HAYVAN SAHİBİNİN SORUMLULUĞU-İLLİYET BAĞININ KESİLMESİ-MUNZAM KUSUR

HAYVAN SAHİBİNİN SORUMLULUĞU-İLLİYET BAĞININ KESİLMESİ-MUNZAM KUSUR

TC

YARGITAY

3. Hukuk Dairesi         

2019/4263 E.  

2019/9309 K.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi asıl dava davacısı tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 18/06/2019 duruşma günü için tebligat üzerine davacı asil ... ve vekili Av.... ile davalı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra noksanlığın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı, diş hekimi olduğunu 02/08/2009 tarihinde, saat 19:00 sıralarında ... isimli ... cinsi köpeğini oturduğu sitenin köpek gezdirme alanına götürdüğünü, davalının oğlunun da davalıya ait saldırganlığı daha önce bilinen aynı cins... isimli köpeği alana getirdiğini, davalının köpeğinin sahibi olduğu köpeğe hırlamaya başladığını, davalı köpeği...'in sahibi olduğu köpeğe saldırdığını, köpekleri ayırmak için alana girdiğini, davalının köpeğinin bu kez sağ kolunu ısırarak paramparça ettiğini, olaydan sonra hastaneye kaldırıldığını, 6 saat süren bir ameliyat geçirdiğini, davalının köpeğinin dişlerinin kolunda kemik içerisinden çıkarılarak kol bileğinin yerine dikildiğini, davalının hayvan sahibi olması nedeniyle Borçlar Kanununun 41, 45, 49, 50 ve 56. maddeleri gereğince zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 41.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı ... Genel ...Sigorta A.Ş. vekili, asıl davadaki davacı ...'in müvekkili şirket nezdinde sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalıya ait... isimli köpeğin sigortalı ...'e saldırması ve onu sağ kolundan ağır şekilde yaralaması sonucu müvekkili şirketin Kadıköy ... Hastanesine 08/09/2009 tarihinde 14.815,14 TL tedavi gideri ödediğini ileri sürerek; anılan miktarın ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 16.968,48 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı, asıl ve birleşen davalardaki cevap dilekçesinde; olayın davacının köpeklerin oynamasına tahsis edilmiş etrafı çitle çevrili alana girip müvekkilinin köpeğini dövmesi yüzünden meydana geldiğini, bütün kusurun davacıda olduğunu, davacının zararından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini istemiştir
Mahkemece, dosya kapsamına göre; davacının olay tarihinde köpeklerin serbest oynamasına tahsis edilmiş, etrafı çitle çevrili alana girerek davalının köpeğinin boğazını sıktığı, ona yumruk ve tekme attığı, davalının köpeğinin de savunma refleksi göstererek davacıyı ısırdığı, bu nedenle davalının davacının zararından sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hükmün, asıl ve birleşen davada davacı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19/11/2015 tarihli ve 2015/272 Esas 2015/18395 Karar sayılı ilamıyla; “... Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 06.02.2013 tarihli raporda da, dava konusu köpek ısırması sebebiyle, davacının % 5,2 oranında meslekte gücünden kaybettiği ve aynı oranda sürekli malül olduğu, olay tarihiden itibaren 3 aylık sürede iyileşebileceği vurgulanmıştır. 11/05/2012 tarihli bilirkişi raporu ile 05/05/2014 tarihli bilirkişi raporu arasındaki, tarafların kusur ve sorumlulukları açısından oluşan çelişkinin giderilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm verilmiştir. Dava konusu olayda, köpek bulunduran davalının özen ve gözetim görevini yerine getirip getirmediği, ayrıca davacının olayın meydana gelmesine yol açan bir davranışının bulunup bulunmadığı hususları bilirkişilerce değerlendirilmelidir.
O halde, mahkemece; dosyanın öncekiler bilirkişler dışında oluşturulacak dava konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, tüm dosya kapsamı değerlendirilerek tarafların kusur ve sorumlulukları açısından farklı sonuçlar içeren iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi, olayın neden kaynaklandığı, meydana geliş sebebi ve tarafların kusur durumları ve sorumluları yönlerinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde asıl ve birleşen davalar yönünden davacıların taleplerini değerlendirerek hüküm tesis edilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; “...davacının davaya konu olay sebebiyle köpeklerin serbest bırakıldıkları alan içesine girdiği sırada davalının... isimli köpeğine müdahele etmesi üzerine davalının köpeği tarafından yaralandığı, söz konusu olay nedeni ile kusur durumunun tespiti yönünden aldırılan bilirkişi rapor içeriklerine göre göre olay nedeni ile davacının kusurlu bulunduğu ,davalının kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, davalının BK 56. Madesine göre sorumlu olmadığı kanaatine varılarak ana ve birleşen dosya yönünden davanın reddine” karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 56 ncı maddesine (6098 sayılı TBK’nın 67 nci maddesine) dayalı hayvan bulunduranın sorumluluğuna ilişkin tazminat ve rücu alacağına ilişkindir.
