GAYRİMEŞRU İLİŞKİDE 'MESLEĞE' GÖRE CEZALARIN AYRINTISI
Gayrimeşru ilişkide bulunan güvenlik mensuplarına verilecek cezalar
682 sayılı "Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları düzenlenmiştir.
Bu KHK ile hem aynı cinsler arasındaki cinsel ilişkilerin hem de farklı cinsler arasındaki cinsel ilişkilerin cezaları belirlenmiştir. Buna göre, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında; "İffetsizliği bilinen veya anlaşılmış olan bir kimse ile bilerek evlenmek ya da evlilik bağını devam ettirmek veya böyle bir kimseyi yanında bulundurmak ya da nikahsız olarak devamlı surette yaşamakta ısrar etmek." sayılmıştır.
Madde metninde yer alan iffetsizlik tabirinin tanımı Kanunda belirtilmediği için güvenlik personelinin evlilik bağı olmaksızın birlikte yaşamamaları gerekmektedir. Bu durumun tespiti halinde meslekten çıkarma cezasıyla karşı karşıya kalmaları kaçınılmazdır.
Yani bir binada yaşayan güvenlik personeli sevgilisiyle birlikte nikahsız yaşıyorsa ve şikayet neticesinde bu durum tespit edilmişse melekten çıkarma cezası yaptırımıyla karşı karşıya kalacaktır.
Gayrimeşru ilişkide bulunan öğretmenlere verilecek cezalar
Diğer memurlara göre öğretmenler için evlilik dışı ilişkinin yaptırımı daha ağırdır. Halen yürürlükte olan 1702 sayılı Kanuna göre; gerek talebeye karşı ve gerek hariçte muallimlik sıfatıyla telif edilmeyen iffetsizliği sabit olanların meslekten çıkarılmaları gerekmektedir.
Bu nedenle evlilik dışında ilişki yaşayan bir öğretmeninin meslekten çıkarılması gerekmektedir. Öğrencilerin rol model olarak benimsedikleri bir öğretmenin toplumun gayri ahlaki olarak benimsediği evlilik dışı ilişkiyi devam ettirmesi kabul edilemez bir durumdur.
Gayrimeşru ilişkide bulunan Devlet memurlarına verilecek cezalar
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda, Devlet memurlarının resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorunda oldukları belirtilmiştir.
Evlilik bağı olmadan memurların sevgili hayatı yaşamaları kendilerine duyulan itibar ve güven duygusunu zedeleyeceği için bu fiil disiplin cezasını gerektirmektedir. Türk ve Müslüman toplum hayatında evlilik dışı birlikte yaşama kabul edilemez ve gayri meşru bir durumdur. Bu nedenle evlilik dışı ilişki nedeniyle memurların 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde yer alan; "Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" fiilinden dolayı kınama cezasıyla karşı karşıya kalacaklardır.
Yeni Türk Ceza Kanunu ile birlikte zina suçu ortadan kalktığı için 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde yer alan "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili içerisine evlilik dışı ilişkinin girmesi tartışmalı hale gelmiştir.
Gayrimeşru ilişkide bulunan Hakim ve savcılara verilecek cezalar
Bir hakim ve savcının evlilik dışı ilişkide bulunması "kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirmek" fiili nedeniyle yer değiştirme cezasına muhatap olacaktır.
Hakimlik ve savcılık mesleğinin saygınlığı ve toplum içerisindeki konumu dikkate alındığında evlilik ilişkisi olmaksızın birlikte yaşam saygınlığı zedeleyecektir. Bu nedenle bu meslek mensuplarının daha dikkatli olması gerekmektedir.
Gayrimeşru ilişkide bulunan kamu görevlilerinden evli olanların durumu
Yukarıda anlattıklarımız evli olmayan kamu görevlilerinin sevgili olarak nikahsız yaşamalarıyla ilgilidir. Bu konunun can alıcı ve yaptırımı oldukça ağır olanı ise bir tarafın evli olması ya da her iki tarafın da evli olmasıdır. İffetsizlik bu durumda ortaya çıkacaktır.
Daha önce evli olanlar arasındaki cinsel ilişki zina olarak nitelendirilirken yeni Türk Ceza Kanununda zina tabiri yer almamaktadır. Bu nedenle olayın niteliğini ağırlaştıran durum sadece iffetsizlik halidir. Dolayısıyla suç olmaktan çıkarılan zinanın yüz kızartıcı bir fiil olup olmadığının tartışılması anlamını yitirmiştir.
Burada toplumsal gerçeklikle dini ve kanuni gerçeklik karşı karşıya gelmektedir. Toplumun ve dinin zina dediği bir fiile kanun zina demese dahi gerçek değişmiyor. Dolayısıyla toplumun ve dinin zina olarak gördüğü bir fiile en hafifinden kanuni olarak iffetsizlik tabirini kullanabiliriz. Bu nedenle toplumun değer yargılarının kanunlara yansıması gerekmektedir. Nasıl ki idam cezası toplumda büyük bir yansıma oluşturdu, aynı durum zina için de geçerlidir. Bu nedenle, devlet olarak toplumsal taleplere gözlerimizi daha fazla kapatmanın gerçekleri ortadan kaldırmadığını bilmemiz gerekiyor. Hala ümidimizi koruyoruz.