GEÇERSİZ OLAN SÖZLEŞMELERDEN DOĞAN DAVALARDA, SÖZLEŞMENİN İFA YERİNDE DAVA AÇILAMAZ.
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2015/5249 E.
2015/15266 K.
MAHKEMESİ : … İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek (7) numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçe ile yetkiye ve borca itiraz ettiği, alacaklının yetkiye ve borca itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddedildiği görülmektedir.
İİK’nun 50. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için yapılan takiplerde HMK’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. Ancak takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
6100 sayılı HMK’nun 10. maddesine göre ise, sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tesbit edilir. Sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer), mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde- borcun ödenmesi için açılacak dava ise borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak sözleşmede, açık veya zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer, 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesine göre belirlenir. Yani davanın konusu, sözleşmeden doğan bir para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlarda TBK’nun 89/l. maddesi uygulanmaz. Ne var ki HMK. nun 10. maddesi hükmü yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yerinde dava açılamaz (sebepsiz iktisap gibi). Ancak genel yetkili yer olan davalının ikametgahında dava açılabilir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 2001/12–1162–1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek, “HUMK’nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda, tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır.
Ancak bu gibi hallerde TBK’nun 89. maddesinin uygulanabilmesi için de akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, takip dayanağı olan alacağın temliki sözleşmesinin icra olunacağı yer yazılı olmadığından ve akdi ilişki de borçlu tarafından reddedilmediğinden, TBK’nun 89/1 ve H.M.K’nun 10. maddesi gereğince, alacaklı, anılan para borcu için kendi ikametgâhında takip başlatabilir.
O halde, mahkemece borçlunun yetki itirazı yerinde olmadığından esasa ilişkin itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.