EVLENMEDEN ÖNCE DAVALI KADIN ADINA SATIN ALINAN TAŞINMAZIN EDİNİLMESİ İÇİN KULLANILAN KREDİNİN BİR KISMININ EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE ÖDENMESİ - SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
2022/4707 E.
2023/3546 K.
4.7.2023 T.
DEĞER ARTIŞ PAYI VE KATILMA ALACAĞI ( Mahkemece Taşınmazın Edinilmesi İçin Kullanılan Kredinin Evlilik Birliği İçinde Ödenen Taksitleri Yönünden Davacı Erkeğin Katılma Alacağı Hakkı Olduğu Kabul Edilerek Evlilik Birliği İçinde Yapılan Kredi Ödemelerinin Yapılan Ödemelere Oranı Bularak Artık Değere Katılma Alacağının Hesaplanması Gerekirken Hatalı Değerlendirmeyle Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )
EVLENMEDEN ÖNCE DAVALI KADIN ADINA SATIN ALINAN TAŞINMAZIN EDİNİLMESİ İÇİN KULLANILAN KREDİNİN BİR KISMININ EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE ÖDENMESİ ( Davalı Kadın Erkeğe Taşınmaz Bedelini Ödemiş İse de Taşınmazın Evlilikten Önce Erkeğin Aldığı Kişisel Malı Olması Evlilik Birliği İçinde Ödenen Kredi Taksit Ödemelerinin İse Aksi İddia ve İspat Edilmediğinden Edinilmiş Maldan Karşılandığının Kabulü Gerekeceğinden Davacının Evlilik Birliği İçinde Ödenen Kredi Taksitleri Yönünden Sebepsiz Zenginleşeceğinden Söz Edilemeyeceği )
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Katılma Alacağı - Davalı Kadın Erkeğe Taşınmaz Bedelini Ödemiş İse de Taşınmazın Evlilikten Önce Erkeğin Aldığı Kişisel Malı Olması Evlilik Birliği İçinde Ödenen Kredi Taksit Ödemelerinin İse Aksi İddia ve İspat Edilmediğinden Edinilmiş Maldan Karşılandığının Kabulü Gerekeceğinden Davacının Evlilik Birliği İçinde Ödenen Kredi Taksitleri Yönünden Sebepsiz Zenginleşeceğinden Söz Edilemeyeceği )
4721/m.6,134,179,202,219,220,222,225,229,231,235
6098/m.77
6100/m.26,33
ÖZET: Dava, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, taşınmazın yapılan kredi ödemeleri nedeniyle edinilmiş mal olup olmadığı ve sebepsiz zenginleşmenin oluşup oluşmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan hukuki nitelendirme ve inceleme hatalıdır. Şöyle ki, öncelikle tasfiye konusu taşınmaz her ne kadar evlenmeden önce davalı kadın adına satın alınmış ise de taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredinin bir kısmının evlilik birliği içinde ödendiği, kadının kredi ile karşıladığı taşınmaz bedelini davacı erkeğe ödediği, davalı kadının davacı erkeğe ödediği bedelin bir kısmının boşanma dava tarihinde erkeğin banka hesabında bulunduğu, banka hesabındaki paranın, erkeğin mal rejiminin başlangıcında mevcut ve kişisel malının ikamesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde, davalı kadın, erkeğe taşınmaz bedelini ödemiş ise de taşınmazın evlilikten önce erkeğin aldığı kişisel malı olması, evlilik birliği içinde ödenen kredi taksit ödemelerinin ise aksi iddia ve ispat edilmediğinden edinilmiş maldan karşılandığının kabulü gerekeceğinden davacının evlilik birliği içinde ödenen kredi taksitleri yönünden sebepsiz zenginleşeceğinden söz edilemez. Tüm bu açıklamalara göre, Mahkemece, taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredinin evlilik birliği içinde ödenen taksitleri yönünden davacı erkeğin katılma alacağı hakkı olduğu kabul edilerek, evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemelerinin yapılan ödemelere oranı bularak artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların evlilik öncesi ve sonrası masraflarını ailelerinden yardım almaksızın kendi mali imkanlarıyla karşılamak istediklerini ve bu kapsamda paraya ihtiyaç duyduklarını, müvekilinin evlilik öncesi satın aldığı 4249 ada 6 parsel 2 numaralı bağımsız bölümü evlilik tarihinde davalıya devir olarak göstererek bankadan konut kredisi kullandıklarını, kredinin