K. sayılı ilamında, ev hizmetlerinde çalışma ile ilgili davaların hukuki niteliği ve ispat şekline ilişkin ilkeler şu şekilde belirtilmiştir.

İş mevzuatı yönünden, ev hizmetlerinin, gerek mülga 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin 1. fıkrasında, gerekse 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasında yer alan hükümler ile bu Kanunların uygulama alanı dışında bırakıldığı görülmektedir. Sosyal güvenlik mevzuatı açısından ise gerek mülga 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalı olabilmek üç temel koşula bağlanmıştır. Bu koşullar; hizmet akdi ile çalışma, işin işverene ait iş yerinde yapılması ve mülga 506 Sayılı Kanun'un 3. ve aynı yöndeki 5510 Sayılı Kanun'un ise 6. maddesi kapsamında olmamak olarak sıralanabilir. 506 Sayılı Kanun'un 3. maddesi sigortalı sayılmayanları; diğer bir ifade ile anılan Kanun kapsamına alınmayanları sıralamaktadır.

Buna göre mülga 506 Sayılı Kanun'un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3. maddesi uyarınca:

“Aşağıda yazılı kimseler bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar.

D-) (Değişik: 11/8/1977 - 2100/1 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…”

Yine 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun'un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 6. maddesi uyarınca;

“…Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;

…c) (Değişik: 17/4/2008-5754/4 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…4. ve 5. maddelere göre sigortalı sayılmaz.”.

Buna göre ev hizmetleri, mülga 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun ilk halinde Kanun kapsamı dışında bırakılmış iken, 24.08.1977 tarih ve 16037 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 24.11.1977 tarihinde yürürlüğe giren 11.08.1977 tarih ve 2100 Sayılı Kanun'un 1. maddesiyle yapılan değişiklik ile mülga 506 Sayılı Kanun'un 3. maddesinin (D) bendinde yapılan düzenleme uyarınca, ev hizmetlerinde “ücretle ve sürekli çalışanlar” anılan maddede yer alan istisnalar içinden çıkarılmış, 5510 Sayılı Kanun'un 6. maddesiyle de aynı yöndeki uygulamaya devam edilmiştir.

Görüldüğü üzere, anılan maddeler uyarınca, ev hizmetlerinde çalışanlar; ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç, bu Kanunların uygulanmasında sigortalı sayılamazlar.

Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir.

Buna göre, diğer koşulları gerçekleştirmiş olanlar eğer anılan maddelerin kapsamına giriyorlarsa, sigortalı sayılamayacak ve 506 veya 5510 Sayılı Kanunlarda düzenlenen haklardan yararlanamayacaklardır.

Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mülga 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 5/1. maddesi ve 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 4/1. maddeleri uyarınca, İş Kanunları hükümleri ev hizmetlerine ve ev hizmetleri çalışanlarına uygulanamayacak, bu işler ve bu işleri yapan kişiler Borçlar Kanunu'nun hizmet akdini düzenleyen hükümlerine tabi olacaklardır.

Evde yapılan işle, ev hizmetleri arasında bazı farklılıkların da tanımlanması gerekir. Ev hizmeti evde yapılmakla birlikte, herhangi bir iş olmayıp doğrudan yaşanan mekâna yönelik bir iştir. Yaşanan konutla doğrudan bağlantı içerisindedir. Doğrudan eve ve ev yaşamına yöneliktir. Dolaylı olarak ev yaşamına katkıda bulunan, onu kolaylaştıran hizmetlerdir. Ev hizmetinin doğrudan eve veya ev yaşamına yönelik olması gerekir. Ev hizmeti evden soyutlanamaz (Okur A. R., Ev Hizmetlerinde (İşlerinde) Çalışanların Sigortalılığı, Kamu-İş Dergisi, Cilt 7, Sayı 3, 2004, s. 10).

Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için yapılan işin evde gündelik yaşamın gerektirdiği faaliyetler kapsamında ev yaşamının gündelik, olağan gereksinmelerini karşılayan işlerdir (Mollamahmutoğlu H., İş Hukuku, T., Ankara, 2004, s. 179).

