FARK ÜCRET ALACAĞI - TALEPLE BAĞLILIK - ÜCRET ZAMMI UYGULAMASI

FARK ÜCRET ALACAĞI - TALEPLE BAĞLILIK - ÜCRET ZAMMI UYGULAMASI

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
2022/10349 E.
2022/11014 K.
3.10.2022 T.

FARK ÜCRET ALACAĞI ( Arabuluculuk Başvuru Tarihindeki Koşullar Değerlendirilmeksizin ve Talep de Mevcut Olmadığı Hâlde 01.01.2021 Tarihinden Sonraya İlişkin Fark Ücretin Hesaplanmasında Bireysel İş Sözleşmesi Doğrultusunda Belirlenmiş Temel Ücrete %12 Oranında Ücret Zammı Uygulanmasının Hatalı Olduğu/Aynı Şekilde Arabuluculuk Başvuru Tarihinde Henüz İmzalanmamış Toplu İş Sözleşmesinin Diğer Hükümlerinin de Somut Olayda Uygulanmasının Mümkün Olmadığı )

TALEPLE BAĞLILIK ( Davacı Dava Dilekçesinde Belirttiği Alacak Miktarları İçin Dava Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesini Talep Etmiş İse de Mahkemece Tüm Alacak Miktarları İçin Arabuluculuk Son Tutanağının Tutulduğu Tarih Olan 08.07.2021 Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesinin Doğru Görülmediği )

ÜCRET ZAMMI UYGULAMASI ( Fark Ücret Alacağı - Arabuluculuk Başvuru Tarihindeki Koşullar Değerlendirilmeksizin ve Talep de Mevcut Olmadığı Hâlde 01.01.2021 Tarihinden Sonraya İlişkin Fark Ücretin Hesaplanmasında Bireysel İş Sözleşmesi Doğrultusunda Belirlenmiş Temel Ücrete %12 Oranında Ücret Zammı Uygulanmasının Hatalı Olduğu )

FAİZ BELİRLEMESİ ( Fark Ücret Alacağı - Davacı Dava Dilekçesinde Belirttiği Alacak Miktarları İçin Dava Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesini Talep Etmiş İse de Mahkemece Taleple Bağlılık İlkesine Aykırılık Teşkil Edecek Şekilde Tüm Alacak Miktarları İçin Arabuluculuk Son Tutanağının Tutulduğu Tarih Olan 08.07.2021 Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesinin Hatalı Olduğu )

KHK-375/Geç.m.23

4857/m.22,34

6100/m.26

ÖZET : Uyuşmazlık, 696 Sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark ücret alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.

Arabuluculuk başvuru tarihindeki koşullar değerlendirilmeksizin ve talep de mevcut olmadığı hâlde 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin fark ücretin hesaplanmasında, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenmiş temel ücrete %12 oranında ücret zammı uygulanması hatalıdır. Aynı şekilde arabuluculuk başvuru tarihinde henüz imzalanmamış toplu iş sözleşmesinin diğer hükümlerinin de somut olayda uygulanması mümkün olmadığından kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