müvekkilinin hesabına intikal ettiğini, taşınmazın o günkü eksper değerinin 110.000,00 TL olduğunu, çekilen kredinin 7.000,00 TL'sinin davalıya elden verildiğini, 6.000,00 TL'sinin de 25.07.2011 tarihinde aile dostlarının hesabından davalının hesabına havale edildiğini, kredi taksitlerini,n evin vergi vs. yükümlülüklerinin müvekkilince karşılandığını, 110.000,00 TL değerindeki ev için çekilen 82.000,00 TL kredinin dışında kalan 28.000,00 TL miktarın müvekkkilinin kişisel malı olduğunu, bu miktarın edinilmiş mala aktarılmış olduğunu, davalının söz konusu taşınmazı 15.04.2013 tarihinde müvekilinin izin ve onayı olmadan sattığını, ayrıca edinilmiş mal niteliğinde olan ev eşyalarını da davalının Kilis'e gütürdüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL değer artış payı ve katılma alacağının dava tarihinde itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş; davacı erkek vekili 09.07.2018 tarihli dilekçesiyle talep miktarını yükselterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin davalıdan olan ve edinilmiş mallara katılma rejminden kaynaklanan alacağı olarak şimdilik 9.823,50 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının nişanlılık döneminde müvekkilini arayarak, bir evi olduğunu, çok borcu bulunduğunu evi satacağını, ancak evin başkasına gtimesini istemediğini, kredi çekmesi durumunda evin devrini müvekkilinin üzerine yapacağını söylediğini, müvekkilinin de kendi ailesiyle görüştüğünü, onların da "ev almak kolay değil, kredi çek, ev senin olsun, nişanlın da borçlarını ödesin" dediklerini, müvekkilinin kredi için başvurduğunu, onay tarihi belirlendikten sonra nikah tarihinin alındığını, nikahtan birkaç saat önce tapu işlemlerinin yapıldığını, 82.000,00 TL kredi bedelinin davalının hesabına intikal ettiğini, dava konusu taşınmazın nikah saatinden önce alınmış olması nedeniyle müvekkilinin kişisel malı olduğunu, davacının çekilen krediden müvekkiline 7.000,00 TL verdiği iddiasının doğru olmadığını, aksine işlettiği yerden dolayı kira borcunu ödememesi nedeniyle müvekkilinden nişanlık döneminde 6.000,00 TL borç aldığını, bunu da iade etmediğini, 82.000,00 TL kredi bedelini tamamen davacının alıp borçlarına harcadığını, düğün töreninden önce parayı bitirdiğini, 28.000,00 TL miktarı da edinilmiş mallara aktarıldığı iddiasının da doğru olmadığını, müvekkilinin babasının tır şoförü olduğunu, sık sık ...'ya gittiğini, evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar olan kredi ödemelerinin babası tarafından hibe olarak verilen paralarla ödendiğini, davacının bu ödemelerde bir katkısının olmadığını, evin davacı tarafından kiraya verildiğini, 1 yıllık peşinatın da davacı tarafından alındığını, bu kiranın da davacının alacağını kabul etmemekle birlikte davacının alacaklı çıkması halinde takas, mahsup edilmesini talep ettiklerini, davacının müvekkilini sürekli tehdit etmesinden dolayı, ...'da kimsesi olmayan müvekkilinin koruma istediğini, Kilis'e geçici görevlendirilmesi neticesinde; apor topar evi terk etmek durumunda kaldığını, özel eşyaları dışında tüm eşyaları kirada oturdukları evde bıraktığını, davacının da bu eşyaları boşaltarak bilmedikleri bir yere götürdüğünü, müvekkilinin evden kira almadığı halde bir de kira borcunu ödemesi nedeniyle bu evi satmak zorunda kaldığını, satış bedelinin 63.000,00 TL olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının evin bedelini ödediği, ikinci kez taksitlerinin ödendiğinden bahisle mal rejimine ilişkin alacak davası açmasının davanın konusu olmaması ve sebepsiz zenginleşme sonucunu doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; açılan davanın evlilik birliği içerisinde konut kredisi taksitleri ödenen, bu nedenle edinilmiş mallara katılma rejimine