Öğretide ev hizmetleri, evde gündelik yaşamın gerektirdiği; temizlik, yemek, çamaşır, ütü, çocuk bakımı, mürebbiyelik gibi işler olarak kabul görmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb. evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişiler olarak kabul görmektedir ((N. Gökçek Karaca, F. Kocabaş, Ev Hizmetlerinde Çalışanların Karşılaştıkları Sorunların Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Kamu-İş Dergisi, 2009, cilt 10, sayı 4, sayfa 172'den atfen; Çenberci M., 1475 Sayılı İş Kanunu Şerhi, 1986, s.190-191; Mollamahmutoğlu, a.g.e., s. 179; Çelik N., İş Hukuku Dersleri, B. 20, Beta, İstanbul, 2007, s. 70; Süzek S., İş Hukuku, B. 2, İstanbul, Beta 2005, s. 180; Okur A., a.g.e. s. 348-349; Erkul İ-Karaca N, 4857 Sayılı İş Kanunu Uygulaması, Nisan Yayınları Eskişehir 2004, s. 67; Tunçomağ K., İş Hukuku, İstanbul 1988, s. 44-46; Akyiğit E., İçtihatlı ve Açıklamalı 4857 Sayılı İş Kanunu Şerhi, C. 1, B. 3, Ankara 2008, s. 285; Güven E., S. U., İş Hukuku (Yeni İş Yasaları) B. 3, B. Yayınları, Ankara 2007, s. 32; Tunçomağ K-Centel T., İş Hukukunun Esasları, B. 4, İstanbul 2005, s. 38; Narmanlıoğlu Ü, İş Hukuku (F. İş İlişkileri), B. 2, Ankara 1994, B. Yayınları, s. 71; Eyrenci Ö- Taşkent S- Ulucan D, Bireysel İş Hukuku, Legal Yayınları, İstanbul 2004, s. 43).

Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere, “ev hizmetleri” 506 Sayılı Kanun ile tamamen sigortalılık dışında tutulmuş iken 2100 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ev hizmetlerinde sadece “ücretle ve sürekli olarak çalışanlar” sigortalı sayıldıklarından, bu kişilerin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önemli olan, ev hizmetinde geçen çalışmanın ücretle yapılması ve sürekli olmasıdır.

Sürekli çalışma kavramı yönünden uygulamada, haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır.

Mülga 506 Sayılı Kanun ile 5510 Sayılı Kanun uyarınca “iş” tanımı açık olup, burada “iş” ev hizmetidir. Bu nedenle ölçü, işin niteliği değil ev işinde çalışanın, bu işte ne kadar süre çalıştığıdır. Ev işlerinde çalışma devamlı ise sürekli sayılacak, devamlılık yoksa, iş belirsiz aralıklarla geçici olarak ya da çağrı üzerine yapılıyorsa süreksiz sayılacaktır.

Eldeki dosyada, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının eşi ile birlikte davalının Bodrum'daki yazlık olarak kullandığı evinde sürekli olarak ikamet ettiği, davacının ev sahiplerinin geldiği 15 Haziran-15 Ağustos döneminde yemek vs. ev işlerini her gün yaptığı, bu iki ay dışında ise, evin ev sahipleri tarafından kullanılmadığı, davacının eşi ile burada ikamet etmeye devam edip, hayvanların bakımını ve tamirat vs. arazi ev işlerinin yapılmasına nezaret ettikleri tespitinin yapıldığı,davacının evin davalı tarafından kullanılmadığı 10 aydaki çalışmalarının sigortalı niteliği kazandırır bir çalışma olmadığı kanaatinin bildirildiği, dinlenen bir kısım davacı tanıklarının, davacının eşiyle birlikte, davalıya ait yazlık evde, ev hizmetlerinden sorumlu olarak, yaz döneminde, aylık toplamda 2.000,00 TL maaş karşılığı çalıştıklarını, bunun dışındaki 10 ayda ikamet etmek suretiyle, evin bakım tadilat işlerini yaptıklarını beyan ettikleri, yine davalı tanığının beyanında 2.000,00 TL net ödemenin 350,00 TL'sini sigorta primi karşılığında olduğu beyan edilmekle, bilirkişi tarafından, 2.000,00 TL net ödemenin brütünün 5510 Sayılı Kanun'un 92. maddesi uyarınca, 2.792,00 TL olduğu kabul edilerek, günlüğünün 93,04 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, re'sen araştırma ilkesi doğrultusunda yapılacak yeni araştırmalar ile konuya ilişkin olarak, davacı tarafından davalı aleyhine.... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/733 Esasına kayden açılan işçilik alacağı davası ve davacının eşi .... tarafından yine davalıya yönelik .... Asliye Hukuk Mah. (İş Mah.) nezdinde açıldığı anlaşılan 2012/986 Esas sayılı hizmet tespitine ilişkin dava dosyaları celp edilmek ve sonucu da gözetilmek suretiyle, anılan dosyalar kapsamında toplanan deliller irdelenmeli ve dinlenen tanık beyanları incelenmeli, eldeki dosya ile tanık anlatımları arasında çelişki görülmesi halinde çelişkiyi gidermek üzere tanıklar yeniden dinlenilmeli, yine ücret konusunda, çelişki giderilmek suretiyle, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme, araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan ...'e iadesine, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.