EVLİLİK İÇİNDE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL – YARGITAY KARARI
T.C.
Yargıtay
12. Ceza Dairesi
2019/4369 E.
2019/8633 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç: Özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm: TCK’nın 134/1-1, 134/1-2, 43/1, 62/2, 53. maddeleri gereğince mahkûmiyet
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet-savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karar
- Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya,
- Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere,
- Mahkemeninkovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine,
- İncelenen dosya kapsamına göre,
mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
İncelenen dosyada; katılan …’nın 07.05.2013 tarihli şikayeti üzerine başlatılan adli soruşturma
sonunda düzenlenen 30.05.2013 tarihli iddianamede,
İddianame
“…Müşteki ve şüphelinin resmi evli oldukları, evli oldukları ve ayrı yaşadıkları, şüpheli eşinin kaldığı eve çocuklarını görmeye gittiğinde 25/02/2013 – 11/01/2013 – 28/12/2012 ve 14/12/2012 tarihlerinde müştekinin evine gittiğinde cep telefonuna konuşmalarla ve evin görüntüleriyle ilgili kayıt aldığı…” belirtilmiştir. Bu şekilde sanık …’in TCK’nın 134/1.madde
ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği iddia edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı
Yapılan yargılama sonunda,
“…Sanık müşteki ile resmi evlidir ancak ayrı yaşamaktadırlar. Olay günü sanık müştekinin ayrı yaşadığı ikametine çocuklarını görmeye gittiğinde cep telefonuyla gizlice müştekinin özel-hayatını-ilgilendiren konuşmalarını ve evinin görüntülerini kayıt-etmiştir. Daha sonra bunları müşteki ile aralarında devam eden boşanma davasında delil olarak sunmuştur. Bu eylemlerini aynı kasıt altında birden fazla gerçekleştirmiştir. Bu şekilde sanığın müştekinin özel hayatının gizliliğini ihlal etmek suçunu işlediği…” kabul edilmiştir. Sonuç olarak sanık hakkında zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
İlk Temyiz Üzerine Yargıtay’ca Verilen Karar
Yerel mahkemenin 10.07.2014 tarihli mahkûmiyet hükmü, mahalli Cumhuriyet savcısı ve katılan tarafından temyiz edilmiştir. Bunun üzerine Dairemizin 08.02.2017 tarihli ilamı ile diğerlerinin yanı sıra,
“…Şikâyete konu kayıtları içeren CD’lerin taraflar arasındaki boşanma davasının görüldüğü Ankara 9. Aile Mahkemesinin 2012/1002 Esas sayılı dosyasına sunulduğu anlaşılmaktadır. Anılan mahkemeden CD’ler istenip incelenerek ve söz konusu mahkemeye sunulan 27.03.2013 tarihli 25 sayfalık bilirkişi raporunun tamamının onaylı örneği dosyaya konularak, gerektiğinde yeniden alınacak bilirkişi raporu ve beyanlarla;
- çekimin mağdurun bilgisi ve rızası dışında yapılıp yapılmadığı,
- kaydedilen konuşmalarınhangi tarihte, nerede ve kimler arasında geçtiği,
- kayda alınan konuşmaların özel bir gayretgösterilmeksizin başkaları tarafından da duyulabilen aleni konuşmalar olup olmadığı,
- mağdurun özelyaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bir görüntünün ve/veyakonuşmanın kaydedilip kaydedilmediği,
hususları açıklığa kavuşturulup, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, mağdur tarafından bir kısmı dosyaya sunulan onaysız fotokopiden ibaret 27.03.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınıp, eksik incelemeye ve yetersiz gerekçelere dayalı olarak sanık hakkında zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi…” nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur.
