GABİN İDDİASINDA, EDİMLER ARASINDAKİ AŞIRI ORANSIZLIK ÜZERİNDE DURULMALI, OBJEKTİF UNSUR İSPATLANDIĞI TAKDİRDE ZARAR GÖRDÜĞÜNÜ İDDİA EDENİN KİŞİLİĞİ, YAŞI, SAĞLIK DURUMU, TOPLUMDAKİ YERİ, EKONOMİK GÜCÜ PSİKOLOJİK YAPISI GİBİ MADDİ, MANEVİ YÖNLER YANİ SÜBJEKTIF ARAŞTIRILIP INCELENMELIDIR
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2017/7635 E.
2019/3933 K.
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında, 07/04/2014 tarihinde imzaları onaylanmış olan, 20/05/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, kira sözleşmesinin süresinin 20 yıl, aylık kira bedelinin 500 TL belirlendiği ve artış hükmü bulunmadığını, kira sözleşmesinin hükümlerinin, davacının yaşamdaki deneyimsizliğinden açık biçimde yararlanıldığını gösterdiğini,kira sözleşmesinin, edimler arasında davacı aleyhine açık oratısızlık içerdiğini belirterek 07/04/2014 onay, 20/05/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin öncelikle TBK. 28. maddesine göre aşırı yararlanma, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise TBK. 36. maddesinde yer alan aldatma nedeniyle feshine, kiralananın teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının 1931 doğumlu olup ticari manada deneyimsizliği hususunun mahkemece kabul görmüş olmasına rağmen davalı tarafında bu deneyimsizlikten yararlanmak, sömürmek kastını taşıması hususunda kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 28. maddesinde ” Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene, sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Davada öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif araştırılıp incelenmelidir.
Somut olayda, dava konusu 20/5/2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 07/04/2014 tarihinde noterlikçe aslına uygun olduğuna dair suret onayı yapılmıştır. Dava 14/05/2015 tarihinde açılmış olup, davacının iddiasına göre düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği tarihin tespit edilmesi, ondan sonra davayı hak düşürücü süre içinde açıp açmadığının değerlendirilmesi, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması, mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın getirebileceği gerçek kira bedelinin belirlenmesi, sözleşmede belirlenen kira bedeli ile gerçek değer arasında fark bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.