HİZMET KUSURU SEBEBİYLE TAZMİNAT İSTEMİ - İDARENİN GÖREVLERİNİ TAM VE EKSİKSİZ YERİNE GETİRMEMESİ

HİZMET KUSURU SEBEBİYLE TAZMİNAT İSTEMİ - İDARENİN GÖREVLERİNİ TAM VE EKSİKSİZ YERİNE GETİRMEMESİ

T.C.

DANIŞTAY

10. DAİRE

2020/2531 E.

2021/3462 K.

HİZMET KUSURU SEBEBİYLE TAZMİNAT İSTEMİ

İDARENİN GÖREVLERİNİ TAM VE EKSİKSİZ YERİNE GETİRMEMESİ

YOLUN BAKIM ONARIM VE KONTROLÜNÜN YAPILMAMASI

TAŞKIN SULARIN ÖNLENMEMESİ

UYUŞMAZLIĞIN GÖRÜM VE ÇÖZÜM YERİNİN İDARİ YARGI OLMASI

ÖZETİ: Davacılar tarafından, davacının sevk ve idaresindeki araç ile karayolu üzerinde seyir halinde iken, şiddetli yağış akabinde sürüklenen taş ve topraklar nedeniyle tıkanmış olan menfezin üzerinden geçildiği sırada yolun sağından gelen yoğun su ve çamur kütlesinin aracı yoldan yaklaşık 250 300 metre mesafedeki dereye sürüklemesi suretiyle meydana gelen kaza neticesinde, davacının eşi ve diğer davacının annesi ile davacının çocuğu, davacının kardeşinin boğularak vefat ettiği, diğer çocuğun ise derede kaybolduğu belirtilerek, olayın meydana gelmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık her bir davacı için ayrı ayrı maddi ve manevi olmak üzere toplam tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir. Olayda, uyuşmazlığın davalı idareler tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddialarından kaynaklanmakta olduğunun anlaşıldığı, yolun bakım, onarım ve kontrolünün yapılmaması, taşkın suların önlenmemesi iddialarına dayanan hizmet kusurundan doğan sorumluğa ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin ise idari yargı olduğu açık olup, davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından davanın görev yönünden reddi yolundaki Van 2. İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacılar tarafından; 24/06/2016 tarihinde davacı ...'ün sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile Bulanık-Muş yolu üzerinde Muş-Merkez istikametine doğru seyir halinde iken, şiddetli yağış akabinde sürüklenen taş ve topraklar nedeniyle tıkanmış olan menfezin üzerinden geçildiği sırada yolun sağından gelen yoğun su ve çamur kütlesinin aracı yoldan yaklaşık 250-300 metre mesafedeki dereye sürüklemesi suretiyle meydana gelen kaza neticesinde, davacı ...'ün eşi ve diğer davacı ...'ün annesi olan ... ile ...'ün çocuğu, ...'ün de kardeşi olan ...'ün boğularak vefat ettiği, diğer çocuk ...'ün ise derede kaybolduğu belirtilerek, olayın meydana gelmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık her bir davacı için ayrı ayrı 300.000,00 TL maddi ve 400.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 1.400.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın, davalı idarelerin yapımı, bakımı ve işletilmesi ile görevli ve sorumlu olduğu yolda meydana geldiği ileri sürülen olaydan kaynaklandığı ve bu nedenle işbu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'ndan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun'un 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının esasına ilişkin kısmının kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından kararın bu kısmı yönünden, esasa yönelik olarak istinaf başvurularının reddine, görevsizlik kararı üzerine görevli yargı yerinde açılan davada haksız çıkan taraf aleyhine yargılama giderine hükmedileceğinden, istinafa konu görevsizlik kararında davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle kararın davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine ilişkin kısmı yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, kararın bu kısmının kaldırılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu olayın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği, hizmet kusuru nedeni ile meydana gelen ölüm ve yaralanmada zararın giderilmesi için görülecek davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinden hukuka aykırı kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacılardan ...'ün sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile Bulanık-Muş yolu üzerinde Muş-Merkez istikametine doğru seyir halinde iken, şiddetli yağış akabinde sürüklenen taş ve topraklar nedeniyle tıkanmış olan menfezin üzerinden geçildiği sırada yolun sağından gelen yoğun su ve çamur kütlesinin aracı yoldan yaklaşık 250-300 metre mesafedeki dereye sürüklemesi suretiyle meydana gelen kazada, davacı ...'ün eşi ve diğer davacı ...'ün annesi olan ... ile ...'ün çocuğu, ...'ün de kardeşi olan ...'ün boğularak vefat ettiği, diğer çocuk ...'ün ise derede kaybolduğu belirtilerek, olayın meydana gelmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasanın 125. maddesinin 1. fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, son fıkrasında ise idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110 maddesinin 1. fıkrasında "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmü bulunmaktadır.

6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un zararın meydana geldiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan haliyle 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, "Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek."; (c) bendinde, "Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak."; (f) bendinde de, "Görev alanına giren işler için gerekli plan, harita, etüt ve proje işleri ile araştırma - geliştirme çalışmaları yapmak veya yaptırmak." Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.

Olay tarihinde yürürlükte olan şekliyle 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 2. Maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, (f) bendinde, akar sularda ıslahat yapmak ve icabedenleri seyrüsefere elverişli hale getirmek görevi Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

İdarenin üstlendiği kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmekle zorunlu olduğu, hizmetin işleyiş ve ifası sırasında çeşitli sebeplerle gerçek veya tüzel kişilere verilen zararların hukuken geçerli biçimde ispatlanması şartıyla idarece tazmininin gerekeceği idare ve sorumluluk hukukunun bilinen ilkelerindendir.

Prensip olarak, idarenin bir eylem ya da işleminden dolayı tazminatla yükümlü kılınabilmesi için o olayda hizmet kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunması zorunludur. İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek içinse, bir zararın mevcut olması ve bu zararın idari bir işlem veya eylemden kaynaklanması, diğer bir ifadeyle, oluşan zararla idari işlem ve eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir.

İdarenin hukuki sorumluluğunun varlığı ve kapsamı yukarıda aktarılan unsurlar dahilinde oluşmakla birlikte; zararın varlığı ve niceliğinin ortaya konulmasında; maddi olayın tüm unsurlarıyla incelenmesi ve tazmin sorumluluğu açısından bir tespitin yapılması da yargının görevidir. İdare üstlendiği kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmekle yükümlü olup, hizmetin işleyişi ve yerine getirilişi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, hizmetin iyi işlememesi nedeniyle verilen zararların hizmet kusuru ilkesi gereği tazmini gerekmektedir.

Olayda; uyuşmazlığın davalı idareler tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddialarından kaynaklanmakta olduğunun anlaşıldığı, yolun bakım, onarım ve kontrolünün yapılmaması, taşkın suların önlenmemesi iddialarına dayanan hizmet kusurundan doğan sorumluğa ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin ise idari yargı olduğu açık olup, davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından davanın görev yönünden reddi yolundaki Van 2. İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın görev yönünden reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun esasa yönelik kısmın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 21/06/2021 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.