Bozma Kararı Üzerine Yapılan İşlemler
Sanık tarafından aile mahkemesine sunulan 2 adet CD’nin çözümüne ilişkin Dairemizin bozma ilamından sonra tamamı temin edilerek dosya içerisine konulan 27.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda ve mahkemece yeniden alınan 25.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda;
“Şahin … 14-12-2012, 28-12-2012, 11-01-2013, 25-12-2013 çocukları almaya gidiş kaydedilen görüntüler alamadığımın kanıtıdır” ve “Hülya … hakaret ve çocukları vermeyişi kaynana hakaret” olarak isimlendirilen 2 adet CD’de toplam 18 adet video kaydının tespit edildiği, iddianamede yazılı dava konusu edilen videolardan;
İlk Kayıt
NorRec-_11-01-2013 adını taşıyan ve 14.05.2009 tarihinde kaydedilen 5 dakika 8 saniyelik videoda,
- Sanıkla arkadaşı olan tanık Osman’ın araçtan inip katılan …’nın ziline bastıkları,
- Sanığın diafondanseslendiği oğluna gelmesini istediği,
- Çocuğun ısrara rağmen gelmek istemediğini söylemesinin ardındanbir süre bina önünde bekledikten sonra kaydın sonlandığı, kayıtta katılanın olmadığı,
İkinci Kayıt
NorRec-_14-12-2012 adını taşıyan ve 17.04.2009 tarihinde kaydedilen 10 dakika 41 saniyelik videoda,
- Sanıkla arkadaşı olan tanık Osman’ın katılan …’nın kapısını çalıp, kapının açılmasının ardından sanığınçocuklarını almaya geldiğini söylediği,
- Katılan … tarafından, mahkemece yılın çift haftalarına tekabüleden günlerde çocuklarla babası arasındaki şahsi ilişki kurulduğunu beyanla olumsuz yanıt verilmesiüzerine başlayan tartışma esnasında katılan …’nın tanık Osman’ı içeri davet ederek aile içi geçimsizliğinnedenlerinin sanığın olumsuz tutum ve davranışları olduğuna dair açıklamalarda bulunduğu,
- Daha sonrasanık, tanık Osman, katılan … ve katılan …’nın annesinin konuştukları,
- Karşılıklı konuşulması veapartman boşluğunda yankı yapması nedeniyle konuşmalardan bir kısmının anlaşılamadığı,
Üçüncü Kayıt
NorRec-_25-01-2013 adını taşıyan ve 28.05.2019 tarihinde kaydedilen 3 dakika 29 saniyelik videoda,
- Dış mekânda bina önünde çekim yapıldığı,
- Çok az ses kaydı olmakla beraber parazitten dolayı konuşmaiçeriğinin anlaşılamadığı,
Dördüncü Kayıt
NorRec-_28-12-2012 adını taşıyan ve 30.04.2009 tarihinde kaydedilen 5 dakika 13 saniyelik videoda,
- Sanıkla arkadaşı olan tanık Osman’ın katılan …’nın evine gelip zile bastıkları,
- Ardından çocukların verilipverilmeyeceği konusunda tartışma başladığı,
- Çocuğun babasına gelmek istemediğini söylediği,
- Konuşmalara katılan …’nın annesi ve babasının da dahil olduğu,
- Karşılıklı konuşulması ve apartmanboşluğunda yankı yapması nedeniyle konuşmalardan bir kısmının anlaşılamadığı,
- Katılan …’nın bir ara “Cep telefonuyla iyi kaydet, iyi kaydet” dediği,
Olayların Gelişimi
Dosyada mevcut Ankara 9. Aile Mahkemesinin 10.06.2013 tarihli, 2012/1002 esas, 2013/758 karar sayılı ilamı ve nüfus kayıt örneklerine göre,
- Sanıkla katılanın 29.09.1998 tarihinde evlendikleri,
- 06.2000 tarihinde doğan Berk ve 23.06.2004 tarihinde doğan Belgin isimli müşterek iki çocuklarıolduğu,
- Sanığın 2006 yılında açtığı boşanma davasının reddedildiği,
- Tarafların 2006 yılından beri fiilenayrı yaşadıkları,
- Katılan tarafından 26.07.2012 tarihinde boşanma davası açıldığı,
- Sanık tarafındançekimlerin katılanın henüz boşanma davası açmadığı ve tarafların fiilen ayrı oldukları dönemdeyapıldığı,
- Sanıkla katılanın 18.03.2014 tarihinde boşandıkları,
Katılanın Beyanları ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Katılan, 20.03.2018 tarihli duruşmada,
“… suça konu çekimler benim bilgim ve rızam dışında yapılmıştır. Olay tarihinde Osman … ile birlikte Şahin … benim çocuklarımla birlikte kaldığım evime gelmişlerdi. Benimle konuştukları sırada … telefonla çekim yaptığını son anda fark ettim. Bu çekimi benim oturduğum apartmanın daire kapısının önünde yapmışlardır. Yani, çekimler apartmanın içinde, apartman koridorunda, daire kapımın önünde olmuştur. Boşanma sürecinde Aile Mahkemesine ibraz ettikleri görüşme kayıtlarının tamamı benim kapımın önünde yapılan çekimlere ilişkindir. Bu konuşmalar benim sanık … … ve Osman … adlı kişi ile ve oğlum Berk … arasında geçen konuşmalardır. Zaten kapıyı da oğlum Berk … açmıştı. Aramızda geçen konuşmaların istediği kısımlarını kayda alıyorlar istemediği kısımlarını da telefonun düğmesine basıyorlardı. Bunu da son anda fark ettim, zaten karşı dairede de annem ve babam oturmaktadır…” biçiminde beyanda bulunduğu,
Sanığın Beyanları
Sanık;
- Çocuklarını görmek istediğinde katılanın her defasında çeşitli bahanelerle buna engel
olduğunu, - Kendisine iftiralar atıldığını, hakaret edildiğini,
- Bu durumu delillendirmek amacıyla kayıtyaptığını,
- Kayıtları sadece aile mahkemesinde delil olarak kullandığını,
- Kayıtlardan katılanın bilgisininbulunduğunu ifade ederek suçlamaları kabul etmediğini,
- 08.2008 tarihinde açıp, feragat etmesinedeniyle 08.06.2009 tarihinde reddedilen Ankara 7. Aile Mahkemesinin 2008/1035 esasına kayıtlıortak çocuklarla kişisel ilişki düzenlenmesine ilişkin dava dosyasındaki 10.04.2009 tarihli psikososyaldeğerlendirme raporunun fotokopisi ile Ankara 11. İcra Müdürlüğünün çocuk teslim zaptına ilişkin belgeörneklerini savunmalarını desteklemek için sunduğunu, beyan etmiştir.