Somut olayda; davacı dava dilekçesinde belirttiği alacak miktarları için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de Mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil edecek şekilde tüm alacak miktarları için arabuluculuk son tutanağının tutulduğu tarih olan 08.07.2021 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 Sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını, ikramiye ve ilave tediyelerinin de eksik ödendiğini iddia ederek ödenmeyen ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, kadroya geçiş sonrası Yüksek Hakem Kurulu kararı uyarınca uygulanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak ücretin belirlendiğini, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7. maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda, ıslah edilmiş hâliyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıya ücret ve malî haklarının tamamının ilgili toplu iş sözleşmesi de gözetilerek geçerli düzenlemelere göre hesaplanarak ödendiğini, davacının ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacağı talebinin yerinde olmadığını, davacının sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinde indirime gidilmediğini ve ücretinin eksiksiz ödendiğini, ayrıca 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 Sayılı Kanun) hükümleri ve Yargıtay kararlarına göre davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük brüt ücretinin esas alınmasını, diğer taraftan toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını, bu şekilde diğer çalışan personellerin aldığı ücretlerle arasında büyük bir dengesizlik ve eşitsizlik oluşacağını, hizmet alım sözleşmelerinde yüklenici tarafından istihdam edilen işçilerin ücretlerinin asgari ücretin katları ya da asgari ücretin belirli bir oran fazlası şeklinde belirlenmesinin hizmet alım sözleşmesinin devam ettiği döneme ilişkin bir uygulama olduğunu, davacının ücret zammının belirlenmesinde, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 Sayılı KHK) Geçici 23. maddesi, İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret İle Diğer Malî ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi ve Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın görüş yazıları ve emsal kararların dikkate alındığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve uygulanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alınarak istinaf sebepleriyle sınırlı şekilde ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, davacının kadroya geçtikten sonraki ücretinin taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesine uygun olarak ödenmediği, bu sebeple ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 696 Sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark ücret alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 26. maddesi, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddeleri, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun (4857 Sayılı Kanun) 22 ve 34. maddeleri, 6356 Sayılı Kanun'un 39. maddesi, 696 Sayılı KHK ile 375 Sayılı KHK'ya eklenen geçici 23. madde.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 375 Sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde; "Sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerden, geçiş işlemi yapılırken mevcut işyerinin girdiği işkolunda kurulu işyerinden bildirilenlerin ücreti ile diğer mali ve sosyal hakları, bu madde kapsamındaki idarelerde geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitimine kadar bu toplu iş sözleşmesinin uygulanması suretiyle oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamaz. Sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerden; geçişten önce toplu iş sözleşmesi bulunmadığından kadroya geçirildiği tarihte yürürlükte olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerinin geçerli olduğu işçiler ile geçiş işleminden önce yapılan ve geçişten sonra yararlanmaya devam ettiği toplu iş sözleşmesi bulunmakla birlikte bu madde kapsamındaki idarelerde alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin bitiminden önce toplu iş sözleşmesi sona eren işçilerin ücreti ile diğer mali ve sosyal hakları, bu madde kapsamındaki idarelerde geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesine göre belirlenir. Bu madde kapsamındaki idarelerde; 6356 Sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinde belirtilen mevcut işyerleri bakımından anılan Kanuna uygun olarak yetki başvurusunda bulunulabilir, ancak geçişi yapılan işçiler için yeni tescil edilen işyerlerinde, geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin sona erme tarihinden sonra yetki başvurusunda bulunulabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

2. 375 Sayılı KHK'nın ilgili hükmünün ve bu KHK gereğince 31.10.2020 tarihine kadar uygulanması öngörülen toplu iş sözleşmesinin amacı; gerek alt işverenin taraf olduğu ve 31.10.2020 tarihinden önce sona erecek olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan, gerekse alt işverenin taraf olduğu herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçileri belli bir süre için toplu iş sözleşmesi etkisinden mahrum bırakmamaktır. Bu nedenle 02.04.2018 tarihinde 375 Sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlanmaya başlayan yahut alt işveren nezdindeki toplu iş sözleşmesinin bitimini müteâkip kanun gereği kendiliğinden yararlanmaya başlayan işçilerin, aynı dönem içinde bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı talep etmeleri, 375 Sayılı KHK gereği mümkün değildir. Bir toplu iş sözleşmesinin geriye etkili olarak yürürlüğe konulabilmesi kural olarak mümkün olsa da sonraki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geriye etkili olabileceği en erken süre önceki toplu iş sözleşmesinin bitim tarihidir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin kadroya geçirildikleri işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır.

3. Ancak sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin 375 Sayılı KHK gereğince üyelik şartı aranmaksızın yararlandıkları toplu iş sözleşmesinin süresi 31.10.2020 tarihinde sona erdiğinden, bu tarihten sonra 6356 Sayılı Kanun kapsamında işveren ile yetkili sendika arasındaki toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için bu Kanun'da öngörülen şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 6356 Sayılı Kanun'un 39. maddesinde toplu iş sözleşmesinden iki şekilde yararlanılabileceği ifade edilmektedir. Bunlardan ilki taraf işçi sendikasının üye olmak ikincisi ise dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanmadır. Sendikaya üye olanlar bakımından yararlanma zamanının belirlenmesinde ölçü, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olunup olunmamasıdır. Buna göre toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanır. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin işyerinde uygulanmaya başlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacakları belirlenirken 31.10.2020 tarihinden önceki ve sonraki dönem bakımından yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.