dahil olan dava konusu taşınmazın tasfiye edilmesi amacıyla açıldığını, evin devredilmeden önce müvekkilinin kişisel malı olduğundan, bedelinin müvekkile ödenmiş olmasının doğal olduğunu, ödenen bu bedelin eldeki davanın konusu olmayıp müvekkilinin kişisel malı olduğunu, esas dava konusunun evlilik birliği öncesinde müvekkilin kişisel malı olmasına rağmen, konut kredisi kullanılmak suretiyle davalıya devredilen ve konut kredisi taksitleri evlilik birliği içerisinde ödendiğinden, edinilmiş mal haline gelen taşınmazın evlilik birliği sona erdiğinden, tasfiye edilmesine ilişkin olduğunu, müvekkilinin sebepsiz yere zenginleşmeyeceğini, zira konut kredisi taksitlerinin evlilik birliği içerisinde müvekkili tarafından ödenmiş veya ödenmesine katkıda bulunmuş olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın satışı sebebiyle çekilen kredinin davacıya havale edildiği, davacının vadeli hesabına aktarılmak suretiyle değerlendirildiği, kredinin 7.000,00 TL'sinin davacı tarafından çekildiği, kalan 75.000,00 TL'nin nemalanmış biçimde boşanma dava tarihinden bir gün sonra 08.01.2013 tarihinde 83.074,98 TL olarak hesapta bulunduğu, bu halde davacının iddia ettiği şekilde çekilen kredinin düğün harcamalarında ve diğer borçların ödenmesinde kullanılmadığının anlaşıldığı, 82.000,00 TL olarak davacının hesabına yatırılan krediden 7.000,00 ve 6.000,00 TL miktarlı paraların çekilerek davalıya verildiğinin ispatlanamadığı, bu hususta dinlenen davacı tanık beyanlarının soyut içerikli olduğu ve hükme esas alınmamasının yerinde bulunduğu, ayrıca, taşınmazın bedelinin tümünü peşin olarak alıp uhdesinde değerlendirdiği halde, aynı taşınmaz bakımından tasfiye istenmesinin hem hakkın kötüye kullanımı hem de mükerrer ödemeye sebep olunacağından, davacının taşınmaz bakımından tasfiye alacağı bulunmadığı, taşınmazın devir tarihinde gerçek değeri 110.000,00 TL olup kredi miktarı dışında kalan 28.000,00 TL'nin davacının kişisel malı olarak değerlendirilmesi gerektiği istenilmiş ise de, taraflar arasında bu yönde bir anlaşma ile borç alacak ilişkisi kurulmadığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki denkleştirme isteğinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla, Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; tarafların evlilik öncesi ve sonrası masraflarını ailelerinden yardım almaksızın kendi mali imkanları ile karşılamak istediklerini ve bu paraya ihtiyaç duyduklarını, bunun üzerine tarafların düğünden önce 22.07.2011 tarihinde müvekkilin 14.06.2005 tarihinde edindiği taşınmazı davalıya devrederek konut kredisi kullanmaya karar verdiklerini, taşınmazın nikah ve devir günündeki değerinin yaklaşık 110.000,00 TL olduğunu, davalının yaklaşık 82.000,00 TL konut kredisi kullandığını, boşanmanın gerçekleştiği tarihe kadar bahse konu konut kredisinin taksitlerinin evlilik birliği içerisinde ödendiğini, kredi taksitleri evlilik birliği içerisinde ödenen taşınmazın edinilmiş mal rejimine dahil olup tasfiye edilmesi gerektiğini, davanın evlilik birliği içerisinde konut kredisi taksitleri ödenen bu nedenle edinilmiş mallara katılma rejmine dahil olan taşınmazın tasfiye edilmesi amacıyla açıldığını, taşınmazın devredilmeden önce müvekkilin kişisel malı olduğundan bedelinin müvekkiline ödenmiş olmasının son derece doğal olduğunu ve ödenen bu bedelin davanın konusu olmayıp müvekkilinin kişisel malı olduğunu, müvekkilinin sebepsiz yere zenginleşmeyeceğini, zira konut kredisi taksitlerinin evlilik birliği içerisinde müvekkili tarafından ödendiği veya müvekkilinn ödenmesine katkıda bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın yapılan kredi ödemeleri nedeniyle edinilmiş mal olup olmadığı ve sebepsiz zenginleşmenin oluşup oluşmayacağı noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi, 33. maddesi, 190. maddesi, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, 134 ve devamı maddeleri, 179. maddesi, 202. maddesi, 219. maddesi, 220. maddesi, 222. maddesi, 225. maddesinin ikinci fıkrası, 226. maddesi 229. maddesi, 230. maddesi, 231. maddesi, 235. maddesinin birinci fıkrası, 236. maddesinin birinci fıkrası, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77. ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 4721 Sayılı Kanun'un 219. maddesinde edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır.
3. 4721 Sayılı Kanun'un 220. maddesinde de kişisel mallar sayılmış olup düzenlemeye göre, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevi tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerler kişisel maldır.
4. 4721 Sayılı Kanun'un 222. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. 4721 Sayılı Kanun'un 222. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca da, bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş maldır.
5. Ayrıca, ispat yükü 4721 Sayılı Kanun'un 6. maddesinin birinci fıkrasında “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve 6100 Sayılı Kanun'un 190. maddesinde de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir./ Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
6. 6098 Sayılı Kanun'un 77 in maddesine göre de sebepsiz zenginleşme haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşme olarak tanımlanabilir.
7. Eşler, 22.07.2011 tarihinde evlenmiş, 07.91.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 03.06.2015 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (4721 Sayılı Kanunu madde 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Kanunu madde 10, 4721 Sayılı Kanun madde 202/1). Tasfiyeye konu 4249 ada 6 parsel 2 numaralı bağımsız bölüm, ilk olarak evlenme tarihinden önce 14.06.2005 tarihinde davacı erkek adına satın alınmış, daha sonra evlenme tarihi ile aynı gün ancak nikahtan önce davacı kadına adına satış yoluyla devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı Kanun madde 179).
8. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede somut olayda; Mahkemece, yazılı şekilde şekilde karar verilmiş ise de, yapılan hukuki nitelendirme ve inceleme hatalıdır. Şöyle ki, öncelikle tasfiye konusu taşınmaz her ne kadar evlenmeden önce davalı kadın adına satın alınmış ise de taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredinin bir kısmının evlilik birliği içinde ödendiği, kadının kredi ile karşıladığı taşınmaz bedelini davacı erkeğe ödediği, davalı kadının davacı erkeğe ödediği bedelin bir kısmının boşanma dava tarihinde erkeğin banka hesabında bulunduğu, banka hesabındaki paranın, erkeğin mal rejiminin başlangıcında mevcut ve kişisel malının ikamesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde, davalı kadın, erkeğe taşınmaz bedelini ödemiş ise de taşınmazın evlilikten önce erkeğin aldığı kişisel malı olması, evlilik birliği içinde ödenen kredi taksit ödemelerinin ise aksi iddia ve ispat edilmediğinden edinilmiş maldan karşılandığının kabulü gerekeceğinden davacının evlilik birliği içinde ödenen kredi taksitleri yönünden sebepsiz zenginleşeceğinden söz edilemez. Tüm bu açıklamalara göre, Mahkemece, taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredinin evlilik birliği içinde ödenen taksitleri yönünden davacı erkeğin katılma alacağı hakkı olduğu kabul edilerek, evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemelerinin yapılan ödemelere oranı bularak artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : 1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.07.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.