Psikososyal Değerlendirme Raporu
Uzman klinik psikolog ve sosyal hizmet uzmanı imzalı 10.04.2009 tarihli psikososyal değerlendirme raporunda,
“…Yapılan görüşmeler, gözlemler ve dosya içindeki bilgiler bir arada değerlendirildiğinde, yaşanan sürece, eşlerin anlatımlarına ve müşterek çocukların durumuna bakıldığında; eşler arasındaki temel uyuşmazlığın, temel çatışmanın;
- Şahin Beyve Hülya Hanım’ın ayrılmalarından sonra, Hülya Hanım’ın eşine yönelik bitmemiş duygularını çocuklarıüzerinden yaşayarak, eşinin çocukları görme isteminde, çocukların kendisinde olmasını bir ‘güç’ olarakgörüp çocukların babaya gitmesi konusunda olumsuz düşünce ve duygularını çocuklarına yansıtarakonları etkilemesi ve örselemesi,
- Çocuklarını babaya gitme konusunda teşvik etmek yerine sürekli eşi veailesinden şikayet etmesi,
- Böylelikle çocuklarının korku yaşamasına da sebep olması,
- Sürekli ‘benŞahin’in gelip çocuklarını görmesini, ilgilenmesini, mutlu çocuklar yetiştirmeyi istiyorum’ demesinekarşın, söylemlerini destekleyecek olan tutum, düşünce, duygu ve davranışlarının hep ters yöndeolması,
- Şahsi ilişki saatlerini bilmesine rağmen, kimi zaman babanın geleceği gün evde olmayıp kimizaman kapıyı açmayarak ‘aktif engelleyici tutumlar’ ortaya koyarken, kimi zaman da ‘dedesinegitmesinler’, ‘dersleri etkileniyor’ gibi sözler ve çocuklarını gitmeye teşvik etmeyen tavırlarıyla ‘pasifengelleyici tutumlar’ sergilemesi,
olduğu düşünülmektedir… Hülya Hanım’ın, çocuklarının, Şahin Bey ile görüşmelerinde engelleyici tavrı devam ettirdiği takdirde, velayet hakkının gözden geçirilmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir…” ibarelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Yönünden Yargıtay’ın Değerlendirmesi
Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya-açık-alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü-sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza-gösterildiği anlamına gelmez.
Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerlidir. Kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek
amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun
başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir. Ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez.
Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken;
- Kişinin toplum içindeki konumu,
- Mesleği, görevi,
- Kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı,
- Dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri,
- İçindebulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, sosyal ilişkileri,
- Müdahalenin derecesi
gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.
Evlilik İçinde Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkı, evlilikle tamamen ortadan kalkmaz. Taraflar evli olmaları ve aynı konutu paylaşmalarından dolayı birbirlerinin kişisel eşyalarına ve özel yaşam alanına giren hususlara kolayca ulaşabilme imkanına sahiptirler. Bu durum eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği şeklinde yorumlanamaz.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun İstisnaları
Ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemez.
Yargıtay’ın Esasa İlişkin Değerlendirmesi ve Sonuç
Bu açıklamalar ve incelenen dosya kapsamına göre;
- İddianamede yazılı dava konusu edilenvideolardan katılanın çekim anında bilgisi bulunmaktadır. Ancak buna rağmen TCK’nın 73/1. madde vefıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikâyette bulunmamıştır.
- Kayıtların yapıldığı yer, çekim şekli veayrıntıları bilirkişi raporlarında yer alan içeriklerine göre, çözümü yapılan videolarda, katılanın süreklidenetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacakherhangi bir konuşması ve görüntüsü de kaydedilmemiştir.
- Ayrıca, sanık hakkında şikayete konu kayıtları, üçüncükişi yada kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri-sürülmemiştir. Çekim tarihlerine ve içeriklerine nazaran, çocuklarıyla görüşmesinin katılan tarafındanengellendiğine dair iddialarını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiğibilinciyle davrandığı da kabul edilemeyeceğinden,
sanığa yüklenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatine karar verilmesi gerekmektedir. Ancak buna rağmen yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi,
Suçun işlendiği zaman yürürlükte olan Kanunda daha sonra değişiklik olmuştur. Bu hususun da gözönüne alınarak sanığın lehine olan kanunun uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekir. Buna rağmen bu hususlar gözetilmeden hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.