BK’nın 56 ncı (TBK 67) maddesinde öngörülen hayvan idare edenin (tutucusunun) sorumluluğu, özel bir sorumluluktur. Anılan madde hükmüne göre, hayvanın bakımını ve yönetimini, dikkat, özen ve gözetim görevini üzerine alan ve ondan sürekli şekilde faydalanan kişi, hayvanı bulunduran sıfatıyla bu hayvanın sebebiyet vermiş olduğu zararları ödeme yükümlülüğü altındadır. BK 56 ncı (TBK 67) maddesindeki hayvan, insan tarafından elde tutulabilen, yönetilebilen kontrol edilebilen üzerinde hakimiyet kurulabilen hayvandır. Yani söz konusu hayvan o kişinin hâkimiyeti altında olmalıdır. Hayvanın maliki olması şart olmayıp, oluşan zarar sırasında hayvan o kişinin gözetimi altında ise sorumlu olmaktadır.
Bir hayvanın bakımını ve yönetimini üstlenen kişi, sahibi olduğu hayvanın başkasına zarar vermesini önleyecek tedbirleri almada, hayvan üzerinde somut durumun gerekli kıldığı her türlü gerekli özeni ve dikkati göstermek zorunda tutulmuştur.
Özen ve gözetimin derecesi somut olaydaki durum ve şartlara, hayvanın huyu, cinsi, yaşı, tehlikeliliği ve tepkisi gözönünde tutularak değerlendirilmelidir. Hayvan bulunduranın muhafaza ödevi yanında ayrıca “hayvanı gözetme” ödevi de bulunmaktadır. Tutucunun yükümlü olduğu diğer bir ödev de “bakım ödevidir” tutucu, özel durumun gerekli kıldığı her türlü bakım tedbirlerini almalıdır. Gözetim ödevinin her an kesintisiz yerine getirilmesi şart değildir. Buradaki ölçü somut duruma göre gerekli zamanlarda zorunlu bakım, yönetim, gözetim ve denetimdir. Bulunduran veya yardımcısının bakım, denetim ve gözetimi fiilen yapması gerekir. Özen veya gözetim ödevi subjektif olmayıp objektif niteliktedir. (F.Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2015 s.636)
BK’nın 56 ncı (TBK 67) maddesi gereğince hayvan bulunduranın sorumlu tutulabilmesi için kusuru aranmaz ancak sorumluluktan kurtulabilmesi; hayvanı, hal ve şartlara göre, gerekli bulunan özenle gözetmiş olduğunu ya da bu özen gösterilmiş olsaydı bile, zararın önlenemeyeceğini ispat etmesine bağlıdır. Bu durumun ispat edilememesi halinde oluşan zararı tazmin etmek zorundadır. Bu zarar maddi bir zarar olabileceği gibi manevi bir zararda olabilir.
Ancak, hayvan tutucunun aynı zamanda kusuru varsa, bu kusur munzam (ek) kusur olarak gözönünde tutulur. Munzam kusur halinde, kusursuz sorumlu kişi illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı gibi tazminat miktarının takdirinde bu kusur gözönünde tutulacaktır.
Somut olayda; taraflara ait köpeklerin, serbest alan içerisine bırakıldığı sırada davalı tarafa ait... isimli köpeğin, davacıya ait köpeğe cinsel dürtülerle saldırması veya onunla oynaması sebebiyle, davacının müdahelesi sonrası davalının köpeği tarafından ısırılmak suretiyle yaralandığı sabittir.
Yine dosyada mevcut davacı tanığı veteriner hekimin, davalıya ait... isimli köpeği bebekliğinden beri tanıdığını, bebekliğinde uysal bir köpek olmasına rağmen son zamanlarda sertleştiği yönünde davalıya uyarılarının olduğuna dair beyanı mevcuttur.
Bu durumda, her ne kadar davalıya ait köpek, davacının müdahalesi nedeniyle korkuya bağlı tepkisel olarak sinirlenip davacıyı ısırmış ise de, davalının da köpeğine, iyi eğitim vererek, kilosunu, saldırganlık durumunu, mevsimsel etkileri gözönünde bulundurarak, yeterli güce sahip (gerektiğinde müdahalede bulunabilecek güce ve yaşa) bir vekil-yardımcı marifetiyle sitenin ortak kullanım alanına tahsis edilmiş yere göndermesi gerekir iken, bu durumlara dikkat etmeden hareket eden davalın da bu bağlamda munzam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; kusursuz sorumlu olan davalının, munzam kusuru nedeniyle illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak munzam kusur dikkate alınmak suretiyle (davalının tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi) asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirmesi sonucu istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp asıl davada davacı tarafa verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.