HAKİMİN UYUŞMAZLIĞIN AYDINLATILMASININ ZORUNLU KILDIĞI DURUMLARDA, DOSYAYA USULÜNE UYGUN OLARAK İBRAZ EDİLMİŞ BELGELERDE ADI GEÇEN KİŞİLER DE MAHKEMECE DİNLENEBİLİR
T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
2013/15167 E.
2014/17695 K.
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/08/2013
NUMARASI : 2012/547-2013/220
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.08.2013 tarih ve 2012/547-2013/220 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.11.2014 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. D. B.. ile Av. N.. U.. ile davalı vekili Av. T.. U.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, cari hesaptan kaynaklanan alacak nedeniyle icra takibi yaptıklarını, davalının haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketin davacıya borcu bulunmadığını, ilgili dönemde davacının yönetim kurulu başkanı olarak münferit temsil ve ilzama yetkili olduğunu, alacağın belgeye dayandırılması gerektiğini, ticari kayıtlar üzerinde tek taraflı olarak işlem yapalabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının alacağının şirket defterlerinde, dava öncesi düzenlenen özel denetçi raporunda ve 2011 yılı şirket denetim raporunda kayıtlı bulunduğu, denetim kurulunun genel kurulda ibra edildiği, davacının yatırdığını iddia ettiği dekontlarda U.B..’ın isminin geçtiği, davacının bu kişinin şirket çalışanı olduğunu iddia ettiği, davalının ise bu kişinin şirket çalışanı olduğu hususuna karşı çıkmaksızın parayı yatıranın davacı olmadığını belirttiği, üçüncü kişi tarafından yatırılan parayla ilgili olarak davacı iddiasını geçersiz kılacak açıklama yapılmadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın kısmen iptaline, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı ortağın şirkete verdiği borçtan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, kural olarak şirket kayıtları davacının münferit yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde tutulmakla tek başına ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Davanın ispatı yönünden şirket kayıtları yanında diğer belgelerin de bir arada değerlendirilmesi gerekir.
Davacı bu kapsamda şirkete verdiği borca yönelik olarak banka dekontu ibraz etmiş, söz konusu belgede ismi geçen U. B..’ın grup şirketlerinin finans bölümünde çalıştığını, parayı kendisi adına yatırdığını iddia etmiş, mahkemece anılan kişinin şirket çalışanı olmadığı hususuna davalının karşı çıkmadığı, üçüncü kişi tarafından yatırılan parayla ilgili olarak davacı iddiasını geçersiz kılacak açıklama yapılmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, ispat yükü kendisine düşmeyen davalının U. B.. isimli kişinin şirket çalışanı olduğu iddiasına karşı çıkmaması aleyhine değerlendirilemez.
HMK’nın 31. maddesi “hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” hükmünü haiz olup, mahkemece bu kapsamda HMK’nın 27, 29 ve 31. maddeleri uyarınca taraflar çağrılıp dinlenerek, dosyaya usulüne uygun olarak ibraz edilmiş belgelerde adı geçen kişiler de mahkemece dinlenebileceğinden, gerektiğinde para yatırma belgesinde ismi geçen U. B..’ın tanık sıfatıyla beyanı alınarak, tüm kanıtlar bu çerçevede bir arada değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.