4. Somut olayda, taraflar arasında davacının kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacının davalıya bağlı işyerinde, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 Sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi kapsamında kamu bünyesinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğinin dosya kapsamından anlaşılmasına göre, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 01.01.2019-31.10.2020 tarihleri arasındaki ücretinin kadroya geçiş aşamasında işverenle imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde belirlenen oran ve Yüksek Hakem Kurulu kararı dikkate alınarak belirlenmesinde hata bulunmamaktadır.

5. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının sendika üyesi olduğu Öz Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (ÖZ SAĞLIK-İŞ) ile Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanması en erken 01.11.2020 tarihi itibariyle mümkündür.

6. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 01.11.2020 tarihi ile 31.12.2020 tarihi arasındaki ücreti tespitinde işyerinde yürürlükte bulunan ÖZ SAĞLIK-İŞ Sendikası ile TÜHİS arasında imzalanmış olan 10.08.2020 imza tarihli, 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin ücret zammına ilişkin hükümleri dikkate alınmıştır. İlgili toplu iş sözleşmesi doğrultusunda, davacının 31.10.2020 tarihinde almakta olduğu ücretine 01.11.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere %5,75 oranında zam yapılması gerektiği kabul edilerek davacının 01.11.2020 - 31.12.2020 tarihleri arasındaki ücreti tespit edilmiştir. Öncelikle sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının işyerinde uygulanmaya başlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacakları belirlenirken 31.10.2020 tarihinden sonraki dönem bakımından yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre değerlendirme yapılması gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.

7. Belirtmek gerekir ki, 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin "İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı" başlıklı ücret zamlarına ilişkin 2. maddesinin (d) bendi "01.07.2020 tarihinde işyerinde çalışmakta olan sendika üyesi işçilerin 30.06.2020 tarihi itibariyle almakta oldukları günlük brüt çıplak ücretlerine 01.07.2020 tarihinden geçerli olmak üzere %5,75 (yüzde beş yetmiş beş) oranında ücret zammı yapılacaktır (Bu zamma enflasyon farkı dahil edilmiştir.)." düzenlemesini içermektedir. Buna göre davacının 01.11.2020 tarihi itibarıyla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği kabul edilse dahi; ilgili düzenleme uyarınca davacıya 01.11.2020 tarihi itibariyle uygulanması öngörülen bir ücret zammına ilişkin düzenleme söz konusu olmadığından; davacının 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin ücret zammı dışındaki diğer hükümlerinden yararlanacağı; ancak toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücret ilişkin zam oranından yararlanamayacağını kabul etmek gerekir. Buna göre, davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının buna göre hesaplanması gerekmektedir.

8. Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, davacının 2021 yılındaki ücretinin tespiti hususunda, 08.09.2021 imza tarihli ve 01.01.2021 – 31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin “Ücret Zammı” başlıklı 33. maddesi hükmünün dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre söz konusu toplu iş sözleşmesi uyarınca davacının bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenen 01.01.2021 tarihindeki temel ücrete %12 oranında ücret zammı uygulanmıştır. Ancak arabuluculuğa başvuru 2021 yılının Haziran ayında yapılmış olup bu tarih itibarıyla imzalanmış bir toplu iş sözleşmesi olmadığı gibi dava dilekçesinde de bu toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücret zammına yönelik bir talep mevcut değildir. Bir diğer ifade ile davacının 08.09.2021 imza tarihli toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına yönelik talebi bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında arabuluculuk başvuru tarihindeki koşullar değerlendirilmeksizin ve talep de mevcut olmadığı hâlde 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin fark ücretin hesaplanmasında, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenmiş temel ücrete %12 oranında ücret zammı uygulanması hatalıdır. Aynı şekilde arabuluculuk başvuru tarihinde henüz imzalanmamış toplu iş sözleşmesinin diğer hükümlerinin de somut olayda uygulanması mümkün olmadığından kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

9. 6100 Sayılı Kanun'un, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesine göre, "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”

10.Somut olayda; davacı dava dilekçesinde belirttiği alacak miktarları için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de Mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil edecek şekilde tüm alacak miktarları için arabuluculuk son tutanağının tutulduğu tarih olan 08.07.2021 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.